Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Mahçupyan, Erdoğan'ın yeni hedefini yazdı

Etyen Mahçupyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davutoğlu istifasının ardından tartışılan parti içi hakimiyetini değerlendirdi...

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-27 09:22:07

Mahçupyan, Erdoğan'ın yeni hedefini yazdı

Karar Gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan, bugünkü "Erdoğan'ın yeni hedefi bu mu?" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ahmet Davutoğlu'nu göreve getirmesiyle, almasını, Binali Yıldırım'ı partinin başına geçirmesini ele aldı. "Yıldırım tercihine dönüş, ülke vizyonuna ilişkin bir ‘geri dönüşü' de mi ima ediyor?" sorusunu soran Mahçupyan, "Önyargılı yaklaşmak doğru olmaz, ama yaşanana toplu halde bakıldığında, en azından şu an için Erdoğan'ın artık bir ‘demokratik ve kurumsal inşa' hedefi gütmediği, parti içi güç tahkiminden hareketle, sandık üzerinden Türkiye siyasetini kontrol etmeyi amaçladığı ileri sürülebilir. Erdoğan istedi ve parti bu çizgiyi kabullenmiş oldu. Bu yaklaşımla Türkiye'yi yönetmek ne kadar mümkün, orası ayrı…" dedi.

İşte Etyen Mahçupya'nın yazısından bir bölüm:

Olağanüstü kongreler AK Parti'de önce Davutoğlu'nu, ardından da Yıldırım'ı genel başkan yaptı. Yıldırım 2014'te de en önemli adaydı ama Erdoğan tarafından tercih edilmedi. Ya da o dönem Davutoğlu'nun tercih edilmesi için bazı nedenler vardı. Bu nedenlerden olası birini dün ele aldık. Belki de Yıldırım'ın parti tabanında ve bürokrasideki etkinliğine karşı, Davutoğlu'nun ‘steril' konumu, Erdoğan açısından bir yönetim avantajı olarak algılanmıştı. Davutoğlu ile yüründüğünde, orta vadede eski kadroların siyasi beklentileri tümüyle bitecek, lider partiyi zihnindeki modele göre istediği gibi kurgulayabilecekti. Kısacası Davutoğlu, Erdoğan'a meşru bir ‘eliminasyon' fırsatı vermekteydi… Ne var ki bu ‘etkili başbakan/etkisiz genel başkan' beklentisinin pek de gerçekçi olmadığı kısa zamanda ortaya çıktı…

***

Ancak deşilmesi gereken bir soru daha var: Belki de Erdoğan için Davutoğlu tercihi sadece bir yönetimsel kolaylık nedeniyle değil, Türkiye'ye ilişkin hedefler açısından da anlamlı idi . Nitekim 2014'teki muhtemel genel başkanlar listesi epeyce uzundu. Yani Yıldırım ile Davutoğlu arasında ‘bürokratik' karakterde başka isimler de vardı. Acaba Erdoğan söz konusu isimleri değil de, niçin Davutoğlu'nu istedi?

Bu sorunun cevabını ancak doğrudan Davutoğlu'nun farklılığı ve yetenekleri üzerinden araştırabiliriz. Demek ki bu kişinin diğer adaylarla mukayese edildiğinde, diğerlerinin eksik kalacağı bir özelliği vardı ve bu özellik Erdoğan tarafından anlamlı bulunmuştu. Söz konusu özelliği kısaca ‘yeniden inşa kapasitesi' olarak tanımlayabiliriz. AK Parti'nin ilk 12 yılı yerleşik sistemi yıpratma, eski yapılanmaya nüfuz ederek orada söz sahibi olma arayışı ile geçmişti. Ne var ki bu süreçte Türkiye hak ve özgürlükler alanında ilerlemekle birlikte, ‘demokrasi öncesi' bir konumu aşamamıştı. Eski kurumsal yapının direnmesi AK Parti'yi bir ‘mücadele' stratejisine sevk etmiş, ancak sonuçta yargıdan yasamaya ve oradan tüm üst kurul mekanizmasına, neredeyse bütün kurumlar az veya çok yozlaşmış ve gerçek işlevlerini yerine getirme açısından neredeyse çökmüştü. Hakkaniyetin anlamlı bir değer olmaktan çıktığı, usulün itibarsızlaştırıldığı bir noktaya gelinmişti. AK Parti'nin uzun vadede ülkeyi yönetebilmesi sadece seçim kazanarak olacak gibi gözükmüyordu. ‘Yıkımı' başarıyla yapan partinin şimdi ‘inşaya' geçmesi gerekmekteydi ve bunu kişiliği ve vizyonu ile taşıyabilecek bir başbakana gerek vardı.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!

Haber Ara