Dolar

32,3659

Euro

34,9597

Altın

2.324,82

Bist

9.079,97

Seçim sonrası Kırgızistan’ın geleceği

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-03-02 09:40:19

Seçim sonrası Kırgızistan’ın geleceği

Kırgızistan yaklaşık 6 milyonluk nüfusu ile Orta Asya coğrafyasının mali açıdan en zayıf ülkeleri arasında bulunmaktadır. Siyasi açıdan oldukça çalkantılı dönemler geçiren Kırgızistan'da, 2005 ve 2010 yıllarında ülke yönetiminin değişmesinde halk hareketleri büyük rol oynamıştır ve uzun süredir ülkede siyasi istikrarsızlık boy göstermektedir.

2010'a kadar başkanlık sistemi ile yönetilen Kırgızistan, yine halk hareketleri neticesinde kabul edilen anayasa değişikliği ile birlikte parlamenter sisteme geçti. Anayasa değişikliği ile birlikte seçimlerin artık 6 yılda bir yapılması ve bir kimsenin en fazla bir defa cumhurbaşkanı seçilmesi düzenlendi. Ancak parlamenter sisteme rağmen Kırgız siyasetinde en güçlü aktör, cumhurbaşkanı olmaya devam etti.

2010 yılında yapılan referandum sonucuna göre seçimlerin 6 yılda bir yapılması ve bir kimsenin en fazla bir dönem için cumhurbaşkanı seçilebilmesi, bölge ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Bölge ülkelerine bakıldığında, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, ülkesinin bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından beri ülkesini tek başına yönetiyor. Tacikistan'da ise İmamali Rahman, ülkesinin 1992 yılından beri koltuğunu koruyor. Özbekistan'da ise İslam Kerimov, 1991-2016 arasında ülkeyi yönetmiş, görevdeyken ölmesi üzerine seçime gidilmişti.

Eski Kırgız Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, sokak olaylarından sonra gerçekleşen Anayasa değişikliği sonrası, Ekim 2011'de yapılan seçimleri ilk turda %63 ile kazanmış ve cumhurbaşkanı olmuştu.

Aralık 2016'da ise yerel seçimlerle birlikte ülkede bir de referandum gerçekleşmişti. Referandumda %79 evet oyu çıkmış ve bu sonuca göre Kırgızistan anayasasında cumhurbaşkanının yetkileri kısıtlanmış, parlamentonun ve başbakanın yetkileri arttırılmıştı.

Son olarak Ekim 2017'de ülkede cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmış ve Orta Asya coğrafyasında demokratik seçimlerle yönetim değişikliğinin gerçekleştiği ilk ülke Kırgızistan olmuştur.

15 Ekim 2017'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılabilmek için adayların en az 35 en fazla 70 yaşında olması, en az 30.000 imza toplaması ve Kırgızca dil testini geçmesi yeterliydi.

Ağustos 2017 itibari ile 11'i siyasi partilerden, 48'i ise bağımsız olmak üzere toplam 59 adayın cumhurbaşkanlığı için adaylığı resmi olarak kabul edilmişti. Ancak Eylül ayı itibariyle adaylıktan çekilenler ve yasadaki diğer şartları yerine getirmeyen adaylarla birlikte seçime giren aday sayısı 11'e kadar düşmüştü.

Nisan 2016'dan bu yana başbakanlık yapan ve Almazbek Atambayev'in desteklediği Sooronbaj Jeenbekov ile birlikte ülkede reform vaat eden 47 yaşındaki genç aday Ömürbek Babanov seçimin iki büyük favorisi konumundaydı.

Jeenbekov, iktidarda olan Sosyal Demokrat Parti (SDPK) adayı idi ve rakipleri tarafından kampanya süresince devlet imkânlarından yararlanmakla suçlandı. Seçim süresince sık şekilde kendi adımlarını takip edeceğine yürekten inandığını söyleyen Atambayev, Jeenbekov'u destekledi. Jeenbekov daha çok kırsal kesimin ve yaşça daha büyük seçmenlerin desteklediği bir aday olarak seçimlere katıldı.

Ana muhalefet partisi Respublika – Ata Jurt Partisi'nin adayı ise ülkede reform vaat eden ve ülkenin en zengin insanları arasında gösterilen Ömürbek Babanov idi. Babanov, Atambayev'in cumhurbaşkanlığı makamında bulunduğu ilk yılda, Aralık 2011 ve Eylül 2012 arasında, Başbakanlık yapmıştı. Babanov, dinamik görüntüsüyle gençler arasında popüler bir profil çiziyordu. Jeenbekov'un aksine kırsal kesimden değil, daha çok şehir merkezlerinde yaşayanlardan destek alıyordu. Ayrıca Babanov, seçilmesi hâlinde başkanlık sistemini geri getirmeyi vaat ediyordu.

