Dolar

32,3267

Euro

35,0819

Altın

2.298,64

Bist

8.979,58

Netanyahu’dan sonra Gantz da, 'Ürdün Vadisi’ni ilhak etme sözü' verdi

İsrail Başbakanı Netanyahu'dan sonra muhalefet bloğu 'Mavi ve Beyaz' lideri Benny Gantz da, bugün yaptığı açıklamada, 2 Mart Knesset seçimlerinden sonra Ürdün Vadisi'ni İsrail'e ilhak etmeye çalışacağını açıkladı.

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-01-21 17:35:16

Netanyahu’dan sonra Gantz da, 'Ürdün Vadisi’ni ilhak etme sözü' verdi

buyuk_220

İsrail muhalefet bloğu "Mavi ve Beyaz" lideri Benny Gantz bugün yaptığı açıklamada, 2 Mart Knesset seçimlerinden sonra Ürdün Vadisi'ni İsrail'e ilhak etmeye çalışacağını açıkladı.

Gantz, "Seçimlerden sonra, Ürdün Vadisi üzerinde (İsrail) egemenliğini uygulamak için çalışacağız ve bunu ulusal olarak kabul edilen bir şekilde ve uluslararası toplumla koordineli bir şekilde yapacağız." dedi.

Gantz, Ürdün Vadisi'ni "gelecek bir senaryoda İsrail Devleti'nin doğu savunma duvarı" olarak nitelendirdi ve "İsrail Devleti'nin ayrılmaz bir parçası" olduğunu söyledi.

Başbakan Benjamin Netanyahu da, Filistinlilerin bu bölgenin bir Filistin devletinin bir parçası olması konusunda ısrar etmeleri nedeniyle, Gantz'a son derece tartışmalı bir harekete olan bağlılığını göstermesi için hemen meydan okudu ve ilhakı Knesset aracılığıyla derhal uygulamaya çağırdı.

Başbakan Netanyahu geçtiğimiz Eylül ayında, Ürdün Vadisi'ni ilhak etme projesini açıklamıştı..

buyuk2_101

ÜRDÜN VADİSİ FİLİSTİNLİLER VE
İSRAİL İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

İşgal altındaki Batı Şeria ile Ürdün sınırı boyunca göz alabildiğine uzanan vadide sıra sıra hurma ağaçları var.
Manzaranın içinde uzakta noktalar halinde Filistin köyleri ve onlarca İsrail yerleşimi görülüyor.
Batı Şeria topraklarının yaklaşık dörtte birini oluşturan Ürdün Vadisi'ni, İsrail 1967'deki 6 Gün Savaşı sırasında işgal etti. Hâlâ askeri ve idari olarak kontrolü altında tutuyor.
Bu verimli vadi, Filistinliler taleplerini alabilirse müstakbel bir Filistin devletinin parçası olacak. İsrail ise, güvenlik gerekçeleriyle Ürdün Vadisi'nden vazgeçemeyeceğini söylüyor.
Kısacası Ürdün Vadisi şimdiye kadar yürütülen bütün müzakere girişimlerinin en zorlu maddelerinden biri oldu.

NETANYAHU'NUN PLANLARI

İsrail Başbakanı Netanyahu, geçen Salı günü yaptığı açıklamada tekrar seçildiği takdirde Batı Şeria'nın önemli bir kısmını ilhak edeceğini duyurdu.
Netanyahu, Nisan ayında düzenlenen genel seçimlerden önce de benzer bir vaatte bulunmuştu.
Nisan ayındaki seçimde Netanyahu en çok oyu almış ancak bir koalisyon hükümeti kuramadığı için 17 Eylül'de erken genel seçime gidilmesi kararı alınmıştı.
İsrail televizyonlarından canlı yayımlanan son konuşmasında Netanyahu 'İsrail'in doğu sınırı' diye tanımladığı Batı Şeria'daki Ürdün Vadisi'nde ve Lut Gölü'nün (Ölü Deniz) kuzeyinde 'egemenlik kuracağını' belirtti.
Netanyahu, bu adımı 'halktan açık bir şekilde yönetme yetkisi aldığı takdirde hemen atacağını' söyledi.

buyuk4_16

FİLİSTİNLİ ÇİFTÇİLER NE DİYOR?

