Dolar

32,5892

Euro

34,7861

Altın

2.421,91

Bist

9.645,02

“Putin’in Esed’e söylemek istediklerini ‘milyarder’ şefi söyledi!”

Ürdün eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı, gazeteci Salih Kallab, “Rusya devlet Başkanı Putin’in, Şam rejiminin başı Esed’e söylemek istediklerini ‘milyarder’ şefi söyledi!” dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-04-23 14:01:21

“Putin’in Esed’e söylemek istediklerini ‘milyarder’ şefi söyledi!”

Ürdün eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı, gazeteci Salih Kallab, “Rusya devlet Başkanı Putin'in, Şam rejiminin başı Esed'e söylemek istediklerini ‘milyarder' şefi söyledi!” dedi.

Salih Kallab'ın Şakul Avsat'ta çıkan makalesini tam metni şöyle:

Rus liderliğinin, Kremlin'in milyarder şefi Yevgeny Prigozhin'in diliyle Beşşar Esed'e böyle kuru, acımasız ve suçlayıcı bir üslup ile hitap etmesi, kendisini zayıf olarak nitelemesi, yönetimi içinde yaygın yolsuzlukla mücadele edemediğini ve Rus yardımlarını kişisel amaçları için kullandığını söylemesi kuşkusuz kasıtlı ve amaçlıdır. Rusya merkezli Sputnik haber ajansı, Suriye Devlet Başkanı'na yönelik Prigozhin'in saldırısını, Esed'in yozlaşmışlığını deşifre etmek gerekçesi ile haklı göstermeye çalıştı. Doğrusu bu yeni bir bilgi değil. Zira bu ülkede işlenen büyük ekonomik suçların ve sapmaların dünyada herhangi bir ülkede bir benzeri olmadığı biliniyor.

Asıl dikkat çekici olan, Devlet Başkanı Putin'in Esed'i daha fazla küçük düşürmek maksadıyla bu görevle milyarder şefini yetkilendirmesiydi. Aksi takdirde bunu, işi “yemek yapmak” olan birine bırakmayıp bizzat kendisi Esed'i muhatap alırdı.

Bu bağlamda, Rusya Devlet Başkanı ve Kremlin'den tam olarak üç suçlamacı haberin yayınlandığına dikkat çekmeliyiz. İlki, Mikhail Tsiplayev adında birinin imzasıyla yayınlandı. Bu haberde, Suriye'deki ekonomik durum son derece olumsuz olarak tanımlandı. Moskova ve Şam arasında ortaklık şartlarının oluşmamasının bu ülkede “yüksek siyasi seviyelerdeki” yolsuzluktan kaynaklandığı belirtildi.

Yine bu haberde, Suriye'de olup bitenlerin hükümetin yolsuzluğundan kaynaklandığına, Beşşar Esed'in durum üzerindeki kontrolünün çok zayıf olduğuna, ülkede gücün tamamen bürokratik organın elinde olduğuna yer verildi. Buna kanıt olarak, eski Suriye başbakanı yardımcısı Kadri Cemil'in “özel” açıklamaları aktarıldı: “Suriye'de yolsuzluk düzeyi çok yüksek. Ülkenin kalkınmasını gerçekten engelliyor. Krizden önce gayri safi yurtiçi hasıla ile karşılaştırıldığında yolsuzluk oranı yüzde 30'a ulaşıyordu. Milyarderlerin sayısı 2011 yılı öncesine göre bugün onlarca kez arttı.”

İkinci haberde, ekonomik reformlara, özellikle hükümet düzeyinde yolsuzlukla mücadeleye gereksinim olduğu ve bunun Rusya açısından en büyük sorunlardan biri olduğu dile getirildi. “Biz, Suriye ekonomisine büyük miktarda yatırımlar yapıyoruz ancak bir sonuç göremiyoruz…” Rusya'nın Suriye'ye yaptığı yatırımlar görünüşe bakılırsa “tek bir kişinin cebine” gidiyor” denildi. Ki bununla bizzat Beşşar Esed'in kastedildiği aşikar.

Bu noktada ve bu üç Rus haberinin aktarılmasından sonra, bütün bunların uzun bir sürecin sonucu olduğunun altını çizmek lazım. Bu süreç Kahire'de, tamamı Nusayri ve Baas Partisi üyesi olan beş üyeden oluşan gizli bir askeri konseyin kurulması ile başladı. Başlarında Salah Cedid vardı. Aralarında en düşük rütbeli olan ise 1970'te gerçekleştirdiği darbeye kadar ordu içinde yükselmeye devam eden Hafız Esed'ti. 1970 darbesini Esed, yoldaşları Nureddin el-Atasi, Salah Cedid, Yusuf Zuveyyin ve diğerlerine karşı düzenledi ve onları uzun yıllar ünlü Mezze cezaevinde tuttu. Hatta bazıları orada öldü.

