Dolar

32,3300

Euro

35,0655

Altın

2.282,22

Bist

8.989,73

NATO'nun Türkiye çıkışının anlamı ne?

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in 'NATO, kuşkusuz Türkiye olmadan zayıf olur' açıklamasını AA'ya değerlendirdi.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-05-05 13:14:08

NATO'nun Türkiye çıkışının anlamı ne?

Böyle bir çıkışın yeni ve şaşırtıcı olmadığını, ancak zamanlama açısından önem ifade ettiğini dile getiren Özpek, Türkiye'nin önemine dair çıkışların ilk kez yapılmadığını anımsattı.

Özpek, "Tabii ki NATO'nun yeni misyonları var. Terörizmle mücadele, enerji hatlarının güvenliği gibi. Bu noktada Türkiye'nin jeopolitik konumu ya da Türk ordusunun savaşma gücü bu açıdan NATO'nun misyonuna hizmet etmesi açısından son derece önemli" ifadelerini kullandı.

NATO Genel Sekreterinin bu çıkışının "15 Temmuz sonrası Türkiye ve Batı İttifakı arasında çatırdamaya başlayan ilişkileri onarmaya yönelik" bir çıkış olduğu değerlendirmesini yapan Özpek, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin bu dönemde öncelikli olarak Batı ittifak ülkeleriyle demokrasi ve insan hakları temelli bir zemin yerine, ortak çıkarlar, ortak tehdit ve ortak güvenlik perspektifinden ilişki kurmayı tasarladığını düşünüyorum. Yani Türkiye'nin istediği şey, demokrasi, insan hakları ya da azınlıklara saygı gibi konularda eleştiriye tabi tutulmak değil, bunların Batı ile ilişkilerinde bir faktör değil tam tersine ortak çıkarlar zemininde Batı ile bir ilişki kurmak. NATO ile olan ilişkisini de bu şekilde ayarlıyor olabilir."

Zaman zaman Türkiye'nin NATO üyeliğine yönelik yapılan spekülasyonlara da değinen Özpek, "NATO, sadece bir güvenlik örgütü değil aynı zamanda demokratik ülkelerin kurduğu bir güvenlik örgütü. Yani ülkelerin demokratik kaliteleri de NATO'nun içinde olan ülkeler için son derece önemli. Dolayısıyla NATO Genel Sekreterinin bu şekilde bir beyanatta bulunması, sorgulanan üyeliğin ya da Türkiye'de sorgulanan demokratikleşme sürecinin ilişkilere etki etmeyeceği yönünde bir teminat olabilir" değerlendirmesini yaptı.

Özpek, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in Türkiye vurgusunun, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, kimi Batılı medya kuruluşlarının "NATO Türkiye'ye müdahale etmeli" yönündeki yayınlarına bir cevap niteliği taşıdığını söyledi.

Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, "Türkiye'nin jeopolitik konumu, Türk ordusunun savaşma gücü NATO'nun misyonuna hizmet etmesi açısından son derece önemli. NATO Genel Sekreterinin açıklamasındaki 'Türkiye'nin egemenlik sahasına saygı duyulduğu' ve 'Türkiye'nin birlik için çok önemli olduğu' vurgusu çok önemli" değerlendirmesini yaptı.

25 Mayıs'ta gerçekleştirilecek NATO Zirvesine de değinen Özpek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu zirvede belirleyici olan Türkiye'nin tutumu değil, ABD'nin Rusya ile olan ilişkilerinin nasıl seyredeceği ve ABD'nin Rakka operasyonunda kiminle iş birliği yapacağı. Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü FETÖ, DEAŞ ve PKK-PYD var. Türkiye bu üç örgütten sadece birini NATO üyelerine kabul ettirmiş durumda. PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmelerine rağmen hala PYD'yi terör örgütü olarak görmüyorlar. Dolayısıyla zirvede Türkiye üyelerle mutabık bir karar alamayabilir. Türkiye, zirvede etkileyen bir aktör değil de etkilenen bir aktör olarak kalacak."

Haber Ara