Dolar

32,4885

Euro

34,6088

Altın

2.481,75

Bist

9.577,40

Müftü Çetin: 'Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır'

Erzincan İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin, Ramazan ayı dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak, 'Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır' dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-04-23 10:37:40

Müftü Çetin: 'Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır'
Erzincan İl Müftüsü Mehmet Emin Çetin, Ramazan ayı dolayısıyla bir mesaj yayımlayarak, "Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır" dedi.

"Dünya küresel bir salgın olan korona virüs ile mücadele ederken maddi ve manevi hayatımızda pek çok güzellikleri yaşayacağımız, gönüllerimize rahatlık ve huzur verecek manevi bir iklime, on bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayına giriyoruz" diyen Müftü Mehmet Emin Çetin, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"23 Nisan Perşembeyi 24 Nisana bağlayan gece ilk teravih namazımızı kılacak ve 24 Nisan Cuma / 1 Ramazan 1441 günü ilk sahurumuza kalkarak Ramazan orucumuzu tutmaya başlayacağız. Sağlık ve afiyet içerisinde bu aya kavuştuğumuz için rabbimize sonsuz hamd-u senâlar ediyoruz. İnsanoğlu, içinde bulunduğumuz şu sıkıntılı zamanlarda bütün dünyayı kuşatan virüs salgını karşısında ne kadar çaresiz olduğunu bir kez daha idrâk etmiştir. Ellerindeki imkânlarla dünyayı dize getireceklerini iddia eden, dünyaya nizam vermeye çalışan süper güçler dahi, küçücük bir virüs karşısında çaresiz kalmış, tıbbî ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmiştir.

Şüphesiz ki insanlık bu noktaya bir anda gelmedi, hiç bir şey tesadüfi değildir, olan biten her şey bir sebep sonuç ilişkisi içerisinde meydana gelmektedir. Karşılaştığımız bu musibette, şüphesiz ki ilahi takdir olması yanı sıra insanın, Allah'ın kâinata koyduğu ilkeleri göz ardı etmesinin çok önemli bir etkisi vardır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder." (ŞÃ»râ, 42/30)

Şüphesiz ki, inançlarından dolayı zulme uğrayan; yerlerinden, yurtlarından edilen masum insanlardan, boğularak sahillere vuran bebeklerden, esir kamplarında yıllarca işkenceye maruz bırakılan Müslümanlardan, yok yere katledilen binlerce hayvandan hepimiz sorumluyuz. İnsanı yeryüzünde kendisine halife seçen Rabbimiz, kâinatı da bizlere emanet etmiştir. Bizler emanetlere sahip çıkamadığımız için bugün sahip olduğumuz nice güzellikleri kaybettik. Camilerimiz cemaatsiz kaldı. Mihraplarımızı, minberlerimizi, kürsülerimizi mahzûn bıraktık. Cuma namazından ve vakit namazlarımızla cemaatten mahrum kaldığımız gibi bu Ramazan camilerimizde cemaatle birlikte eda ettiğimiz teravih namazını kılmaktan mahrum kalacağız. Elbette ki bu durum, evlerimizde teravih namazlarını, vakit namazlarımızı cemaatle kılmamıza engel değildir. Bu vesile ile evlerimizi birer mescide, mektebe çevirebilir, Kur'an'ı okuma ve anlama gayretleri için bir fırsata dönüştürebiliriz.

Eş dost ve akrabalarımızla birlikte iftar ve sahur yapmaktan mahrum olacağız belki ancak, kendi eşimize, ailemize, çocuklarımıza daha yakın olmada, onları dinlemede, onlarla ilgilenmede yeni bir imkân elde etmiş olacağız. Her imtihanı fırsata dönüştürme bilinciyle hareket etmeliyiz.

Yaşadığımız olaylardan başkalarını sorumlu tutarak mesuliyetten kurtulamayız. Zira Yüce Rabbimiz "Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır." (Enfâl, 7/25 ) buyurarak bizleri zulüm ve haksızlık karşısında tavır almaya davet etmektedir.

O halde bela ve musibetler karşısında biz müminlere düşen görev, hastalıktan korunmak için bilim insanlarının önerdiği tedbirleri almak sabır ve metanetle Allah'a tevekkül edip, kulluk ve ibadete devam etmektir. Zira Allah " İhtiyarlık (ölüm) hastalığı dışında her derdin devasını da vermiştir."

Bu ayda, Kadir gecesinde indirilmiş olan, kalplere nur, gönüllere şifâ menbâı olan Kur'an'ı ailemizle birlikte bol bol okuyalım. Bir taraftan evlerimizde kendimiz okurken, görsel ve sosyal medya üzerinden okunan mukabeleleri de takip edelim, insanlığa gönderilmiş son ilahi çağrıya kulak verelim, ayetlerini anlamaya çalışarak tefekkür edelim. Diyanet TV'nin Ramazan ayı boyunca bir mektep gibi bizlere hizmet vereceğini, bunun için programları titizlikle takip etmek gerektiğini buradan duyurmak isterim.

Maddi temizliğe dikkat ettiğimiz gibi, manevi temizlenme ve arınma ayında hep birlikte bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız işlediğimiz günahlardan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunalım. Üzerimizdeki kul ve kamu haklarını ödeyelim. Ramazanda zekât ve sadakalarımızla fakir, yoksul ve ihtiyaç sahibi insanları sevindirelim. Türkiye Diyanet Vakfı'nın bu konudaki çalışma ve özverili gayretlerini bu ramazanda da artırarak sürdüreceğini de ayrıca ifade etmek isterim. Yiyeceklerimizi yoksul ve muhtaçlarla paylaşalım. Dost ve akrabalarımızla irtibatı kesmeyelim, hal ve hatırlarını soralım. Rahmet ve mağfiret ayında içinde bulunduğumuz bu musibetten bir an evvel kurtulabilmemiz için Rabbimize dua edip yalvaralım ve yakarışta bulunalım.

Ramazan ayı sonunda "Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah'tan umarak Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır" müjdesiyle hep birlikte bayram edelim. Ramazan ayının milletimize, şehrimize, ülkemize, bütün İslam âlemine ve insanlığa sağlık, huzur ve mutluluklar getirmesini niyaz eder, hayırlı Ramazanlar dilerim."

Haber Ara