Ekim 2017'de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi, Rusya, Kazakistan ve Özbekistan'dan yakından takip edildi.

Rusya açısından değerlendirildiğinde, her iki aday arasında ciddi bir fark yoktu çünkü her iki aday da kampanyaları süresince Rusya ile yakın bağ kuracağını söylemiş, iki aday da Rusya'nın desteğinin almak istemişti. Ancak Rusya, seçime direkt olarak müdahalede bulunmasa da seçimden bir hafta önce iktidar partisi SDPK üyesi ve ülkeyi 2011-2017 arasında yöneten Cumhurbaşkanı Atambayev ile görüşmüş, dolaylı olarak Jeenbekov'u desteklediğinin mesajını vermiştir.

Yaklaşık 6 milyon kişinin yaşadığı Kırgızistan'da 800.000 civarında Özbek bulunuyor ve adaylar için Özbek oyları oldukça önemlidir.

Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı Güney bölgesinde Babanov'un mitinglerine yoğun katılım gözlenirken Jeenbekov ise bölgede varlığını pek hissettirememişti. İktidar partisi SDPK adayı Jeenbekov ise, Babanov'un kazanması halinde, Özbekleri sadakatsizlik ile suçlayacağı yönünde ifadeler kullanarak ülke nüfusunun yaklaşık %15'ini oluşturan Özbeklerin oyunu almaya çalışmıştır.

Kazakistan ise, seçim kampanyası boyunca Cumhurbaşkanı Atambayev tarafından, ülkenin içişlerine karışmakla suçlandı. Seçimlerden yaklaşık 1 ay önce Kazakistan'a giden ana muhalefet partisi Respublika – Ata Jurt Partisi adayı Babanov, Kazak Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile buluşmuştu. Atambayev, Babanov'u kastederek onu yabancı devletlerin uşağı olmakla suçladı. Yaşanan gergin süreçte 77 yaşındaki Kazak cumhurbaşkanı için “ihtiyar” ifadesini kullanması ile Kazak-Kırgız gerilimi zirveye çıktı. Seçimlere kısa süre kala Kazakistan, sınır kapılarında Kırgızlara zorluk çıkartmaya başlamıştı.

Atambayev, ülkenin içişlerine karışmanın yanında sınırda Kırgızistan'a zorluk çıkartan Kazakistan'ı, ülkesine blokaj uygulamakla suçladı. Atambayev, seçimlere 1 hafta kala Soçi'de gerçekleşen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Avrasya Ekonomi Birliği (AEB) toplantılarına, ülkede karışıklık çıkacağına dair istihbaratları gerekçe göstererek katılmadı. Ancak Kazakistan Cumhurbaşkanı ile görüşmekten kaçındığı için bu toplantılara katılmadığı herkesçe tahmin ediliyordu.

15 Ekim'de yapılan seçimleri, Atambayev'in desteklediği SDPK adayı ve eski Başbakan Jeenbekov %54 ile kazandı ve ülkenin 5. Cumhurbaşkanı oldu. Babanov ise %33'te kaldı. Seçimlere katılım ise %55 olarak gerçekleşti.

Seçimi kaybeden aday Babanov seçim sonuçlarını kabul etmiş ve iktidar tarafından ortaya atılan, seçimi kaybetmesi halinde ülkeyi karıştıracağı yönündeki dedikoduları boşa çıkarmıştı.

Koltuğunu devretmesine sayılı günler kala Atambayev, seçimi kaybeden ve yabancı ülkelerin kuklası olmakla suçladığı genç aday Babanov için “Cumhurbaşkanlığında değil, cezaevinde oturacak” ifadesini kullanmıştı. Bunun üzerinde Kasım 2017'de Ömürbek Babanov'a karşı başsavcılık tarafından halkı kin ve nefrete teşvik etmek, dini hassasiyetleri tahrik etmek ve anayasal düzeni tehdit etmek suçları kapsamında soruşturma açıldı. Bir süre sonra da Babanov, Respublika – Ata Jurt Partisi'nin başkanlığından istifa etti ve Kırgızistan'ı terk etti.

Seçim sonuçlarının Kırgız dış politikasına yansıması değerlendirildiğinde, Atambayev döneminde olduğu gibi güçlü Rus-Kırgız ilişkilerinin devam edeceği yönünde somut gelişmelerin yaşandığı görülmektedir.

Seçim kampanyası süresince Jeenbekov, Rusya ile iyi ilişkilerin öncelikleri arasında olduğunu belirtmiş ve seçimi kazanıp resmi olarak göreve başlamasının ardından ilk yurtdışı seyahatini Rusya'ya yapmıştır. Atambayev de cumhurbaşkanlığı görevinde bulunduğu süre içerisinde ilk ziyaretini ve son ziyaretini Rusya'ya yapmıştı.