Böylece, Hafız Esed 2000 yılında ölümcül bir hastalıktan ölene kadar Suriye'yi demir ve ateşle yönetmeye devam etti. Onun döneminde, aralarında Cisr el-Şuğur, Tedmur Cezaevi, Hama ve Halep katliamlarının olduğu kanlı katliamlar yapıldı. Ayrıca Lübnan işgal edildi. Kardeşi Rıfat Esed kendisini onun halefi sayarken Hafız Esed oğlu Basil'i bunun için hazırlıyordu. Fakat bilindiği gibi oğlu Basil birçok soru işareti uyandırılan bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bunun üzerine onun yerini, babasının kendisini bu görev için hazırlamadığı ve kendisinin de büyük tehditler ile karşı karşıya olan bir devletin başkanı olmayı beklemediği kardeşi Beşşar aldı.

Bütün bunları anlatmamızın nedeni, Beşşar Esed'in son derece karmaşık ve Arap ülkeleri arasında 20 askeri darbeye tanık olan tek ülkenin başkanı olmayı beklemediğini belirtmektir. Gerçek şu ki tüm bunlar, çevresinin rejimini mezhepçi bir rejime dönüştürmesine ve yolsuzluğun şu anda olduğundan daha yüksek seviyelere ulaşmasına yol açtı. Bu, ülkeyi adeta yırtıcıların birbirleriyle savaştığı bir ormana dönüştüren tasfiyelere, sembol figürlerinin birçoğunun kaçmasına ya da çeşitli Avrupa ülkelerine iltica etmesine neden oldu. Bunlar arasında baba Esed'in üç adamı: Kardeşi Rıfat Esed, Mustafa Talas ve bir süre önce vefat eden Abdulhalim Haddam da vardı.

Bilindiği gibi Hafız Esed, 1976 yılında İsrail ordusuna karşı koymak için ordusunu Lübnan'a göndermişti. Ancak yaptığı ilk şey, Filistinli Tel el-Zaatar kampını istila etmek ve Filistinli silahlı grupları kontrol altına almak oldu. Suriye ordusu, 14 Şubat 2005'de eski Lübnan başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesine kadar Lübnan'da kalmaya devam etti. Suriye'nin 30 yıla yaklaşan Lübnan işgali gerçekte yolsuzluk, yağma, siyasi tasfiyeler, tutuklamalar, Kemal Canbolat, Samir Kassir, Cibran Toni, Refik Hariri gibi Suriye rejimi muhaliflerine yönelik suikastlar yıllarıydı.

Dolayısıyla, Suriye'nin yaklaşık 30 yıl süren işgali Lübnan'da benzeri görülmemiş bir yolsuzluk ve hortumlama dönemi oldu. Aslında bu, gerek Hafız Esed gerekse oğlu Beşşar döneminde bizzat Suriye'nin kendisinin içinde bulunduğu durumun bir uzantısıydı.

Bu noktada, Putin'in şefi ya da başkalarının diliyle söylenenlerin aksine, Suriye'nin yıllardır maruz kaldığı bu yolsuzluğa bazı Rus şahsiyetlerin karıştığı da tekrarlanıyor.

Fiili ya da şekli olarak Beşşar Esed'in kontrol ettiği Suriye'nin boğazına kadar eski ve kronik bir yolsuzluğa saplanmış olduğunu inkar edemeyiz. Ancak şimdi gerçekten korkunç olan yolsuzluk, sekiz milyon Suriyelinin yerinden edilmesi ve birçok ülkede mülteci haline gelmesidir. En kötü ve tehlikeli yolsuzluk türü, bu kadar çok sayıda kişinin vatanından göç ettirilmesi ve Beşşar Esed'in “Faydalı bir Suriye” sloganını uygulamasıdır. Elbette bu slogan ile mezhepçi bir Suriye istediğini kastediyor.

Açıkçası, Rusların zaten kötüleşmiş olan Suriye krizine müdahil olmaları – ki bu müdahale ile daha da kötüleşti- bu çileli ülkede (şimdi de yıkılmış ve bölünmüş) yaygın olan yolsuzluğu pekiştirdi. Dolayısıyla Başkan Putin, Beşşar Esed'e tüm bu sert suçlamaları yöneltmesi için milyarder şefini görevlendirmek yerine, en başından beri yozlaşmış, oğul döneminde ve 2005'ten günümüze tüm bu uzun yıllar boyunca daha da yozlaşan bu rejim hakkında bildiği her şeyi anlatmalıydı.

Kaynak: https://aawsat.com/

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu makalede yer alan görüşler yazarına aittir.

Haber Ara