Dolar

32,5938

Euro

34,7271

Altın

2.497,23

Bist

9.524,59

Osmanlı Ocakları'nı kim kurdu?

Son günlerde bazı sivil toplum örgütleri ile siyasi parti binalarına yönelik eylemlerde adları geçen Osmanlı Ocakları gündemdeki yerini koruyor...

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-09-11 06:25:06

Osmanlı Ocakları'nı kim kurdu?

Dağlıca ve Iğdır'daki PKK saldırısından sonra düzenlenen tepki yürüyüşlerinde, HDP binalarına ve bazı işyerlerine saldırılar olmuştu. Bu kişilerin Ülkücü oldukları iddia edmiş 'Ülkü Ocakları' tarafından yalanlanmıştı. MHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş, “Hürriyet'e alçakça ve şerefsizce saldırı olmuştur. Bu saldırıları da AKP'nin kurdurttuğu Osmanlı Ocakları üzerinden yaptıklarını düşünüyoruz" derken, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ise partilerinin Sincan İlçe Başkanlığı'na saldıran kişilerin, kendilerini 'Osmanlı Ocakları' üyesi olarak tanıttıklarını iddia etti. Sosyal medya üzerinden de Osmanlı Ocakları ile ilgili birçok iddiada bulunuldu.

Hürriyet Gazetesi, merak konusu olan Osmanlı Ocakları'yla ilgili NOKTA Dergisi'nden Ertuğrul Erbaş'ın, derginin 24 Ağustos'ta yayınlanan sayısı için Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat ile yaptığı röportajı gündeme taşıdı:

– Plaza ve ocak! Ocak kültürüne, ruhuna ters değil mi bu? Plazada ocak mı olurmuş?

Plaza derken sadece bir daire burası. Ülkü Ocakları Genel Merkezi buradan daha lüks bir plazada. Onların ocak merkezleri devasa! Başka ocaklara sahip çıkan partiler var. Bizim ocağımıza sadece yönetimdeki arkadaşlar sahip çıkıyor. Mütevazi bir ocağız biz…

Canpolat Başkan, Osmanlı Ocakları'nın yeni olmadığını söylüyor. 2005 yılında önce dergi kurulmuş. Dört yıl sonra da dernek. Canpolat Başkan derneği kurarken hiç kimseden talimat almadığını söylüyor. Üstüne basa basa vurguluyor: “Proje değiliz. Herhangi bir siyasi parti altında çalışırsak o Osmanlıya hakarettir. Siyasi vesayet ocağın ruhuna hakarettir!” Ancak Canpolat Başkan'ın bu sözü ile ocak merkezinde gördüklerimizi kıyaslayınca biraz kafamız karışıyor.

– Vesayet yok diyorsunuz ama ocak merkezi sanki Erdoğanseverler Derneği ya da AKP il başkanlığı gibi. Bu bir çelişki değil mi?

Bakın siz bir Horozcular derneği başkanı olsanız… Horozları seven, horozlara önem veren birisi gelse… Siz onu başınızın üstüne koymaz mısınız?

İşte Canpolat Başkan mutlak ‘Erdoğanizm'i böyle açıklıyor. Ona göre Erdoğan en büyük ‘horozsever'. Erdoğan, altı asırlık Osmanlı medeniyetinin topluma hizmet ve siyasi hoşgörü anlayışının bir temsilcisi. Hemen ardından ekliyor: “Zaten şimdiye kadar Erdoğan'dan başka hiç kimseden hoşgörü görmedik.”

– Tamam size hoşgörülü… Ama ya başkaları? Aksini söyleyen çok insan var.

Onlar siyasi konuşuyor! Hoşgörü bizim olmazsa olmazlarımızdan… Erdoğan, din, dil mezhep ayrımcılığı yapmıyor. Biz de yapmıyoruz.

– İstanbul teşkilatınızın bir mensubu, 32 kişiyi katleden terörist hakkında “canlı bombaya rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum…” tweet'i atıyor. Bu nasıl hoşgörü?

Kastettiğiniz kişi Furkan Gök… Benim İstanbul İl Gençlik Kolları başkanım. Üç ay öncesinden “twitter hesabıma saldırı var başkanım” demişti. Bunu üç ay önce bildirdi. Hesabı ele geçirilmiş… Zaten böyle bir dili asla tasvip etmiyoruz. Terörü kınıyoruz. Tasvip eden varsa ihraç edilir. Furkan Gök'ün tweet'ine çakanlar Selahattin Demirtaş'ı niye destekliyor? Genç kardeşimiz. 16-17 yaşında. Biz kendisini kontrol etmeye çalışıyoruz.

Çokça dillendirilen bir iddiaya göre Osmanlı Ocakları'nın AKP'ye angajmanı sadece duvarlardaki Erdoğan fotoğraflarından ibaret değil. İddia o ki, ocağın logosu bile AKP'den apartma…

- Kadir bey ya ocağın logosu? Basbayağı AKP'nin ampülü işte?