Ürdün Vadisi'nde Hurma hasadında çalışan Filistinli çiftçilerin en büyük sorunu işgal. İsrail işgalinin hurma üretimini ve bununla geçimlerini sağlamalarını çok güçleştirdiğini anlatıyorlar.
Filistinli bir çiftçi "İsrailli çiftçi daha çok kâr ediyor. Su kaynakları onlarda. Hükümet, taşıma ve pazarlama hizmetlerini sağlıyor. Ürünlerini Avrupa'ya satıyor. Biz ise ihracat yapamadığımız için Batı Şeria piyasasında ucuza satmak zorunda kalıyoruz" diye anlatıyor.
İsrail Batı Şeria sınırını kontrol ettiği için doğrudan ihracat yapması çok güç olan Filistinli çiftçilerin bir kısmı ürünlerini iç pazarda satarken bir kısmı da İsrail şirketlerine satmak zorunda kalıyor.
80 yaşındaki bir çiftçi, bu toprakların İsrail tarafından işgal edilip, Ürdün Vadisi'nin önemli bir kısmının askeri bölge ilan edilmesinden önceki günleri hatırlıyor ve "Çok toprağımız vardı. Şimdi topraklarımız küçüldü, hem de sürekli olarak çevremiz Yahudi yerleşimleriyle sarılıyor" diyor.

buyuk3_47

İSRAİL SAVUNMA HATTI OLARAK GÖRÜYOR

İsrail'in bu topraklarda inşa ettiği Yahudi yerleşimleri BM kararlarında uluslararası hukukun ihlali sayılıyor ama İsrail bunu kabul etmiyor.
İlk yerleşimler İsrail tarafından güvenlik kaygılarıyla sınır bölgelerinde inşa edilmişti.
Şu anda Ürdün Vadisi'nin topraklarının yüzde 87'si askeri bölge ilan edildiğinden Filistinlilerin kullanımına kapalı.
Ürdün Vadisi topraklarının yüzde 7'si de doğal koruma alanı ilan edildiğinden yerleşime kapalı.
Bölgede tahminen 65 bin Filistinli, 5 bin civarında Bedevi göçmen ve toplam 37 İsrail yerleşiminde 10 bine yakın Yahudi yaşıyor.
Birleşmiş Milletler'e göre bu yerleşimler yasa dışı.
Bölgedeki yerleşimlerde yaşayan İsrailliler, Ürdün Vadisi'nin İsrail toprağı olduğu düşüncesinde. Güvenlik açısından bunun böyle olması gerektiğini, İsrail'in risk alamayacağını söylüyorlar.
Sınır boyunda İsrailli askerlerin devriye gezdiği ve yer yer "mayınlı arazi" uyarılarının konduğu dikkat çekiyor.
İsrail sadece kendi sınırını değil Ürdün Vadisi'nden Ürdün'e geçişi sağlayan Allenby Köprüsü geçişini de kontrol ediyor. Batı Şeria kimliği taşıyan Filistinliler bu sınırdan geçiş yapabiliyor.
Batı Şeria'nın tamamında 140 yasa dışı yerleşim, 600 bin yerleşimci var
İsrail'in 1967'de Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgal etmesinden bu yana yapılan 140 kadar yerleşimde 600 bin Yahudi yaşıyor.
Mart ayında ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin İsrail'in Suriye'den ilhak edilen ve iki ülke arasında anlaşmazlık konusu olmaya devam eden Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdığını ilan etmişti.
Filistinliler ise müstakbel bir Filistin devletinin Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'nin tümünden oluşmasını istiyor.

ÜRDÜN VADİSİ'NİN EKONOMİK ÖNEMİ

Ürdün Vadisi'nin şu andaki haliyle ya da bir Filistin devleti kurulduğunda büyük ekonomik potansiyele sahip olduğu bir sır değil.
Dünya Bankası tarafından 2013 yılında hazırlanan bir raporda Ölü Deniz'in madencilik potansiyelleri kullanılabilse, Filistin ekonomisinin yılda 1 milyar dolara yakın ek gelir sağlayabileceği hesaplanmıştı.
Aynı raporda Filistinlilerin, şu anda İsrail tarafından işgal altında tutulan ve erişime kapatılan bu verimli toprakların daha geniş bir bir kısmında tarım yapabilmeleri ve suyu kullanabilmeleri halinde, buna yılda 700 milyon doları aşkın bir gelir daha ekleneceği kaydedilmişti.

Haber Ara