Tamda gazeteciler gününün kutlandığı bir esnada “Müstakil Gazete”nin çıkması çok manidar geldi bana doğrusu.
Gazeteci Hakan Albayrak yönetiminde çıkan Gazetenin hikayesi malum..
Hakan bey kardeşimiz nevi şahsına münhasır, mahallemizin gözü pek gazetecilerinden dir.
Kendisi ile her hangi bir teşviki mesaimiz olmamamsına rağmen hizmet alanlarımız, Bosna savaşından bu yana hemen hemen aynı yerlerde olmuştur.
Keza kıymetli eşi Emira, gerek bir Boşnak olması ve gerekse yollarımızın bazı faaliyetlerde kesişmesi neticesinde zaman zaman bir araya geldiğimiz ve son derece değer verdiğim bir dostumdur.
Emira ki, Bosna'da -II. Dünya savaşından sonraki- en kanlı savaşı yaşamış bir hanım olarak gezi olaylarında gözyaşı dökmüş, dualar etmiş, uykusuz geceler geçirmiş,safını belirlemiş derdi olan Saliha bir kadındır. Yaşadığı sıkıntılara rağmen kendisini ziyaretim esnasında uğradıkları haksızlık adına en ufak bir serzenişte bulunmamıştır.
Hakan bey kardeşimiz medya alanında emeği olan, bedel ödeyen bir gazetecidir elbet. Ancak pek çoğumuzun belli başlı alanlarda başımıza gelen imtihan onunda başındadır.
Çilesini çektiğimiz, bedeller ödeyerek büyüttüğümüz nice emeklerimiz dünyevi bir merkeze oturduğunda bizlerden soyutlanıp, üzerimize bir kalem çiziği atılmamış mıdır hep.
Özellikle 90'lı yıllarda belli başlı makamların emrinde ilerleyen, palazlanan medya kurumlarına “kartel medya” veya “malum medya” diyen bizler, şimdi kendi içimizde, kendi mahallemizin inşasında en çok ter dökmüş, işçilik etmiş medyacıları anında harcamaktan imtina etmez bir hale geldik.
Üstelik bu kez, bazen gereğinden fazla “Reisçi” olan bir gazeteci olduğu halde yaptığı eleştiri neticesinde bütün kapıların yüzüne kapatıldığı ve yılın üç yüz altmış beş günü alenen destek verdiği siyasiler tarafından uğradığı haksızlıkta yalnız bırakılan bir adamdır harcanmak istenen..
Demek ki” artık siyasette ve iktidarda güç sahibiyiz ve istediğimiz, işimize gelmeyen her kesi bir kalemde harcarız, buna da hakkımız var” durumundayız.
İkiyüzlü bürokratların, medyacı ve siyasilerin çok daha şiddetlisini, üstelik arkadan yaptıkları eleştiriyi, karnından konuşmadan düşündüğü şekilde ifade eden bir Mü'min Gazeteciyi harcamayı failler kendilerine yakıştırmış mıdır bilinmez, ama bildiğim şu ki bu imtihan Hakan Albayrak'ın değil sahte iktidar dostlarınındır.
Nitekim bütün düzenini bozarak Anakarada ailesini bırakıp aylarca İstanbul'da yeni bir gazetenin hayat bulması için ne denli çabaladığına az çok şahidiz. Ve onca meşakkatin bir çırpıda nasıl “yok” sayılabildiğinin de..
Maddi manevi tükenişlerle ortaya çıkan birikimlerin mütemadiyen sıfırlanması yapılan işe olan inancı sarsabilecekken, Hakan Albayrak kendine yakışanı yaparak “bismillah” demiş ve yeniden kolları sıvamıştır.
Hakan Albayrak'ı “tehlikeli sayanlar, onun yakınında olmayı, sahip olduğu dünyalıkları kaybetmek” olarak görenler kendi çıkmazlarında debelenip dururken, eminim ki o yeni başlangıçlarla yol almaya devam edecek.
Ve hep “ ilk olmaya” devam edecek.
Yeni başlayan her hayırlı işin ilki olmak” kıymetlidir şüphesiz.
Evet, belki “pek çoğumuzun olduğu gibi- yaptığı işte, verdiği emekte dünyalık bir karşılık bulamayacak ama en azından kendisine olan saygısını, davasına olan inancını kaybetmemiş olacak.
Değil mi ki yaşadığımız dünyada,coğrafya larımızda kadim medeniyetimizi yeniden inşa etmek gayreti ve derdindeyiz..
Ey ümmetin derdini omuzlamış olanlar!
Unutmayalım ki gün geçer Hak kalır;biz günün değil Hakkın adamı olalım.işte ancak o vakit gerçekten adam olabiliriz zira..
Vira bismillah..
İstikamet “Müstakil Gazete” ile onurlu ve özgür bir gazetecilik örneği sergilemek..
Hayırlı mübarek olsun.