Evet başta biraz benziyordu. AK Parti'ye her ne kadar oy versek de artık kopartmak istiyoruz. Zaten Ak Parti Genel Merkezi ile anlaşamadığımız hususlar var. Bizi Ak Parti ile ilişkilendirmeye çalışanlara prim veriyorlar. Ama biz hiçbir partinin güdümünde kalmayı benimsemiyoruz. Hiç kimsenin talimatları ile yönetilen bir ocak olmak istemiyoruz.

İçinde bulunduğumuz dönem şüphesiz bir Erdoğan dönemi. Erdoğan denilince akan sular duruyor. Erdoğan denilince açılmaz kapılar ardına kadar açılıyor. Tıpkı bir tılsım gibi, Erdoğan kelimesi olmazları olur ediveriyor. Bu tılsımın Osmanlı Ocakları'na faydası olmuş mu?

– Erdoğan fotoğraflarını hiç kullandınız mı? Ne bileyim ihale falan?

Asla! Hiçbir talebimiz olmadı.

– Hiç kimse gelmedi mi peki bize şöyle yardımcı ol böyle yardımcı ol diye?

Kapıların ardındayım. Görmüyorlar bizi. Görseler belki tavassut olabilir.

– Sizden çekiniyorlar mı?

Bizi Erdoğan kurdurmadı niye çekinsinler?. Erdoğan'la bir kahve içmişliğimiz bile yok. Faaliyetlerine katılıyoruz sadece. Milli İradeye Saygı mitinglerinin tümüne katıldım. Zaman gazetesini bile sadece biz protesto ettik. AK Parti değil. Ama hiçbir çıkarım yok!

Plazada ocak… Memleketin 73 vilayetinde teşkilat, temsilcilik… Pahalı bir dergi… Peki değirmenin suyu nereden? Öyle ya Başkan Canpolat ‘vesayet' iddialarını kabul etmiyor, “kimseden kuruş yardım alınmıyor” diyor. Söylediğine göre ocağın yegane geliri yöneticilerin verdiği aidatlar, bağışlar… Bir de son sayısında 50 bin adet basılan Osmanlı Ocakları dergisi.

– Hepsini sattınız mı dergilerin?

İl başkanları talep ediyorlar. Satmak için değil. Gelir elde etmek için değil. Satış için dergi çıkarmıyoruz. Teşkilatlarımız… Herkes kendi yağıyla kavruluyor. Öylesine inanmışlar ki… Taşın altına elini değil gövdesini koyuyor.

– İnanmış insanlara lafımı yok. Ama rüzgardan nemalanmak isteyenler? Hiç mi yok?

Tabi ki var. Nemalanmak isteyen var… ‘Başkan desinler' diyen var… Böyle adamlar gelince arkasını görüyorum. Hemen yol veriyorum. (Not: Osmanlı Ocakları sitesinde yer alan bir bilgiye göre Canpolat Başkan vakti zamanında kendi kardeşi Emin Canpolat'a bile yol vermiş…)

Başkan'ın adamları arasında en ünlüleri ‘kefenli sevdalılar' şüphesiz. Hani Erdoğan'ı, bir seçim zaferi sonrası İstanbul'da perdeden, çarşaftan bozma kefenlerle karşılayan grup. Şu söz bizzat Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat'a ait: “Biz kefen giymiş liderin kefen giymiş askerleriyiz!” Ülkücülerin ‘dantelli kefenliler' diye ‘ti'ye aldığı bu grup sosyal medyada “madem bu kadar kefen giymeye meraklısınız hadi buyurun Hakkari'ye Şırnak'a” paylaşımlarıyla yine gündemde.

Aslında, ‘kefen giymek' Osmanlı Ocakları üyesi olmanın da bir şartı. Bunu biz söylemiyoruz. Derneğin internet sitesinde yer alan 18 Ocak 2015 tarihli bir duyuruda; “Osmanlı Ocaklarında görev alacak olan kişilerde aranan başlıca özellikler” başlığı altında aynen şöyle bir madde bulunuyor: “Kefenli liderin kefenli askeri olmak.”

Ocak Başkanı Canpolat'ın manifestosunun bitiş cümlesi de şöyle: “Halkına hizmet için kefen giyinmiş bir lider; Sayın Cumhurbaşkanımız RECEP TAYYİP ERDOĞAN, Osmanlı Ocaklarının NAMUSU olduğunu da herkes bilmesi gerekir.”

– Kadir bey ortalık sakinken adamlarınız kefen giyiyordu. Ortalık toz dumanken kefenden bahseden yok. Nerede bu kefenliler?

İnsan sadece öldürmek için kefen giymez. Öldürmek için kılıç alır. Kefenle vermek istediğimiz mesaj şuydu: Devletimizin milletimizin güvenliği için birileri kefen giymeli. Ha bu illa biz olacağız diye bir şey yok. Şehirde anarşi varsa bunu çözecek olan polis. Dağ başında terör varsa bunu bitirecek olan Türk Silahlı Kuvvetleridir.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara