Mizan İnsan Hakları Merkezi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle yaptığı açıklamada, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında basın alanında çalışanlara yönelik sistematik ihlallerine devam ettiğine dikkati çekildi.
Kasım 2019'da El-Halil kentinde düzenlenen protestoları takip ettiği sırada İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu Filistinli foto muhabiri Muaz Amarna'nın sol gözünü kaybettiği hatırlatılan açıklamada, İsrail işgal güçlerinin, kasıtlı olarak gazetecilere zarar verdiği ve onların gerçeği aktarmasına engel olmaya çalıştığı belirtildi.
Açıklamada, gazetecilerin; ölüm, yaralanma, vücutlarında kırık ya da yanıkların oluşması, gazdan etkilenme, darp, ekipmanlarına zarar verilmesi, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin keyfi gözaltının yanı sıra olay yerine ulaşmalarının engellenmesi gibi ihlallere maruz kaldığı bilgisi paylaşıldı.
İsrail güçlerinin ayrıca hava saldırılarıyla basın merkezleri ya da araçlarını hedef aldığı, yayın organlarını kapattığı ya da Filistin televizyon kanallarının yayınlarına yönelik korsan girişimlerde bulunduğu ifade edildi.
İnsan Hakları Merkezi, sınır bölgesi yakınlarında Mart 2018'de başlayan Gazze'deki abluka karşıtı protestolarda görevlerini yapan 2 gazetecinin İsrail askerleri tarafından öldürüldüğünü, bu gösterilerde son iki yılda gazeteciler aleyhinde yaralanma, gazdan etkilenme, darp gibi 249 ihlal gerçekleştirildiğini aktardı.
Gazetecilerin hedef alınmasının, insan hakları ile uluslarları kanunları ihlal ettiği vurgulanan açıklamada, dünyanın dört bir yanındaki gazeteciler ve basın kurumları, "Filistin topraklarındaki meslektaşlarıyla dayanışmayı güçlendirme, medyaya, düşünce ve ifade özgürlüğüne, Filistinli sivillerin haklarına karşı İsrail'in gerçekleştirdiği ihlalleri ortaya çıkarmak için çalışmaya" davet edildi.
- İsrail hapishanelerinde 12 Filistinli gazeteci tutuluyor
Filistin Esirler Cemiyeti ise İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklular arasında gazetecilerin de olduğunu belirtti.
Cemiyet, yaptığı yazılı açıklamada, 12 Filistinli gazetecinin hala İsrail hapishanelerinde olduğu, bu gazetecilerden en eskisinin 1993'ten bu yana cezaevinde bulunan ve müebbet hapse mahkum edilen Kudüslü Mahmud İsa olduğu ifade edildi.
Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, İsrail'in toplumsal, kültürel ve politik rolleri önünde engel oluşturmak amacıyla gazeteciler ve aktivistlere yönelik tutuklama politikasını sürdürdüğü kaydedildi.
İşgalci İsrail güçlerinin, gazetecilere yönelik "tekrarlanan gözaltı, sorgu ya da görevleri başında iken saldırı" gibi eylemleriyle işlediği suçların ortaya çıkmasını engellemeyi hedeflediği aktarıldı.
Cemiyet ayrıca diğer Filistinli tutuklularda olduğu gibi gazetecilerin de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkati çekti.
İsrail'in ifade ve düşünce özgürlüğünü engellemek için gazeteci ve yazarlar aleyhinde "idari tutukluluk" şeklinde isimlendirdiği uygulamaları kullandığı belirtilen açıklamada, birkaç kez idari tutukluluğa maruz kalan ve hala gözaltında tutulan gazeteci Büşra et-Tavil'in bunlardan biri olduğu ifade edildi.
İsrail, "idari tutukluluk" adını verdiği uygulamayla Filistinlileri istihbarata dayalı 1 ila 6 ay alıkoyabiliyor. Tutuklunun "İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine" karar verilmesi halinde askeri hakim, suç isnadında bile bulunmadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.