İlk ziyaretini Rusya'ya yapmasına ilişkin Jeenbekov, “Aksi olamazdı, Rusya bizim için stratejik ortak ve müttefiktir. Davet dolayısıyla Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e minnettarım, ona Kırgızistan Cumhuriyeti'nin en yüksek ödülü olan Manas Nişanı'nı verme fırsatım oldu” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Kırgızistan-Türkiye ilişkilerine de kısaca değinmek gerekirse, son yıllarda ilişkilerin olumsuz yönde seyrettiği görülmektedir.

Dönemin Cumhurbaşkanı Atambayev, 2011 yılında Ankara'ya yaptığı ziyarette Recep Tayyip Erdoğan'a “Tayyip Abi” diye seslenmiş ve kameralar önünde “Tayyip Abiyi sıkıştırdık, dedik ‘Para ver' Tayyip Abimiz de dedi,‘Neden sıkıştırıyorsun?' Ben de dedim,‘Başka abimiz yok.' Tayyip abimiz de 50 milyon dolarlık borcumuzu sildi” demişti.

Ağustos 2014'te ise Rusya, mali açıdan oldukça sıkıntılı durumda bulunan Kırgızistan'a yarım milyar dolar değerinde destekte bulunacağını duyurdu. 6 milyonluk ülkede içme suyu ve elektrik krizlerinin devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda Rusya'nın bu yardımı ülkeye adeta bir ilaç gibi gelmiştir.

Kasım 2015'de Türkiye ile Rusya arasında yaşanan jet krizinde ise Atambayev, açık bir şekilde Rusya'nın yanında yer aldı. Atambayev, Türkiye'nin Rus jetini vurmasının bir hata olduğunu ve Rusya'dan özür dilemesi gerektiğini ifade etmişti. “Uçağı vurma kararı kesinlikle yanlıştı. Hatta uçak Türkiye hava sahasına girmiş olsa bile onların dediği gibi 17 saniyeliğine, sadece 17 saniye. 20 yıldan uzun süredir kurulan karşılıklı ilişkileri roketle vurmak hataydı. Bizim ülkemizin sınırlarına komşu ülkelerin uçaklarının girdiği zamanlar da oldu. Hem de saniyeliğine değil, saatlerce. Ama biz onları vurmadık. Türkiye'nin özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum.” ifadelerini kullanmıştı.

15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden yaklaşık 2 hafta sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, FETÖ'nün Kırgızistan'da ciddi bir yapılanmasının olduğunu ve dolayısıyla FETÖ'nün Kırgızistan için de ciddi bir tehdit olduğunu belirtmiş ve örgütün Kırgızistan'da darbe yapabileceği konusunda Kırgızistan'a uyarılarda bulunmuştu. Ancak bu iddiaları dönemin Cumhurbaşkanı Atambayev, “absürt” olarak nitelendirmiş ve “Şayet kendileri bu kadar akıllıysa, o zaman neden kendi ülkelerindeki darbeyi zamanında fark edemediler?” diyerek tepki göstermişti.

FETÖ'nün Orta Asya'daki faaliyetleri çerçevesinde Kırgızistan'ı adeta bir üs gibi kullandığı ise herkesçe bilinmektedir. Kırgızistan Diyanet işleri eski başkanı Kaji Jalilov, FETÖ elebaşı için “Kendimi büyük âlimler arasında sayıyordum ancak keşke onun talebesi olsaydım” ifadelerini kullanmıştı.

Temmuz 2017'de ise, dönemin Cumhurbaşkanı Atambayev, Kırgızistan'da faaliyet gösteren FETÖ okullarından Sapat'ın öğretmenlerini terörist olarak değerlendirenlerin gidip doktora görünmesi gerektiğini söylemiştir. “Türk yetkililer bize adı geçen okulları kapatmadığımız için öfkeli. Biliyorsunuz eskiden adı Sebat olan okulların adını Sapat olarak değiştirdik ve okullarının %35'ini hükümetinin bünyesine aldık. Bu okullar bizim gururumuz. Yine söylüyorum ki bu okulları kapatmayacağız, tam tersine daha çok okul açacağız.” ifadelerini kullanmıştı. FETÖ okullarının Kırgızistan devletine devredilmesinin nedeni ise, devlete sızan FETÖ üyelerinin de girişimi ile okulların Türkiye'ye devrinin önüne geçmek olduğu biliniyor.

Bu gelişmeler ışığında Türk-Kırgız ilişkilerinin sağlıklı biçimde yürümesinin önündeki en büyük engelin 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütü bulunmaktadır. Kırgız yetkililer FETÖ'ye karşı ciddi adımlar atmadığı sürece Türk-Kırgız ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturtulması zor görünmektedir.

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara