Dolar

32,3761

Euro

35,0104

Altın

2.326,91

Bist

9.079,97

Sabahattin Ali; ölümü de mezarı da meçhul

Kitapları en çok satanlar listesinden inmeyen ve yediden yetmişe öyküleriyle gönüllere giren Sabahattin Ali 41 yaşında öldü, daha doğrusu öldürüldü...Ne sağcılara ne solculara yaranan Ali'nin kısa hayatı siyasi çalkantılarla dolu. Mezarı ise 'meskenim' dediği yerde...

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-04-04 20:54:09

Sabahattin Ali;  ölümü de mezarı da meçhul

Türkiye'de romanlarını, hikayelerini okumayan kalmadı. Bütün kitapçıların raflarında eserlerini görmek mümkün. En çok satanlar listesinde zirveden düşmüyor.

Sabahattin Ali 41 yaşında öldü, daha doğrusu öldürüldü...Ne sağcılara ne solculara yaranan Ali'nin kısa hayatı siyasi çalkantılarla dolu. Mezarı ise "meskenim" dediği yerde...

Dönemine siyasi ve sosyal yönden damgasını vuran yazarın ölümü daha doğrusu ise öldürülüşü ise bugün dahi konuşuluyor.

İşte Sabahattin Ali'nin dramatik hayatınden kesitler:

Sabahattin Ali 1907 yılında Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere'de doğdu.Kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön planda yer aldı.
Romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi.

Devlet Almanya'ya gönderdi

Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir'de başladıktan sonra İstanbul'daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem'in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımladı. Anadolu'da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya'ya gönderildi.

Konünist iddiasıyla sürüldü

Türkiye'ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı.Sabahattin Ali, bir toplantıda okuduğu şiirle Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'yü eleştirdiği iddiasıyla 22 Aralık 1932'de tekrar tutuklandı. Bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

"Hakim korktuğu için cezalandırdı"

Ali, hapis cezasına çarptırılmasının nedenini arasının açık olduğu iki arkadaşı olduğunu bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle dile getirdi; "Benim mesele, senin zannettiğin gibi fiyakalı bir zamanımda ağzımdan kaçırdığım sözlerin neticesi değildir. Aramın açıldığı bir iki namuzsuz başıma bu işi getirdi. 'Geçen sene Mayıs'ında falanca yerde Gazi'yi ima ve telmihen tahkiri tazammün eden bir şiiri falan yerde okudu' dediler. Adli safahat lehimde olduğu halde, müdde-i umumi yaranmak için mahkumiyetimi talep etti. Hakim de korktuğu için mahkum etti. Temyiz, cezayı aleyhimde naksetti, cezama iki ay daha ilave edildi. Şimdi 14 aya mahkumum ve aşağı yukarı üç ayını yattım. 11 ayım kaldı demektir."

Milliyetçilerle yaşanan tartışma

Sabahattin Ali'nin 29 Nisan 1933'de memurluktan kaydı silindi. Daha sonra Konya'dan Sinop Cezaevi'ne gönderildi. 10 ay süren tutukluluğunun ardından Cumhuriyet'in 10'uncu kuruluş yıl dönümü sebebiyle çıkan genel aftan yararlanarak serbest kaldı.
Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık Davasının bir parçası oldu.

Ne sağcılara ne solculara yarandı

Aziz Nesin'le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Ali'nin başının belaya girmesi hiç son bulmadı. Ne dönemin sağcılarına ne de solcularına yarandı. Solcular, Ali'yi lüks ve burjuva görünümlü yaşantısından dolayı sağcılarsa sosyalist misyon yüklenmek istenen birisinin Dil Kurumu azalığı yapmasını eleştiriyordu.

Kamyonla yola çıktı.....

Ali, 1948 yılı Mart ayı sonlarında kamyonunun tamirini yaptırdı ve 'Edirne'ye peynir götüreceğim' diyerek yola çıktı.Sabahattin Ali'nin Edirne'ye gitmekteki amacı peynir taşımak değil, hakkında açılan davalar aleyhine ilerlediği için Bulgaristan sınırını aşarak Avrupa'ya ulaşmaktı. Kendisine yasal yollardan pasaport verilmediği için kaçak yollarla bu amacına ulaşmaya çalıştı. Ali'nin Avrupa'ya kaçışı için kendisine yardım edecek kişi Üsküdar Paşa Kapısı Cezaevi'nden Berber Hasan'dı. Berber Hasan, Sabahattin Ali'yi Ali Ertekin'le tanıştırdı. Sabahattin Ali'ye rehberlik edecek Ali Ertekin eski bir subaydı ve silah çalmak suçundan ordudan ihraç edilmişti.

Cesedini bir çoban buldu

Sabahattin Ali ile Ali Ertekin tanıştıktan bir süre sonra Kırklareli'ne doğru kamyonla yol aldı. Kamyonda ilk başta üç kişi olsalar da daha sonradan şoför Salim'i bırakıp yola beraber devam ettiler. Ali Ertekin, kendisine sınırı geçtikten sonra Bulgaristan ve Rusya'da çalışmalar yaparak Türkiye'de komünist bir ihtilal çıkaracağını söylediğini iddia ettiği Sabahattin Ali'yi sopayla başına defalarca vurarak öldürdü. Bir iddiaya göre işkence edilerek başından aldığı darbeyle öldürüldü ve ardından kurşunlandı. Ali'nin cansız bedeni bir çoban tarafından öldürüldükten iki gün sonra ormanlık alanda bulundu.

Mezarı bir kayada mı?

Babası Salahattin Bey, oğluna dostu Prens Sabahattin'den esinlenerek Sabahattin isimi vermiş.Babasının adını yani Ali'yi kullanır. Soy adı kanunuyla Sabahattin Ali olarak anılır. Yaşamının belli bir dönemini Almanya'da geçirir. “Kürk Mantolu Madonna” ilhamı da burada gelir. Bu eseri 1943'te yazmıştır. Bugün mezarı konusunda net bir yer kayıtlara geçmiş olmamakla beraber Istranca ormanlarında bir kayanın üzerinde olduğuna dair bilgiler de bulunmaktadır.

 

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara