Dolar

32,5741

Euro

34,7584

Altın

2.501,48

Bist

9.693,46

Olmasaydı sonumuz böyle

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-11-21 09:03:41

Olmasaydı sonumuz böyle

Tatillerde memlekete giderdik. Sorarlardı merakla “ oradakiler nasıl insanlar?”diye.  Anlatırdık, insanların nasıl kibar olduğunu, yüzlerinin nasıl gülümsediğini.  Denizin ne kadar derin, ne kadar büyük olduğunu. Binaların yüksekliğini. Caddelerinde arabalar geçince toz çıkmıyor derdik. Hep güzel yanlarından bahsederdik Batının.

Oysa “kürt” kelimesini ağzına küfürle almazsa içi rahat etmeyecek  bir  Batı da görmüştük.  Arada iyi niyetli olduğunu sandığımız insanların memleketimizi öğrendikten sonra “ olsun yavrum olsun, hepimiz insanız!” dediğini de duyduk. Teselli vardı bu cümlede. Anlardık ama gülümserdik yine de…

Sonra havaların güzelleştiği zamanlar oldu. Güneşin sisli ve puslu günlerin ardından yüzünü gösterdiği bir sabah.  Sebepsiz yere mutlu uyandığınız olmuştur mutlaka sizin de, öyle bir sabah işte.  Yataktan kalkıp pencereyi açıp başınızı dışarı uzattığınız ve yüzünüze çarpan ılık havayla şımardığınız bir sabah. Bahar gelecek, silahlar gömülecek, barış gelecek dediler öyle bir günde. Lunaparka gideceğini öğrenen bir çocuk gibi ellerimizi çırptık, etrafta dört dolandık, duyduk duymadık demeyin “barış” gelecekmiş diyerek tüm mahalleyi ayağa kaldırdık.

Artık kimse ulu orta “kürt!” diyerek küfretmiyordu. Nasıl kadim bir halk olduğumuzdan, edebiyatımızın nasıl güzel olduğundan, kültürümüzden, yemeklerimizden, misafirperverliğimizden bahsediliyordu. Herkes çevresindeki Kürtlere gülücük dağıtıyordu. Benim arkadaşım da kürt, bizim anne tarafı aslında kürt, bizim hanım da kürt… Kürtçe öğrenmek istediğini söyleyen Bulgar göçmeni kız ne sevimliydi öyle. Ya o “sipas dikim” diyerek teşekkür eden ve  yörük olduğunu söyleyen aktivist…

Biz kürtler de biraz kürt olduğunu hatırladık o sırada. Evin külkedisinin kirli ve pasaklı hali gitmiş, tertemiz yıkanmış, güzel elbiseler giymiş bir “lady”e dönüşmüştük. Aslında güzeldik be! O yağlanmış siyah saçlarımız yıkanınca yumuşacık ve ipeksi olmuştu.

 

Türkçe bilmeyen annelerimiz aradığında eğer bir kalabalık ortamdaysak telefona  bakmayan biz gençler artık otobüste, metroda Kürtçe pratik yapıyorduk. Bir milletin incitilmiş onuru onarılıyordu adeta. Bir halka sessizce iade-i itibarda bulunuluyordu. “Canım Pkk başka, Kürtler başka” diyenlerin sayısı çoğalıyordu. Eline silah almayı bırak, kan görünce bayılan birinden masumiyetini ispat etmesi beklenmiyordu artık. Bu devlet bu insanların canını çok acıttı diyen milliyetçiliğinden şüphe edilmez insanlarla aynı masada oturuyorduk. Neden Kürdistan kelimesinden alınalım ki bu Osmanlı'dan beri kullanılan bir bölge ismi, bu kadar tahammülsüz olmayalım diyen iyi niyet elçilerinin elini sımsıkı sıkıyorduk.

Sonra…

Masaya oturduklarıyla gecenin ilerleyen saatlerinde işler ters gitmeye başlanınca masa tekmelenmeye başladı. Masaya otururken de bana sormamışlardı ,  tekmelerken de bana sorulmadı… Hani bilirsiniz bazı geceler duvarlar üstünüze üstünüze gelir, tavanda şimşekler çakıyordur, kafanızı yastığa gömdükçe üstünüze çöken karabasan ağırlaşıyordur ya, işte öyle bir bunalım başladı. Ben masada taraf bile değildim, sadece bir sabah  benim pencereme güneş doğmuştu durduk yere.Hani  babanla annen tam ayrılacakken barışır da uzun süre evde canımlar, cicimler uçuşur ya öyle.

Alıştırdınız beni Kürtçe şarkıları dinlemeye, kalktım Kürtçe kursuna gidip ana dilimi grameriyle öğrendim, Kürt Tarihini okudum, Kürtçe romanlar okudum…Alıştım kendi milletimden utanmamaya, kendi halkımla içli dışlı olmaya…

Sonra PKK yenilince ben de  yenik sayıldım durduk yere. Yine “terörist” ilan edildim hiç yoktan.  Bazen birileri Pkk ayrı Kürtler ayrı diyecek gibi oluyor dilinin ucuyla ama uygulamada görünen o ki pek ayrı görülmüyor. Mücadele pkk ile yapılıyor ama benim kimliğimdeki doğum yerim yüzünden ev sahibinin tavrı değişiyor. PKK ile mücadele ediliyor kürt olduğum bilinmiyorsa ortamlarda Kürtlere yapılan küfürlerden ben nasibimi alıyorum. 

Göç etmiş bir kürt ailenin çocuğu olarak iki dönemi birden bu toplumda gördüm. Aynı toplumdu Kürtçe fonetiğimi çok büyüleyici bulan da, çok kulak tırmalayıcı bulan da. Aynı insanlardı beni “kardeş” olarak gören de “terörist” olduğuma kafadan karar veren de. Aynı toplumdu evladını bana gözü kapalı emanet eden de, berbat evine vicdansızca bir bedel biçip  yine de kürdüm diye kiraya vermeye yanaşmayan da.  Oysa ben memlekete gittiğimde sizden hep iyilikle bahsetmiştim...

Keşke olmasaydı sonumuz böyle. Barış trenini taşlayan haylaz çocuklar kazandı ya, biz kaybettik cümleten. Büyük planların içinde kafa sayısına tekabül eden Kürtlüğümü atılan oklardan nasıl korurum bilmiyorum.Ben güneşli günleri özledim, zaten çok üşürüm  böyle günlerde, kansızlıktan değil, kan kokusundan…

Haber Ara