Dolar

32,4784

Euro

34,9489

Altın

2.435,96

Bist

9.716,77

Merkel: Avrupa'da karanlık güçler yükselişte

Almanya Başbakanı Angela Merkel, ülkesinde ve dünyanın diğer yerlerinde 'karanlık güçlerin' ana akımın içinden destek bularak yükseldiğini söyledi. Pazar günü yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sağ kanadın yükselişte olduğu görülmüştü.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-05-28 15:52:10

Merkel: Avrupa'da karanlık güçler yükselişte

Milliyetçi ve aşırı sağ partilerin güç kazandığı Avrupa Parlamentosu seçimleri ertesinde CNN Televizyonu'nda Christiane Amanpour'un sorularını yanıtlayan Merkel, "Almanya'da doğal olarak bu akımlar her zaman belli bir bağlam içinde, kendi geçmişimizin bağlamı içinde anlam taşıyacaktır. Bu da bizim başkalarından çok daha uyanık olmamız gerektiği anlamına geliyor. Geçmişin hayaletleriyle yüzleşmemiz lazım. Gençlerimize tarihin bize ve başkalarına yaşattıklarını anlatmamız gerekiyor" dedi.

"SİNAGOGLAR KORUNUYOR"

Almanya'da Yahudi düşmanlığının yükselişiyle ilgili soruyu yanıtlarken Merkel, "Maalesef her zaman belli bir oranda Yahudi düşmanlığı var" diye konuştu ve "Bugüne kadar Alman polisi tarafından koruma altına alınması gerekmeyen tek bir Sinagog, Musevi okulu, anaokulu olmadı" dedi.

ALMANYA'DA AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİNİN SEBEPLERİNDEN BİRİ: MÜLTECİ POLİTİKASI

Almanya'da aşırı sağın yükselişiyle ilgili bir başka faktör de mülteci politikası. 13 yıldır iktidardaki Merkel bazı çevreler tarafından mülteci krizi konusunda izlediği esnek tutum ile Almanya'daki aşırı sağcı, Müslüman karşıtı AfD partisinin ve onunla bağlantılı olarak Avrupa genelindeki sağ popülist dalganın yükselişine sebep olmakla suçlanıyor.

CNN'deki programda Merkel, Almanya'ya yaklaşık 1 milyon mültecinin ülkeye girişine izin verme kararını bir kez daha savundu ve Suriye ve Irak'ta yaşananlar gibi insani krizlerden doğan mülteci akınlarıyla başetmenin yolunun "kendini tecrit etmek" değil, bu ülkelerden kaçan mültecilere "yeterince sahip çıkılmasını" sağlamak olduğunu söyledi.

POPÜLİZMİ ELEŞTİRDİ

Merkel "Neden demokrasiyi savunduğumuzu, neden çözümler bulmaya çalıştığımızı, neden kendimizi her zaman başkalarının yerine koyduğumuzu, neden hoşgörüsüzlüğe karşı olduğumuzu, neden insan hakları ihlallerine müsamaha göstermediğimizi anlatmak zorundayız" diye konuştu.

YEŞİLLER PARTİSİNİN YÜKSELİŞİ

Almanya'da Yeşiller, Avrupa Parlamentosu seçimlerinden Merkel'in partisi Hristiyan Demokratlardan sonra ikinci parti konumunda yükseldi.

Merkel Almanya'daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde katılımın son seçime kıyasla artmasından memnun olduğunu vurguladı.

Yeşil Parti'nin bu kadar destek bulmasını "insanların günümüzde iklim değişikliği gibi konulara çok ilgili olması" ile açıklayan Merkel, bunun kendi partisi açısından da daha çok üzerinde durulması gereken bir mesele olduğunu kabul etti.

Başbakan Merkel çevre kaygılarını öncelemek yerine Alman sanayicilerinin taleplerine boyun eğerek kömüre bağımlılığı sürdürdüğü gerekçesiyle sert eleştiriler almıştı.

