DSİ 2. Bölge Müdürü Hayati Çelenk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1998 yılında ihale edilip ilerleme kaydedilemeyen Gördes Barajı'nın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun destekleriyle 2012 yılında tamamlanarak hizmete girdiğini hatırlattı.
Manisa'daki barajdan yaklaşık 110 kilometrelik isale hattıyla İzmir'e yılda 59 milyon metreküp içme suyu geldiğini, Manisa'da da 150 bin dekarlık alanın sulamasının sağlandığını ifade eden Çelenk, baraj yapımı sırasında zeminin bir geçirgenliğinin olduğunu söyledi.
Bunun doğal olduğunu belirten Çelenk, şunları kaydetti:
"Bahçemizin önüne çukur açıp içini su doldurduğumuzda sabah o suyun yok olduğunu görürüz. Baraj ve gölet yaparken incelemelerimizdeki en önemli nokta jeolojik olarak uygunluktur. Gördes Barajı'nda da beklenen geçmiş dönemde kaçak vardı ama bu kaçak kabul edilebilir limitler içerisindeydi. Su tutma işlemiyle baraj gövdesiyle ilişkisi olmayan bu kaçak, tamamen doğal zeminde bulunan jeolojik formasyonun karstik kireç taşının mermer ardalanmasından oluşuyor. Bu, tamamen doğal zeminin zafiyetinden kaynaklı bir durum. Sızan suları değerlendirmek amacıyla kurumumuz değişik çalışmalar yaptı. Suyun pompayla sisteme dahil edilmesi çalışması da vardı. Burada da enerji maliyeti var. Sonra bu bölgenin tomografisini ortaya koyduk. Suyun nerelerden sızabileceğini tespit ettik ve buraları membranla (su geçirmez malzeme), sonra da betonla kapatmaya karar verdik."
Çelenk, 1 milyar 400 milyon metrekarelik alanın yalnızca 350 bin metrekaresinin membran ve betonla kaplanacağını belirtti.
Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını, o nedenle 1 metreküp suyun bile büyük önem taşıdığını vurgulayan Çelenk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sızıntının teknik olarak hiçbir zararı yok. Bu kaplamayı yapmayabilirdik ancak yılda 35-40 milyon metreküp su aşağıya giderdi. Şu anda 1 metreküp suya bile ihtiyacımız var. Suyu en ekonomik, doğru şekilde kullanabilmek amacıyla bu çalışmayı yapıyoruz. 185 kottan 206 kota kadar 350 bin metrekareyi membranla kaplayacağız. Sonra da 10 santim betonla bunun üzeri örtülecek. 206-220 kotunda da yamaçtaki dik olan bölgelerde beton kaplamasıyla kaplama düşünüldü. Bunun ihalesi yapıldı, sözleşme imzalandı. Barajı 198 kota kadar boşalttık. Kalan az miktar suyu pompajla dışarıya aldıktan sonra kuru ortam hazırlayıp çalışmalara başlanacak. 15 gün içinde çalışmalara başlayacağız. Membran ve beton kaplamayı yıl sonuna kadar tamamlayıp barajda su tutmaya başlayacağız.
Bu sızıntının teknik olarak hiçbir zararı yok. Bu kaplamayı yapmayabilirdik ancak yılda 35-40 milyon metreküp su aşağıya giderdi. Şu anda 1 metreküp suya bile ihtiyacımız var. Suyu en ekonomik, doğru şekilde kullanabilmek amacıyla bu çalışmayı yapıyoruz. Su zengini bölge değiliz. Arazi varlığımız çok fazla. Bunlara yeterince sulama sağlamayı amaçlıyoruz. Bir damla suyu ziyan etmeden halkımızın, çiftçimizin ihtiyacını karşılamalıyız. Bu çalışmayla birlikte 35-40 milyon metreküp suyu tasarruf etmiş olacağız."
- "Baraj gövdesinde kaçak yok"
Su sızıntısının baraj gövdesiyle alakalı olmadığının altını çizen Çelenk, "Halkımız korkmasın, üzülmesin. Baraj gövdesinde hiçbir kaçak yok. Baraj gövdesinde kaçak olsaydı bu affedilir bir konu değildi. Biz burada Gördes Barajı'nda 450 milyon metreküp su depolayacağız. Kaçan suyu değerlendirmek amacıyla, daha fazla araziyi sulamak, depolayabilmek için çalışma yapıyoruz. Bu çalışmayı yapmazsak orta ölçekli bir barajda depolanabilecek kadar su kullanılamazdı" diye konuştu.
Gördes Barajı'nın İzmir'in 2040 yılına kadar içme suyu sorununu çözeceğine dikkati çeken Çelenk, yaptıkları çalışmayla ilgili İZSU'yla anlaştıklarını, kentin içme suyunun Tahtalı Barajı'ndan ve yer altı su kaynaklarından karşılanacağını, şu anda İzmir'in içme suyu sıkıntısının olmadığını sözlerine ekledi.
