Dolar

32,4926

Euro

34,5804

Altın

2.500,00

Bist

9.548,09

Rakka Operasyonu'nda aktörler ve hedefler

ABD’li yetkililer Rakka operasyonunu kısa ve uzun vadeli aşamalar olarak ikiye ayırıyor. ABD planlamasına göre kısa vadeli hedef Rakka vilayetinin kuzey, doğu ve batı kırsalının 'IŞİD'den temizlenmesi' ve Rakka şehir merkezinin kuşatılması. Uzun vadeli hedef ise Rakka şehir merkezinin 'IŞİD'den kurtarılması.' Dolayısıyla 6 Kasım'da başlayan askeri harekatı Rakka’nın 'IŞİD'den temizlenmesinden' ziyade şehrin kuşatılma çabası olarak okumak mümkün. Rakka merkezine operasyondan bahsetmek için aylar

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-11-10 15:04:50

Rakka Operasyonu'nda aktörler ve hedefler

TIMETURK | HABER MERKEZİ

AA'nın yayınladığı analiz habere göre ABD'nin ciddi bir hazırlık olmadan bu operasyona girişmesi birkaç nedenle açıklanabilir:

Birincisi Demokrat Parti iktidarı ABD seçimleri öncesinde adayları Clinton'ın elini güçlendirecek bir hamle peşindeydi. İkinci olarak Musul operasyonunun başarısı IŞİD'ı Rakka'da da baskı altına almaktan geçiyor.

Zira IŞİD'e karşı başarı için Irak ve Suriye'yi kapsayan bir stratejinin uygulanması gerektiği hep savunuluyordu. Örgüt sınır aşan yapısı ile stratejik derinlik kazanıyor ve taktiksel geri çekilme, kaynaklarını baskı altında olduğu yere kanalize etme imkanına kavuşuyordu. Musul ve Rakka operasyonlarının paralel yürütülmesi bu imkanı sınırlayacaktı.

Son olarak Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonunda sağladığı ilerlemenin doğuya doğru genişlemesi olasılığı ABD'yi Fırat'ın doğusunda ilk inisiyatifi almaya itmiş olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın zaman önce yaptığı açıklamada “Türkiye'nin Fırat Kalkanı'nda ilk hedefinin el-Bab sonrasında Münbiç ve son olarak Rakka olacağını” ifade etmişti.

ABD ve SDG de Rakka operasyonuna “Fırat'ın Gazabı” ismini verdiler. Türkiye'nin YPG/PKK ile mücadele için başlattığı “Fırat Kalkanı” operasyonuna karşılık Rakka operasyonuna bu ismin verilmiş olması Türkiye'nin bölgesel hedeflerine yönelik bir meydan okuma anlamı taşıyor gibi. Dolayısıyla Rakka operasyonunun amacının IŞİD'i Rakka kırsalından temizlemekten ziyade YPG'nin Fırat'ın doğusundaki konumunu güçlendirme, kontrol alanlarını genişletme amacı taşıdığı izlenimi doğuyor.

YPG, ABD KORUMASI TALEP EDEBİLİR

Rakka operasyonunu ABD desteği altında SDG yürütüyor. SDG, içinde Kürtlerin yanı sıra Arap, Türkmen ve Hıristiyan unsurların yer aldığı çatı örgüt olarak gösterilmeye çalışılıyor. Ancak SDG'nin ana bileşeninin YPG/PKK olduğu biliniyor. Rakka operasyonuna yaklaşık 30 bin kişilik bir güç katılıyor ve bunun 20 bini YPG'lilerden oluşuyor. Daha da önemlisi komuta tamamen YPG'lilerin elinde. Rakka esasen PYD/YPG'nin stratejik hedefleri içinde yer almıyor. Rakka büyük bir Arap şehri ve YPG, şehri ele geçirmek kadar elde tutmanın da zor olduğunun farkında. Buna rağmen YPG'nin Rakka operasyonuna katılma isteği birkaç nedenle açıklanabilir:

