Dolar

32,5093

Euro

34,9415

Altın

2.435,68

Bist

9.716,77

Nükleerci kadınlardan çağrı: 'Nükleer sektöre katkımız artarsa sektör kazanır'

Nükleer sektörde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için son yıllarda çok sayıda örnek uygulamaya imza atılıyor. Sektörde çalışan kadınlar ise ortak bir mesaj veriyor: 'Sektöre katkımız artarsa, sektör kazanır.'

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-03-20 11:39:26

Nükleerci kadınlardan çağrı: 'Nükleer sektöre katkımız artarsa sektör kazanır'
Nükleer sektörde toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak için son yıllarda çok sayıda örnek uygulamaya imza atılıyor. Sektörde çalışan kadınlar ise ortak bir mesaj veriyor: "Sektöre katkımız artarsa, sektör kazanır."

Kadınların nükleer sektördeki varlıklarının artırılmasındaki mücadelesiyle dikkat çeken Dünya Nükleer Birliği (WNA) Başkanı Agneta Rising, küresel nükleer sektörün güçlü gelişimi için cinsiyet eşitliğinin önemini şu sözlerle anlatıyor: "Nükleer sanayinin kadınlarını işe almak için cazip programları olmalı. Aksi takdirde onların yeteneklerinin sunacağı rekabet avantajını kaçırırlar. En rekabetçi koşullarda olabilmek için bir işin onun için çalışan en iyi insanlara sahip olması gerekir. İşgücü, kadınların temsili de dahil olmak üzere toplumun çeşitliliğini daha iyi yansıttığında, toplumun nükleer teknolojilere olan güvenini arttırmaya da yardımcı olur."

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Genel Müdürü Rafael Mariano Grossi de gelecekte daha fazla kadının bu sektörde var olması gerektiğini şu sözlerle vurguluyor: "Kadınlar hala nükleer alanda yeterince temsil edilmekten çok uzak ve bu kabul edilemez. Nükleer bilim ve teknoloji, bugün ülkelere yaşadıkları zorlukların çoğuyla mücadele etmelerine yardımcı oluyor. Bu nedenle nitelikli profesyonellere olan talep yüksek ve bu talep büyümeye devam edecek."

Maria Curie yine ilham verecek

IAEA, geçtiğimiz günlerde dünyanın dört bir yanında daha fazla kadının nükleer bilim ve teknoloji alanında kariyerine devam etmesini sağlamak amacıyla bir burs programı başlattığını duyurdu. Tarihte Nobel Ödülü'nü alan ilk kadın bilim insanı olmakla kalmayıp, iki Nobel Ödüllü tek kadın olmayı da başaran, "Marie Sklodowska Curie"nin adını taşıyan burs programı ile nükleer alanda kadınların varlığının güçlendirilmesi hedefleniyor. Bu burs programı ile yaşadığı dönemin erkek egemen bilim anlayışına rağmen tutkusundan vazgeçmeyerek büyük keşiflere imza atan 'nükleer fiziğin annesi' Maria Curie, kadınlara ilham vermeye devam edecek. Buna göre, nükleer bilim ve teknoloji alanında eğitim gören kadınlara 2 yıla kadar burs verilecek. Ayrıca IAEA'da 6 ila 12 ay arasında staj yapma fırsatının da sağlanacağı programdan, fonların durumuna göre yılda 100'e yakın kız öğrenci yararlanabilecek. Bursa başvurmak isteyenler, detaylı bilgiyi IAEA'nın web sayfasında öğrenebiliyor.

Nükleer santral heyecan oluşturdu

Türkiye'de nükleer sektörde yer alan kadınlar ise Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'nin hayata geçirilmesi ile de sektörde yeni bir heyecanın oluştuğunu kaydederek, yeni iş sahalarının oluşmasını beklediklerini ifade ediyorlar. Kadınların sektördeki varlığını güçlendirmek için IAEA'nın başlattığı burs programı gibi örnek uygulamaların çoğalması gerektiğini kaydeden uzmanlar, Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom iş birliğinde yürütülen eğitim programının da örnek uygulamalar arasında yer aldığına dikkat çekiyorlar. Rusya'ya gönderilen öğrenciler arasında yer alan kız öğrencilerin bu zorlu eğitimdeki başarısı ise gelecekte Türk kadınlarının bu alanda neler yapabileceğinin işareti olarak değerlendiriliyor.

Yeni iş fırsatları oluşacak

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü'nde Nükleer Araştırmalar Ana Bilim Dalında araştırma görevlisi olarak görev yapan Feride Kutbay, gelecekte bu alanda yeni iş fırsatlarının gelişeceğinin altını çiziyor. "Genç kadınlara bu mesleği tavsiye ediyorum ve nükleer endüstrinin sürdürebilirliği açısından nükleer alanda kadın istihdam oranının artırılması ve kadın profesyonellerinin yetiştirilmesinin Türkiye'deki gelişmekte olan nükleer sektöre pozitif yönde etki edeceğini düşünüyorum" diyen Kutbay, Türkiye'deki nükleer sektörün geleceği ilgili öngörülerini ise şöyle paylaşıyor:

