Dolar

32,4958

Euro

34,6084

Altın

2.477,33

Bist

9.588,94

Pandemi süreci çocuklarda psikolojik sorunlara yol açabilir

Pandemi sebebiyle değişen hayat tarzından en çok etkilenenlerin başında çocuklar geliyor. Bu süreçte ilgisiz kalan çocuklarda kaygı bozuklukları, depresyon, davranış problemleri gibi sorunlar yaşanabilirken, bu süreci sağlıklı yönetmek için en büyük görev ebeveynlere düşüyor.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-06-18 08:52:03

Pandemi süreci çocuklarda psikolojik sorunlara yol açabilir
Pandemi sebebiyle değişen hayat tarzından en çok etkilenenlerin başında çocuklar geliyor. Bu süreçte ilgisiz kalan çocuklarda kaygı bozuklukları, depresyon, davranış problemleri gibi sorunlar yaşanabilirken, bu süreci sağlıklı yönetmek için en büyük görev ebeveynlere düşüyor.

Tüm dünyayı etkisi alan ve yaşam alışkanlıklarında da köklü değişikliklere neden olan korona virüs sürecinde zorlananların başında çocuklar geliyor. Korona virüse karşı yaşanan olumlu gelişmeler kapsamında geçilen kontrollü normalleşme sürecinde çocuklara verilen sokağa çıkma izninde tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Korona virüs tedbirleri kapsamında uygulanması gereken sosyal aktivite kısıtı, maske, eldiven, dezenfektan kullanımı ve sosyal mesafe ise çocuklar için zorluklar oluşturabiliyor. Bu süreci sağlıklı yönetmek, korona virüs pandemisini çocuklara göre anlatmak ve yeni normalde onlarla gerek evde, gerek dışarıda kaliteli zaman geçirmek ise çok önemli.

Pandemi sürecinde çocukların yaşayabileceği sıkıntılar hakkında bilgi veren Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologlarından Uzm. Psikolog Nedim Yüksel Çakır, bu süreçte çocuklara nasıl yaklaşmak gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çocukların bu süreçte ilgisiz kaldığı takdirde kaygı bozuklukları, depresyon, davranış problemleri yaşayabileceğini aktaran Çakır, onlara ihtiyaç duydukları desteğin sağlanması halinde bu zor süreçten kalıcı hasar almadan, üstelik kalıcı olarak güçlenerek çıkma fırsatı bulabileceklerini belirtti. Yeni normal ile birlikte herkesin düzeninin değiştiğine dikkat çeken Çakır, "Ebeveynler ya da bakım verenler çevrelerindeki bu değişiklere adapte olabildiklerini hissediyor ve kendilerini fiziksel ve ruhsal olarak güvende, sağlıklı hissediyorlarsa çocuklarına destek olma sürecini daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde yönetebilir, çocukların yaşına göre bu süreci nasıl idare edeceğini belirleyebilirler. Ancak ebeveyn ya da bakım verenler bu süreçte kendileri zorlanıyorsa, kaygı, panik, korku, uyku/iştah problemleri, yoğun duygulanımlar yaşıyorsa, kendilerini güvende ve sağlıklı hissetmiyorlarsa, öncelikle kendileri için sosyal ve profesyonel destek almaları çok önemli. Çünkü kendileri yeterince iyi olamadan, başka birine ya da çocuklarına iyi gelmeleri çok zordur ve sürdürülebilir değildir" dedi.

Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Çakır, "Daha fazla sabırlı ve şefkatli davranın. Doğal ev yaşantınızı bozmayacak şekilde çocuğunuzu gözlemleyin. Rutinler değiştiğinde çocukların uyku düzenleri, yemek/tuvalet alışkanlıkları, korku/kaygı düzeyleri, hareketlilikleri, ebeveynden beklentileri, duygu/davranışları değişiklik gösterebilir. Bunlar çocuğun daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunun belirtisi olabilir. Bir süre odağınızı bu konuya verip doğal ebeveynlik becerilerinizi kullanın, sınırlarınız dahilinde daha fazla sabırlı ve şefkatli olmaya çalışın. Bir yandan da almakta olduğunuz maske takmak, hijyene özen göstermek ve sosyal mesafeyi korumak gibi önlemleri resimler çizerek, birlikte skeçler oynayarak, merak ettiklerini sormalarına izin vererek anlatın. Birlikte kafiyeli/kafiyesiz şarkılar uydurun. Kendinizin ve çocuğunuzun güvende olması için her türlü önlemi aldığınızı, onları korumak için her durumda elinizden geleni yapacağınızı belirtin. Her zaman duygu ve düşüncelerini konuşmak için size gelebileceğini dile getirin. 2-3 yaş altı çocuklar için eski rutinlerinizi olabildiğince koruyun. Çocuğunuzun güvenlik hissini pekiştiren oyunlar oynayın. Örneğin, isimlerinizi ve içinde bulunduğunuz süreci konu kalan kafiyeli kafiyesiz şarkılar uydurun. Sözlere birlikte karar verin, melodisini birlikte bulun ve her gün söyleyin" diye konuştu.