YPG/PYD gelecekte federal bir devlete dönmesini umduğu toprakların dar bir ince hattan ziyade derinlik kazanmasını ve savunulabilir bir bölge olmasını, bu nedenle sınırların olabildiğince güneye doğru genişlemesini istiyor. Bunun yanı sıra Rakka kuzey kırsalı Haseke ile Ayn el-Arap (Kobani) arasında coğrafi bağlantı oluşturuyor. Ancak Arap nüfusun yoğun olduğu bu bölgelerde YPG kendini güvende hissetmiyor. Rakka kırsalında varlığını güçlendiren, kontrol alanlarını genişleten YPG Kobani ve Haseke arasındaki bağlantıyı da garanti altına alacağını düşünecek. Tam da bu nedenle PYD lideri Salih Müslüm verdiği bir röportajda “Rakka bizim için önemli değil ama bizim bölgelerimizin güvenliği için IŞİD'in Rakka'dan temizlenmesi gerekiyor" ifadesini kullanmıştı. YPG/PKK'yı Rakka operasyonuna yönlendirecek son faktör ABD'den farklı alanlar/konularda aldığı garantiler olabilir. YPG/PKK ABD'nin Rakka'daki hedeflerine hizmet etmenin karşılığında Münbiç ve Fırat'ın doğusunda ABD koruması talep edebilir.

TÜRKİYE'NİN BAKIŞI

Türkiye'nin Rakka operasyonuna bakışını belirleyen faktör ise şehrin IŞİD'ten temizlenmesinden doğacak boşluğun PKK'nın Suriye kolu YPG tarafından dolduruluyor oluşu. Türkiye aynen Musul'da olduğu üzere IŞİD'e karşı mücadelenin yerel unsurlarca yapılmasını ve IŞİD sonrasında yönetimin bu gruplara bırakılmasını savunuyor. Aksi takdirde IŞİD yenilgiye uğratılsa dahi uzun vadeli istikrarsızlıkların tohumlarının atılacağı görüşünde. Rakkalılar açısından IŞİD işgali ile YPG/PKK işgali arasında fark görülmüyor. Hatta YPG'nin yerel halkı zorunlu göçe maruz bırakarak Arap ve Türkmen kimliği ağır basan Rakka'da nüfus yapısı ile oynadığı görülüyor. Rakka halkı IŞİD'den kurtulmayı istese de Rakkalılar IŞİD'in yerini YPG'nin alacağını görürse IŞİD'in eli güçlenebilir. Türkiye buradan hareketle yerel muhalif unsurların kullanılması konusunda ısrarcı.

Bu noktada Rakka'yı kurtarmak için yeterli kapasiteye sahip yerel unsurların olup olmadığı sorusu öne çıkıyor. ABD'nin tezi “IŞİD'e karşı mücadelede YPG dışında alternatif bulunmadığı ve sadece YPG'nin IŞİD'e karşı başarı sağlayabildiği.” Türkiye ise “IŞİD'e karşı mücadelede sadece YPG/PKK ile başarı sağlanabildiği” tezinin Fırat Kalkanı operasyonu ile çöktüğünü savunuyor. Türkiye destekli Arap muhalifler kısa sürede Azaz-Cerablus hattında geniş bir bölgeyi IŞİD'den temizleyerek yeterli askeri destek verildiğinde IŞİD'e karşı başarı sağlanabileceğini gösterdi. Rakka operasyonu için de böyle bir gücün teşkil edilmesi mümkün görünüyor.

YEREL UNSURLAR YENİ POZİSYON ALABİLİR

IŞİD öncesinde Rakka'yı kontrol eden yerel muhalif unsurların önemli bir kısmı İdlib ve Azez bölgelerine çekildi. Bunun yanı sıra YPG/PKK'nın baskısı nedeniyle çok sayıda Rakkalı Türkiye tarafına geçmek durumunda kaldı. Rakka operasyonunun gündeme gelmesi durumunda bu unsurların organize edilmesi mümkün. Hatta Türk ordusunun Suriye sınırına yakın bölgelerde bin 500 civarında Rakkalı savaşçıyı eğittiği bilgisi de Türk basınına yansıdı.

Son olarak Türkiye ve yerel muhaliflerin askeri ilerleyişi durumunda hem IŞİD hem de YPG'ye karşı pozisyon almayı bekleyen Rakkalı Arap aşiretleri harekete geçebilir. Bu toplumsal kesimler sadece IŞİD ve YPG'ye karşı güçlü bir alternatif görmeyi ve ortada bırakılmayacakları garantisi istiyor. Fırat Kalkanı örneğinde olduğu üzere SDG içindeki Arap unsuların dahi değişen güç dengesine göre pozisyonlarını yenilemesi söz konusu olabilir.

