Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Ramazan Akkır: Türkiye asimetrik bir savaş ile karşı karşıya

Sosyolog Ramazan Akkır, geride bıraktığımız haftalarda uzun süre tartışılan 'Atatürk heykelleri' saldırılarının aslında 'asimetrik' bir savaşın parçası olduğunu söylüyor...

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-09-19 10:43:00

Ramazan Akkır: Türkiye asimetrik bir savaş ile karşı karşıya

TIMETURK | 5 SORU

Geride bıraktığımız hafta, İzmir ve Şanlıurfa'da dikilen 15 Temmuz anıtları, içerisine yerleştirilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tasvir eden heykellerle gündeme geldi. Tepki çeken heykellerle ilgili Erdoğan'dan gelen açıklama ise heykellerin kaldırılmasına sebep oldu. 'Heykel' konusunda yaşanılan tek tartışma ise bu değildi. Bir süredir Atatürk heykellerine yönelik düzenlenen saldırılar da medya da geniş yer bulmuştu...

5 SORU'nun bugünkü konuğu Sosyolog Ramazan Akkır ile Türkiye'nin gündemini meşgul eden 'heykel' konusunu konuştuk.

İşte Akkır'ın cevapları:

1- İslam'da, Osmanlı ile Anadolu kültüründe ve modernleşme sürecinde 'heykel' , 'anıt' kavramlarının nasıl karşılık bulduğunu açıklayabilir misiniz?

Klasik dönem İslâm düşünürlerinin büyük çoğunluğu insan ve hayvan heykeliyle resimlerinin yapılmasını haram saymışlar, meşru görmemişlerdir. Bunun yanı sıra bitkilerin ve cansız nesnelerin resminin yapılmasını, yine baş kısmı olmamak veya hayatta kalamayacak bir görünümde olmak ya da üstüne basılan, dayanılan halı, minder gibi saygı gösterilmekten uzak eşya üzerinde bulunmak kaydıyla insan ve hayvanların resmedilmesini caiz görmüşlerdir. İslam geleneğinde resim veya heykelin aksine ebru, tezhip, çinicilik, oymacılık, halı dokumacılığı ve oyalardaki nakış ve süslemelerde olduğu gibi soyut resimler ön plana çıkmıştır. Medeniyetin kültürel kodları farklıdır çünkü. Ancak Modernleşme süreci ile beraber işin rengi değişmeye başlamış, heykel veya anıtlar toplum hayatımıza girmeye başlamış. Çünkü Türk modernleşmesi, daha çok biçimsel bir modernleşmedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sultan Abdülaziz, ilk kez, sipariş yoluyla kendi heykelini yaptırtmıştır. Ancak anıt veya heykel kültürü, Türk toplumuna Cumhuriyet ile birlikte kesin olarak girmiştir.

2- Günümüzde dindar, muhafazakâr ve seküler parçaları bulunan Türkiye toplumunun bu kavramlara yaklaşım şekillerine ilişkin neler söyleyebilirsiniz? Algılama noktasında etnik, dini ya da mezhepsel farklar söz konusu mudur?

Türkiye; etnik olarak farklı kimlik ve değerlere sahip insanların yaşadığı veya hayat bulduğu bir coğrafyanın adıdır. Osmanlı tecrübesinin etkisiyle veya Osmanlının çok kültürlü yapısı dolayısıyla farklı etnik veya dini gruplar bu coğrafyada kolaylıkla hayat bulmuşlar. Bir ulus devlet olan Türkiye'nin kurulmasıyla beraber bazı farklılıklar ise keskinleşmeye başlamıştır. Günümüzde ise dindarlık, muhafazakârlık veya seküler tutum alışlar, kişilerin duygu ve düşünce dünyalarına etkide bulunmaktadır. Ancak bu etki, öyle abartılacak bir etki de değildir. Mesela heykel sanatını, seküler bir dünya görüşüne sahip bir insan modernlik veya sanat göstergesi olarak değerlendirirken dindar veya muhafazakâr insanlar bu tanımlamadan uzak durmaktadır. Ancak keskin ideolojik duruşlar, özellikle bu ülkede gittikçe yumuşamakta ve sertliğini kaybetmektedir.

3- 15 Temmuz darbe girişimi, toplumun hafızasında yara bırakan her olay gibi hatırlanmak ve unutmamak için adına anıt ve heykeller dikilen bir hadise oldu. Çoğunlukla muhafazakâr kesimin omuzladığına dair değerlendirmeler yapılan darbe girişiminin yine muhafazakâr kesimin ‘heykel' kültürü ve algısında değişime yol açtığı yorumlarına katılıyor musunuz?

