Dolar

32,5538

Euro

35,0074

Altın

2.427,21

Bist

9.722,09

SETA'dan 'Beyrut Patlamaları' paneli

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-08-14 12:09:02

SETA'dan 'Beyrut Patlamaları' paneli
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA), "Beyrut Patlaması: Ulusal ve Bölgesel Gelişmeler" konulu web panel gerçekleştirdi.SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman'ın moderatörlüğünü yaptığı panele, SETA Güvenlik Araştırmaları Uzmanı Ferhat Pirinçci, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Yetim ve Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Araştırma Görevlisi Ayşe Selcan Özdemirci ve TRT Kurdi muhabiri Zeynep Karataş konuşmacı olarak katıldı.

Panelde, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 4 Ağustos'ta meydana gelen patlamanın bölge ve ülkenin geleceğine etkisi tartışıldı.

Pirinçci, ülkede uzun süredir devam eden siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkları anımsatarak, yaşanan patlamaya Lübnan devletinin fonksiyonlarını gerçekleştirememesinden kaynaklı ihmaller zincirinin neden olduğunu kaydetti.

Lübnan Hizbullah'ının bu patlamalar nedeniyle uluslararası tepki topladığını vurgulayan Pirinçci, İsrail'in de güvenlik kaygılarıyla bu durumdan istifade ederek, Lübnan'da Hizbullah'ın siyasi ve askeri gücünü kırmak için harekete geçmesinin beklendiğini aktardı.

Pirinçci, son dönemde bölgede aktif bir aktör olmak isteyen Fransa'nın Lübnan politikalarına de değinerek, "Fransa, Lübnan sahnesinde tekrar ortaya çıktı. Fırsatçı bir politika ile küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir Fransa ile karşı karşıyayız, ülke üzerindeki etkisini bundan istifade arttırmaya çalışacaktır.'' diye konuştu.

- Körfez medyası Fransa'nın Lübnan politikalarından rahatsız

Karataş ise Hizbullah'ın beklenenin aksine patlama sonrası yaptığı açıklamada, İsrail'i suçlamamasının bölgede tansiyonu azalttığını kaydetti.

Körfez ülkelerinin de Lübnan politikalarının İsrail maslahatına uygun hareket ettiğini belirten Karataş, ''Bu şartlar altında bölgede çatışmalar olacağını düşünmüyorum bu yüzden. Uluslararası basında sıkça yer bulan 11 Eylül benzetmesine katılmıyorum. Lübnan, bu sorunu kendi içinde çözmek istiyor, uluslararası mecraya taşımayacaktır.'' ifadelerini kullandı.

Karataş, Suriye'deki rejimin patlama sonrası süreçten oldukça endişeli olduğunu belirtirken, yaşanan süreçte Hizbullah'ın olası zayıflamasının en çok Esed rejimini etkileyeceğini hatırlattı.

Fransa'nın Lübnan politikasının Körfez ülkelerinde tepkiyle karşılandığına da değinen Karataş, şu görüşlerini paylaştı:

"Körfez medyasında Fransa karşıtlığı başlamış durumda. Bunun nedeni ise Fransa'nın politikasının Hizbullah'ı güçlendirdiğini düşünmeleri. Zira Fransa Hizbullah'ı terör listesine almayacağını da açıklamıştı. Bu Hizbullah'a meşruiyet alanı sağlıyor. Bu yüzden Körfez ülkeleri Fransa'nın bölgedeki varlığından rahatsız."

- Bölgesel faktörler değerlendirilmeden Lübnan'daki soruna çözüm getirilemez

Yetim de Lübnan'ın uzun çatışmalar tarihini hatırlatarak, Lübnanlıların derin bir iç savaş hatırasına sahip olduğunu belirtti.

Ülkedeki sorunların çözümünün, bölgenin dinamiklerinin iyi anlaşılmasından geçtiğini vurgulayan Yetim, "Lübnan deyince aklımıza mezheplere ayrılmış bölgeler gelir. Bunun dışında unutulmaması gereken bir diğer husus burada feodal bir yapı hakimdir. Canbulat ailesi gibi, Hariri ailesi gibi aileler ülke siyasetinde oldukça etkindir. Bu gerçekleri bilmediğimiz zaman bölge hakkında analiz ve yorum yapmak çok zor olacaktır. Şii ve Sünni hareketleri ortaya çıkış sebeplerini ve bu süreçleri bilmeden Lübnan'da kalıcı çözümler geliştiremeyiz.'' ifadelerini kullandı.

Yetim, geçmişten bugüne Lübnan'da aktörlerin yükselişi ve düşüşünde etkili olan faktörlerin bölgesel gelişmeler olduğunu aktardı.

Hizbullah'ın orta vadede güç kaybedeceğini düşünmediğini belirten Yetim, "İran ve Suriye'deki rejimler varlıklarını sürdürdüğü sürece, Lübnan ordusuna denk gelecek askeri kapasiteye sahip Hizbullah'ın güç kaybetmesi zor." diye konuştu.

- Hizbullah'ın silah bırakması mümkün gözükmüyor

Özdemirci ise konuşmasında Lübnan'ın temel problemin, ülke siyasi yapısının sömürge döneminde Fransa tarafından klasik anlamda bir devlet kavramı olmayacak şekilde tasarlanmış olmasından kaynaklı olduğunu belirtti.

Bu durumun istikrarsızlığa ve en temel kamu hizmetlerinin dahi yoksunluğuna yol açtığını belirten Özdemirci, ülkede geçtiğimiz ekim ayından beri devam eden barışçıl protestoları hatırlattı.

Özdemirci, "Geçtiğimiz ekim ayından bu yana Lübnanlıların mezhepçi sistem değişikliği ve altyapı problemlerinin giderilmesi talebiyle barışçıl protestolar gerçekleştiriyorlardı. Patlamanın ardından ilk şok atlatıldıktan sonra gösterilerin şiddeti artırarak devam ediyor." dedi.

Patlamanın bölgesel ve küresel aktörlerin üzerindeki etkisini değerlendiren Özdemirci, "Güç boşluğunda Hizbullah, Çin ve Rusya'ya meylederken, ABD ve Suudi Arabistan'da buna karşı Lübnan devletini saflarına katmak için fırsat arayacaktır. Bu da bölgede safların daha da sıkılaşacağı anlamına gelir." ifadelerini kullandı.

Özdemirci, bu şartlar altında, büyük bir silahlı gücü elinde bulunduran Hizbullah'ın silah bırakmasının pek mümkün görülmediğini sözlerine ekledi.

Haber Ara