"İletişim içindeyken sakinliğinizi korumaya gayret edin"

Çakır, yetişkinler ve çocuklar arasında farklar olduğuna işaret ederek, "Yetişkinler hayatlarını duygusal ya da fiziksel olarak tehdit eden bir süreç karşısında savaş, kaç ya da donma tepkisi verirler. Çocuklar ise zor duygularla' bağlanarak' baş ederler. Çocuğun bağlanma figürü ebeveyni/bakım verenidir. Çocuklar ebeveyni ile birlikte sakinleşir. Bunun için ebeveynin de sakin, sükûnet içinde olması önemlidir. Ebeveyn çocuk için güvenli bir bağlanma figürü olamıyorsa, çocuk onun için sağlıksız olan ama onu rahatlatan şeylerle karşı bağ geliştirebilir (televizyon, video oyunları vb.) Çocuğunuz için güvenli ve sürekliliği olan bir figür olmaya gayret edin" şeklinde konuştu.

Farklı aktivitelerin bu süreçte çocuklar için faydalı olacağına dikkat çeken Çakır, "İçinden geçmekte olduğumuz travmatik sürecin panzehri dayanıklılık ve farklılıktır. Bu hislerin ortaya çıkabileceği etkinlik ve oyunlara yönelin. Sanatsal faaliyetler, çocuğun yaşına uygun fiziksel aktiviteler bu hisleri pekiştirecektir. Dans, ritim, şarkı, hareket çocukların sinir sistemini düzenler, olumsuz biriken enerjilerini atmalarını sağlar. Bunu birlikte yapmak hem kendiniz için, hem çocuğunuz için faydasını kat kat artırır. Çocuklar, oyunla ve kahkahayla bağlarını kuvvetlendirirler. Birlikte kahkahalar atın. İçinde birlikte gülmek olduğu sürece ne oynadığınızın bir önemi yoktur. Çocuğunuzun her zaman mutlu olması gerektiği beklentisine girmeyin ve çocuğunuza da bu beklentiyi yansıtmayın. Sıkılmak da, üzülmek de, öfkelenmek de mutlu olmak kadar doğal duygulardır. Çocuğun hoş hissettiren duygular kadar, nahoş hissettiren duyguları da yaşaması, bu hisleri konuşabileceği bir alanı olması, o alanda ebeveyninin şefkatini ve çabasızca orada kaldığını hissetmesi duygu kapasitesini genişletecektir" ifadelerini kullandı.

Covid-19 salgınının travmatik bir yaşam olayı olarak değerlendirildiğinden süreç içerisi ya da sonrasında stres bozukluğu, depresyon ve kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıkların yaşlılarda da çıkabileceğini hatırlatan Çakır, şu ifadeleri kaydetti:

"Yaşlı ve hasta bireylerin yürümekte zorluk çeken veya kronik hastalıkları bulunan bireylerin yalnız bir şekilde değil yanlarına refakatçi olacak şekilde dışarı çıkmaları gerekir. Olacak herhangi bir probleme ve ya duruma karşı yardımcı olacak bir yakını yanında olmalıdır.bununla beraber uzun süre evde kalmaktan kaynaklanan hareketsizlik sebebiyle sokağa çıkmaya başlayınca uzunca yürüyüşler ve saatlerce dışarıda kalma yerine vücudu ve kendilerini yormadan kısa ve yeterli sürede dışarda olması ve eğer kronik hastalığı olan bir birey ise kullandıkları ilaçları mutlaka yanında bulundurmalıdır. Mümkünse toplu taşıtlardan oldukça uzak olmaları gerekmektedir. Bunun dışında dikkat edilmesi gereken hususlar aslında tüm insanımızın dikkat etmesi gereken önemli kurallardır. Kalabalık ortamlardan uzaklaşmaları gerekmektedir. Ağızlarını ve burunlarını iyice kaplayan maske takmalıdırlar. Sosyal mesafeye dikkat etmeli ve hijyen kurallarına özen göstermelidirler.'

Haber Ara