Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Rahmi Er: Abdülhamîd Hân, sahipsiz değildir!..

Yazar ve hukukçu Rahim Er, Türkiye Gazetesinde yayınlanan makalesinde, bir TV kanalında bir sunucunun Abdülhamîd Hân için 'emperyalizmin uşağı, aşağılık diktatör!' cümlelerini kullanmasına sert tepki gösterdi. Rahim Er, “Abdülhamîd Hân, sahipsiz değildir” dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-06-27 09:17:21

Rahmi Er: Abdülhamîd Hân, sahipsiz değildir!..

Yazar ve hukukçu Rahmi Er'in, “Abdülhamid Hân, sahipsiz değildir” başlığıyla Türkiye Gazetesinde yayınlanan makalesinin tam metni şöyle:

Geçen gün bir TV kanalında bir sunucu Abdülhamîd Hân için "emperyalizmin uşağı, aşağılık diktatör!" deme cür'etini gösterdi. Bunu söylerken bu Hükümdara duyduğu kin ve nefret yüzünden okunabilmektedir.
Vaki "nefret" ve "hakaret" suçu üzerine RTÜK, suçun işlendiği kanal hakkında inceleme başlatmış. İnceleme mi? Ne incelemesi? Her şey apaçık ortada!.. Bu kadar alenî işlenen bir suç için inceleme başlatmak yerine derhâl gereği yapılmalıydı. RTÜK'ün soğukkanlılığı hayret vericidir.
Ayrıca, suçun işlendiği kanal için tahkikat yapılması yetmez. Sunucu hakkında da TCK 122 ve 301/1. Maddelerine göre Savcılığın da iddianame tanzim etmesi gerekir. Cumhurbaşkanı da açılacak bu davaya müdahil olabilir. Zira Türk devleti bir bütündür. Tamamına "Devlet-i Ebed Müddet" diyoruz. Rejimlerin değişmesi bu hakikati değiştirmez. Bu bakımdan önceki ve sonraki devlet başkanları, halef-selef konumundadır. Bugün, “Türk Devlet Başkanlığı" makamında oturan Sn. Recep Tayyip Erdoğan, 111 yıl öncesine kadar bu devlete, bu millete ve ümmete o makamda hizmet veren dâhi hükümdar Abdülhamid Hân'a yapılan bu galiz nefret ve hakaret suçunda Cumhurbaşkanı sıfatıyla taraftır. Ceza dâvâsına müdahil olma tabiî ve tarihî hakkıdır.
Abdülhamid Hân'ın torunları da dâvâ açabilirler. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin şerefli birer vatandaşı olan bu değerli insanlar, büyükbabalarına karşı televizyon ekranında alenen işlenen bu çok ağır nefret ve hakaret suçuna karşı hem suçun icra edildiği kanal ve hem de bu suçu işleyen sunucu hakkında tazminat dâvâsı açma yetkisine sahiplerdir.
Eski veya yeni her devlet başkanı, devlet ve hükûmet adamının icraatları tenkid ve tahlil edilebilir. Kimse lâ yüsel, sorgudan âzâde değildir. "Şu işleri, şöyle olması gerekirken aksini yapmıştır" denebilir. 1909'da Sultan Abdülhamid Hân, Selanik'ten kendisini devirmeye gelmekte olan Hareket Ordusu'nu dağıtabilirdi. Bunun için İstanbul'daki I. Ordu'yu üzerlerine sevk etmesi kâfiydi. Müsaade için paşalar kendisine yalvardılar. Buna rağmen Padişah, bütün ısrarları "Benim yüzümden Müslüman kanı akmasın!" diyerek geri çevirdi. Tarih ve fikir adamları bunu eleştirmektedirler. Namuslu, seviyeli, medeni tenkîd her zaman mümkün. Ama "emperyalizmin uşağı, aşağılık diktatör!" asla ve kat'iyyen bir fikir, eleştiri ve söz söyleme hakkı değildir. Bu şeksiz ve şüphesiz suçtur, nefret ve hakaret suçudur. Nefret, bir insanlık suçudur. Bu tesbitin, aksini iddia edene "Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?" diye sorarlar.
Abdülhamid Hân, “93 Harbi”nin alevleri ortasında tahta çıkmış ve binbir türlü diplomatik manevra ile düşmana toprak vermemiştir. 33 yıl süren bu mücadeleden sonra, 1908'de iktidarı İttihad ve Terakki'ye devrederken memleket 5 milyon km2 idi.
Gerçek bu iken bir zihniyet, Abdülhamid Hân'a 1908-2008 Arası tam bir asır boyunca iftira attı, küfretti, hakaret etti ve aşağıladı. 10 küsur yıldan bu yana bu haksızlığın bittiğini sanıyorduk. Meğerse bitmemiş; ilk fırsatta saklandıkları karanlıktan çıkıp kaldıkları yerden devam edecekleri anlaşılmaktadır.
Bu vesileyle bir kere daha tekrar edelim ki hâlâ herhangi bir yere Abdülhamid Hân'ın büyüklüğüne denk bir isim verilmemiştir. GATA'daki tamlama isim zayıftır. Bu eksiklik telafi edilmelidir. Darbe mağduru şehîd Padişah Abdülaziz Hân'ın ismi ise hiçbir yere verilmemiştir. Tarihî Darüşşafaka binasını bu Sultan yaptırmıştı. Dolaysıyla hak sahibi olması hasebiyle burası "Sultan Abdülaziz Han Üniversitesi" olabilir. Binadaki Uluslararası İmam Hatip Lisesi'nin daha elverişli bir başka yere nakledilmesi mümkündür.
Eğer; bizler, onlara layık torunlar isek tarihimiz de tarihî şahsiyetlerimiz de sahipsiz değildir.
Açılacak dâvâlar, verilecek isimler bunun isbatı olacaktır…
Hukuk hesap sormalı; hiçbir haddini bilmezin yaptığı yanına kâr kalmamalıdır.

Kaynak: Türkiye Gazetesi

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.

Haber Ara