15 Temmuz, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal hayatında kesinlikle önemli bir kırılmadır. Evet, 15 Temmuz direnişinin ana omurgasını muhafazakâr kitle oluşturmuştur. Bunda şüphe yok. Ancak Türkiye'de muhafazakârlık veya dindarlık öyle konuşulduğu gibi, keskin ideolojik hatlara sahip değildir. Muhafazakarlık, daha çok kültürel bir tutum veya histir. Konjonktürel anlamda tavır veya tutum değişikliği de gösterebilmektedir. 15 Temmuz gerçekliğinin Türkiye muhafazakârlarının heykel algısını değiştirdiğini düşünmüyorum. Bunlar daha çok popülist tavırlar veya belediyelerin işgüzarlığıdır. Kültür veya algı değişimi öyle bir anda olmaz; uzun bir zaman dilimi ve yeni bir kültürel birikim gerektirir. Türkiye'de ilk heykel veya anıt, Osmanlı'nın son döneminde yapılmasına rağmen muhafazakâr zihinler bu konuda hala soru işaretleri taşımaktadır.

4- Geçtiğimiz hafta İzmit ve Şanlıurfa'da dikilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tasvir eden heykeller, yine Cumhurbaşkanının "Heykelimin dikilmesini istemiyorum, heykel değil hizmet yapın" eleştirileri ile kaldırıldı. Yaşananlar ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanının “Heykelimin dikilmesini istemiyorum, heykel değil hizmet yapın” eleştirilerini yerinde ve haklı buluyorum. Öncelikle heykel, AK Parti'ye oy veren seçmen kitlenin dünya görüşüne uygun değildir ve hatta bir dönem heykel, put olarak değerlendirilmiştir. Artık muhafazakârlar bu keskinlikten uzak olsalar da, zihinsel anlamda heykeli hala meşru görmemektedirler. Olayın ideolojik yönü biraz böyle…
Bunun yanı sıra, AK Parti hareketinin başarısında, özellikle belediyecilik döneminde yaşananlar ve yapılanlar oldukça etkili olmuştur. Erdoğan'ın belediyecilikteki başarısı ve hizmeti, Türkiye'yi AK Parti'ye açmıştır. Bir de Erdoğan'ın on beş yıllık süre içinde gösterdiği başarısını “Erdoğan Heykelleri”ne hapsetmek başta Erdoğan'ın bizatihi kendisine haksızlıktır. Çünkü Erdoğan bu süreçte yapıp ettikleriyle zaten mührünü Türk ve dünya siyasetine vurmuştur. Erdoğan'ın on beş yıl içinde girmiş olduğu bütün seçimleri kazanması, oyunu sürekli artırması sadece Türk siyasetinde değil, dünya siyasetinde nadirdir. Ak Parti hareketinin sırrı, halka hizmettir. Belediyeler, heykel veya anıt dikme çabasından öte yeniden halka hizmet etme uğraşına dönmelidir.

5- Yine geride bıraktığımız zaman diliminde Atatürk heykellerine, büstlerine yapılan saldırılar medyada uzun süre tartışıldı. Bu saldırıların provokasyon içerdiği ve halkın karşı karşıya getirilmek istendiğine ilişkin değerlendirmelere katılıyor musunuz?

Atatürk heykellerine saldırı, apaçık bir kışkırtmadır, tahriktir. Aslında bu ve benzeri kışkırtmalar yeni değildir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa Ticaniler, Atatürk heykellerine saldırmışlardır. Türkiye, heykel tahripleriyle Demokrat Parti'nin iktidarının ilk günlerinde Ticani tarikatının mensupları sayesinde tanışmıştır. Bu hadise, hem Adnan Menderes'in başında olduğu Demokrat Parti hareketini yıpratmak hem de toplumsal fay hatları ortaya çıkartmak için düzenlemiş bir tezgâhtı. Maalesef, Türkiye son dönemde asimetrik bir savaş ile karşı karşıyadır. Bu savaşın unsurlarından birisi, toplumsal fay hatlarının harekete geçirilmesidir. Toplumsal fay hatları harekete geçirilerek kaos yaratmak hedeflenir. Son dönemde Türkiye, benzeri bir kışkırtma ve tezgah ile karşı karşıyadır.

RAMAZAN AKKIR KİMDİR? (TIKLAYINIZ)

Haber Ara