Türkiye'nin Rakka'ya askeri müdahalede bulunabilmesi için önünde iki seçenek bulunuyor: Birincisi Fırat Kalkanı operasyonunun Münbiç'in güneyinden doğuya ilerleyerek Rakka sınırlarına dayanması. Ancak bu mümkün olsa bile çok uzun bir süre gerektiriyor. Ayrıca Fırat Kalkanı'nın bu bölgelere doğru genişlemesi dış aktörlerin itirazlarını yükseltecektir. İkinci olasılık Türk ordusunun Akçakale-Tel Abyad üzerinden bir müdahalede bulunması. Ancak ABD Özel Kuvvetleri'nin doğrudan içinde yer aldığı bir askeri operasyon sırasında Türkiye'nin müdahil olması zor görünüyor. Öte yandan hem YPG hem ABD'nin böyle bir olasılığa ilişkin kaygı duyduğu söylenebilir. ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford'un Rakka operasyonu başladığı sırada Ankara'da mevkidaşı Hulusi Akar ile 4,5 saatlik görüşmesi diğer birçok nedenin yanı sıra Rakka operasyonuna Türkiye tepkisini ölçmek ve önlemek amacı taşıyor olabilir.

RAKA ŞEHİR MERKEZİNE MÜDAHALE

ABD Savunma Bakanı Carter "IŞİD'in Rakka'dan temizlenmesi operasyonlarının nihai aşamasında Türkiye'nin rolünün ne olacağı ile ilgili görüşmelerin sürdüğünü” açıkladı. Yani ABD Türkiye'nin rolünün uzun vadede gündeme gelmesini istiyor. Buradan hareketle ABD'nin Rakka şehrini kuşatma operasyonunu YPG ile tamamlayarak vilayet kırsalını YPG'ye teslim etmek, çok daha zor olan ve büyük kayıplar verilmesi beklenen Rakka şehir merkezine operasyon sırasında ise Türkiye ile birlikte hareket etmek istediği anlaşılıyor.

ABD Rakka şehir merkezine YPG'den ziyade Araplardan oluşturacağı bir güç ile müdahale etmeyi planlıyor. Zira ABD de IŞİD sonrasında Rakka'da YPG üzerinden bir düzen kurmasının mümkün olmadığını biliyor olmalı. Bu nedenle süreç içinde olabildiğince daha fazla Arap unsuru Rakka operasyonuna dahil etmek ve sonrasında şehir merkezine sokmak isteyecektir.

IŞİD SONRASINA HAZIRLIK YOK

ABD şimdilik askeri zafere odaklanmış durumda ancak Rakka IŞİD'ten temizlense bile sonrasında şehri hangi güçlerin kontrol edeceği, nasıl bir yönetim modeli oluşturulacağı konusunda hazırlıkların olmadığı görülüyor.

ABD ve YPG tarafından yapılan “ele geçirilen yerler IŞİD'ten kurtarıldıktan sonra yönetim yerel unsurlara bırakılacak” söylemi de inandırıcı değil. YPG tarafından ele geçirilen her karış toprağın gelecekte YPG/PKK kontrolünde devletimsi yapının sınırları olacağı konusunda şüphe yok. Zira herkesin aklına, YPG'nin ele geçirdiği, Arap kimliği ile öne çıkan Münbiç ve Tel Abyad'daki uygulamalar geliyor. Münbiç operasyonu öncesi ve sonrasında da YPG'nin geri çekileceği ifade edilmişti ancak örgüt Münbiç'teki varlığını sürdürüyor. Hatta YPG, Fırat Kalkanı gerçekleşmeseydi Türkiye sınırına doğru ilerlemeyi düşünüyordu.

Tel Abyad başta olmak üzere Rakka kırsalındaki YPG uygulamaları ise daha çarpıcı bir örnek. Burada yaşayan halk uluslararası kuruluşların raporlarına göre zorunlu göçe maruz bırakıldı ve tüm Arap ve Türkmen yerleşimlerde YPG kontrolü devam ediyor. Bazı yerleşimler ise “güvenlik” gerekçesi ile ortadan kaldırıldı. Daha da önemlisi bu bölgeler YPG/PKK tarafından kuruluşu ilan edilen “Kuzey Suriye ve Rojava Federasyonu”na dahil edilmiş durumda. Benzer bir durum, yeni gerilimlerin de zeminini oluşturacak şekilde, mevcut Rakka operasyonu sonrasında YPG kontrolüne geçen bölgelerde de yaşanacak gibi görünüyor.

 

Haber Ara