Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

PKK ve İsrail’in güvenliği

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-07-18 08:51:51

PKK ve İsrail’in güvenliği

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin önceki gün Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de bir araya geldi.

İki lider, medyanın “tarihi” olarak nitelediği zirvenin ardından kameraların karşısına geçti.

Sorular daha çok Rusya'nın Amerika'daki seçimlere müdahalesiyle ilgili iddialar, Suriye'de işbirliği ve benzeri konular üzerineydi.

Suriye'yle ilgili Putin'e yöneltilen bir soruya araya girerek cevap veren Trump şöyle dedi:

“Putin ile biz özellikle İsrail konusunda gerçekten büyük bir adım attık. Suriye ve İsrail çatışmalarını önleme konusunda. Bu konuda İsrail'e yardımcı olma konusunda mutabık kaldık.”

Ardından da şunu ekledi:

“İsrail için güvenli bir ortam yaratmak, ikimizin de görmek istediği bir tablo.”

Ürdün ve İsrail sınır hattındaki İran'ın varlığının Rusya tarafından sınırlandırmasına karşılık Suriye'nin güneyinin Beşşar El-Esed rejimine bırakılacağı bir süredir konuşuluyordu.

İsrailli yetkililer, anlaşmalara uyulduğu sürece Suriye rejimiyle İsrail arasında herhangi bir sorun olmayacağı, Rusya Beşşar El-Esed'in koltuğunda kalmasıyla ilgilenirken İsrail'in de İran'ı Suriye'den çıkarmaya çalıştığı yönünde açıklamalar yaptı.

İsrailli subaylar, Beşşar El-Esed'in eli kanlı bir katil olsa da Suriye ve İsrail arasındaki güç dengesinin farkında olduğunu söyledi ve Suriye ordusunun Golan'da yıllarca İsrail'e tek kurşun dahi atmadığını hatırlattı.

Sürekli direniş ekseninden dem vuran ve Suriye rejimini İsrail'e karşı desteklediklerini iddia eden İran ve yandaşları bu açıklamalar karşısında sessiz.

Üç maymunları oynuyorlar ve oynamaya da devam edecekler.

Suriye'de onca Müslüman kanı dökmelerinin nihayetinde İsrail'in işine yaradığını kabul etmelerini kimse beklemesin.

Gelelim PKK'ya…

Terör örgütünün Rakka'da işgal ettiği iki barajı Suriye rejimine devredeceği belirtiliyor.

PKK'nın El-Esed rejimiyle ilişkileri devrimden önce de iyiydi ve devrim başladıktan sonra nüfuz alanını genişletirken ilk desteği de yine Şam'dan aldı.

Daha sonra Amerika'yla işbirliğine girince çok farklı hayallere kapıldı.

Fakat Türkiye'nin kararlılığı, Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı o hayalleri suya düşürdü.

Bugünlerde örgütün Suriye koluna “yüzüstü bırakılmışlık” duygusu hâkim.

Suriye rejiminin kucağına yeniden dönme çabasının altında da bu duygu yatıyor.

Afrin'de Putin ve Menbic'te Trump tarafından satıldıklarını düşünüyorlar.

Oysa Amerika'nın ve Rusya'nın Suriye'deki önceliklerinin kendi çıkarları ile İsrail'in güvenliği olduğu en başından belliydi.

Terör örgütü, hayallerinin gerçekleşemeyeceğini ve Amerika için “mayın eşeği” olmaktan öteye gidemeyeceğini görmek istemedi.

Türkiye'nin gazabından korur ümidiyle çekmedik bayrak bırakmadı.

Hiçbiri işe yaramadı.

Şimdi yeniden Suriye rejimine sığınıyor.

Canlarını kurtarmanın telaşındalar.

Güney Suriye'nin Beşşar El-Esed'e bırakılmasını içeren anlaşmanın bir benzeri Kuzey Suriye için de geçerli olabilir mi?

Şu an bu soru gündemde.

Türkiye tüm ağırlığıyla orada oldukça böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değil.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde Putin'i arayarak uyardı ve Şam rejiminin benzer bir şekilde İdlib'e de yönelmesi durumunda Astana mutabakatının özünün tamamen yok olabileceğini söyledi.

Türkiye kararlılığını sürdürdüğü müddetçe, terör örgütünü son çare olarak eteği altına döndüğü ve yeniden emrine girdiği Suriye rejimi de koruyamaz.

Haber Ara