Ama aynı zamanda daha önce yeşil ve temiz enerji girişimlerine destek verdiği için "iklimci başbakan" diye anıldığı bir dönem de vardı.

Merkel'in ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris İklim Anlaşması'ndan geri çekilme kararını en sert eleştiren dünya liderlerinden biri olduğu da biliniyor.

'TRUMP'LA GEREKTİĞİNDE ORTA NOKTAYI BULUYORUZ'

Hala kömür santrallerini terk etmediği, büyük sanayinin çıkarlarını çevresel ihtiyaçların önüne koyduğu ve sanayi devlerinin baskısına boyun eğdiği için eleştirilen şansölye, ABD Başkanı Donald Trump'a kum torbalığı yaptığına dair kamuoyundaki algı da soruldu.

Trump'la ilişkisi hakkında 'sürekli hararetli tartışma içinde olduklarını, ama bugüne dek ihtiyaç olduğunda ortak zemin bulmayı başardıklarını' anlatan Merkel, "Her Alman şansölyesi, ABD Başkanı ile ilişkileri pekiştirmekle, ilerletmekle yükümlüdür" ifadesini kullandı.

'OBAMA İLE DE KÖTÜ BAŞLAMIŞTIK'

"ABD'nin 2. Dünya Savaşı sonrası aldığı en önemli kararlardan biri, Almanya ve Avrupa'ya gerçekten kendilerini kalkındırmaları için bir şans vermesiydi. Bu Marshall Planı sayesinde başarıldı. Amerika her zaman bizi savunmuştur" açıklamasını getiren Hıristiyan Demokrat lider, sanılanın aksine önceki ABD Başkanı Barack Obama ile ilişkilerinin sorunsuz başlamadığını, başlangıçta zorlandıklarını belirtti.

Obama'nın 2008 başkanlık seçim kampanyasında Berlin'deki Brandenburg Kapısı önünde konuşma yapma talebini reddettiğini hatırlatan Merkel "O zaman çok eleştirilmiştim, ama 'henüz başkan değil ve orada sadece başkanlar konuşabilir' demiştim" anımsatmasını yaptı. Sonuçta Obama, Brandenburg Kapısı yerine Zafer Anıtı'nın önünde yaptığı konuşmayla yüz binlerce Berlinliyi coşturmuştu.

BUSH'UN BOYUN MASAJI: NAZİK BİR JESTTİ

Obama'nın selefi George W. Bush'un 2006'da Rusya'da kendisine teklifsizce boyun masajı yaptığı sahne hatırlatıldığında "O zaman zarif bir jestti, arkadaşlık işaretiydi" diye geçiştiren Merkel, dünyanın en güçlü ülkelerinden birinin neredeyse 15 yıldır liderliğini yaptığı ve dünyanın en güçlü kadını olduğunun gündeme getirilmesi üzerine, kendisini örnek alan kadınlara ve kız çocuklarına karşı sorumluluk hissettiğini belirtti.

FEMİNİZM TANIMI HOLLANDA KRALİÇESİ'NDEN

"Kendinizi feminist olarak görüyor musunuz" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bana daha önce de bu soruyu yönelttiler. Hollanda Kraliçesi Maxima benim feminizmle ilgili kendi tanımımı bulmama yardımcı oldu. Kraliçe bana feminizmin kadınların her yerde eşit haklara sahip olması anlamına geldiğini ve siyasetten medyaya ve iş alemine dek bu eşitliğin sağlanmasının bizim hedefimiz olması gerektiğini, çünkü henüz o noktada olmadığımızı açıkladı."

'ERKEKLER YAŞAM BİÇİMLERİNİ DEĞİŞTİRMELİ'

Başbakanlığı döneminde pek çok kız çocuğu için rol model haline geldiğini fark ettiğini dile getirerek "Bu pozisyonlarda çok daha fazla sayıda kadın olmasına ihtiyacımız var, bu da erkeklerin yaşam biçimlerini değiştirmesi gerektiği anlamına geliyor" dedi.

 

 

Haber Ara