"Nükleer teknolojiyi çeşitli amaçlarla kullanan bir ülke olarak Türkiye'de henüz sınırlı miktarda kullanılan ışınlama tesislerinin ve ışınlama işleminin yaygınlaşacağını düşünüyorum. Örnek vermek gerekirse, iyonize radyasyonun kullanım alanlarından birisi olan ışınlama ile sterilizasyon yönteminin yaygınlaşması; gıda ve tarım ürünlerinde kalite ve verimliliği önemli ölçüde artıracaktır. Nükleer santrallerin yapılması ile birlikte yakıt çevriminde yer alan taze ve yanmış yakıtların taşınmasına yönelik sistemlerin geliştirilmesi, nükleer madde güvenlik-emniyetinin sağlanması gibi konularda çalışmalar ve uygulamalar artacaktır. Yine nükleer santrallerin hayata geçişi, kısa vadede nükleer santrallerde değişebilir parçaların üretimi, bakımı ve ileri muayene sistemlerinin Türk endüstrisine entegrasyonunun sağlanmasında önemli bir adım olacaktır. Uzun vadede ise artan tecrübe ile ağır sanayi için nükleer santrallerin yeterli enerjiyi sağlamasına paralel olarak Türkiye'nin ağır sanayide dışa bağımlılığının azalacağını ve çeşitli ağır endüstri ürünlerinin seri üretimine geçileceğini öngörüyorum. Multidisipliner olan nükleer santrallerin tasarım ve çalıştırılmasına yönelik Ar-Ge çalışmaları ile malzeme üretimi, kontrol ve otomasyon, muayene sistemleri, su ve çevre yönetimi gibi konularda ilerleyeceğimize inanıyorum."

"En insancıl ve çevreye duyarlı yaklaşım kadınlarda"

Nükleer Enerji Mühendisi ve Medikal Fizik Uzmanı Ayşe Beste Şimşek de kadınların nükleer sektördeki varlığının neleri değiştirebileceğini şu sözlerle aktarıyor: "Kadınların potansiyellerini özgürleştirmenin büyüme ve gelişmemizdeki en büyük etken olduğunu söylemek mümkün. Kadınların başından beri devam eden 'var olma' çabası, her alanda eşitlik ve özgürlük üzerine verdikleri mücadele, nükleer alanında da kararlılığı ve yenilikleri beraberinde getirecek. İnsanlığa hayat veren kadındır. Nükleer bilimde de tasarlanan projelerde, yürütülen stratejik planlamalarda en insancıl, güvenilir ve çevreye duyarlı yaklaşımları gösterecek olanlar yine kadınlar olacak. Bunun yanında, yapılan istatistiksel çalışmalara göre, küresel taahhütlere uyulması olasılığının kadınların katılımıyla daha yüksek olacağı öngörülmektedir. Olası tehdit durumlarında barışçıl çözümler getirebilecekler."

Ankara Sanayi Odası Nükleer Sanayi Kümelenmesi (NÜKSAK) Proje Koordinatörü Nükleer Enerji Mühendisi Ceyda Mine Polat ise mesleğinin 'prestijli bir meslek' olduğunu belirterek, Maria Curie'nin bu sektördeki kadınlara ilham verdiğini hatırlatıyor. Polat, ülkede nükleer farkındalık için kadınların oynayacağı rolü de şu sözlerle anlatıyor: "Curie, atom bilimi ile ilgili kadınların çığır açabileceğini göstermiştir. Kadınlar daha çok insana ulaşabilir. Önce ailesi ve evlatlarından başlayarak nükleer ile ilgili farkındalık oluşturabilir."

"Halkın NGS'ye bakışını biz değiştirebiliriz"

Sinop Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meryem Seferinoğlu da "Nükleer biliminde kadın olarak bu alanda çalışan erkeklerden farklı olarak neyi değiştirebiliriz bilmiyorum ama halkın NGS'ler hakkındaki bakış açısını değiştirebiliriz' sözleri ile toplumun bilim kadınlarına duyduğu güveni vurguluyor. Doç. Dr. Seferinoğlu, sektöre adım atacak gençlere de şu mesajı veriyor:

"Türkiye'de şu anda NGS olmadığı için nükleer teknolojiler, nükleer tıp, radyasyon güvenliği, radyasyon analizleri gibi alanlarda yoğunlaşıyor. Kadınların nükleer teknolojilerin her alanında çalışabileceklerine inanıyorum. Genç kızlara bu mesleği tabii ki öneriyorum. Nükleer alanda kadın ve erkek çalışan oranlarının eşit olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de NGS'lerin kurulması ile birlikte radyasyon güvenliği ve emniyeti, radyasyondan korunmaya yönelik mesleklerin ön plana çıkacağını düşünüyorum. Akkuyu ve daha sonra kurulacak NGS'lerin öncelikle enerji ihtiyacının büyük bir kısmını karşılamasında önemli roller üstleneceği aşikar. Bunun yanı sıra nükleer teknoloji transferleri geliştirilebilirse ileri teknoloji gerektiren birçok endüstriyel alanda gelişme sağlamasına katkı sağlayacağı ve nükleer tıp alanında da etkili olacağına inanıyorum."

Haber Ara