Dolar

32,4772

Euro

34,9152

Altın

2.435,14

Bist

9.716,77

Kudüs’te, İran’ı Suriye’den çıkarma toplantısı!

ABD, Rusya ve İsrailli yetkililerin önümdeki günlerde Kudüs’te gerçekleştirecekleri üçlü toplantıda, “İran’ın Suriye’den çıkarılması” ve “İsrail’in güvenliği” konusunun masaya yatırılacağı öne sürüldü.

5 Yıl Önce Güncellendi

2019-06-02 15:20:24

Kudüs’te, İran’ı Suriye’den çıkarma toplantısı!

ABD-İran arasında gerginlik sürerken, gözler önümüzdeki günlerde Kudüs'de düzenlenecek ‘üçlü toplantı”ya çevrildi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Meir Ben-Shabbat ve Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev'in Kudüs'te gerçekleştirecekleri üçlü toplantıda, “İran'ın Suriye'den çıkarılmasına yönelik tedbirler alınacağı öne sürüldü.

İRAN'IN SURİYE'DEKİ VARLIĞI

Şarku'l Avsat'a konuşan batılı diplomatik kaynaklar, toplantının genel gündem maddesinin Ortadoğu'da “bölgesel güvenlik tartışması” başlığı altında “İran'ın Suriye'deki varlığının geleceği” olacağını söylediler.

Kaynaklar ayrıca toplantının ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında geçtiğimiz yıl Temmuz ayında gerçekleşen Helsinki Zirvesi'nde ele alınan “İsrail'in güvenliğini sağlama önceliği” konusundaki bir “anlayışa” dayandığına işaret ettiler.

Zirveden bu yana ABD ve Rusya arasında Suriye hükümeti güçlerinin güneye ve Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü'nün (UNDOF) Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeye geri dönmesi karşılığında muhalif gruplar ve İran'a bağlı örgütlerin Suriye'nin güneyinden çıkarılması için müzakereler yapılıyor.

Rusya Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili geçtiğimiz Ağustos ayında yaptığı açıklamada, Rusya'nın bölgedeki durumu körüklediğini düşünmeyen ve İsrail'e karşı saldırı niyeti olmadığını söyleyen İran'la istişarelerde bulunduğunu ve bu istişarelerin sonunda, Rusya'nın katkısıyla, İran yanlısı oluşumların, Golan Tepeleri'nden ağır silahlarıyla birlikte çekildiklerini belirtti.

RUSYA, UNDOF GÜÇLERİNİN GERİ
DÖNÜŞÜNÜN GARANTÖRÖ OLDU

Suriyeli olmayan İran grupların, Golan Tepeleri'ndeki Ürdün sınırlarından ve “ayrılma” hattından doğuya doğru 140 kilometre geriye çekildiğini söyleyen yetkili, rakam olarak bin 50 unsur, 24 roketatar ve 145 silah ve askeri teçhizatla geri çekilmenin gerçekleştiğini ifade etti. Bu arada, İran yanlısı grupların sadece 85 kilometre geriye çekildiğine dair bir takım farklı haberler var.

Bu arada atılan bu askeri güvenlik adımları, Başkan Trump'ın Suriye'nin Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak tanıması ve imzaladığı bir haritayı danışmanı Jared Kushner aracılığıyla İsrail Başbakanı Netanyahu'ya göndermesine ilişkin sembolik hareketi ile eş zamanlı gerçekleşti.

Zamanlama, UNDOF'un konuşlandırılacağı “ayrılma” hattı için askeri düzenlemelerin halen devam ettiğini ve “barış karşılığında toprak” ilkesinin siyasi boyutu olmadığını gösterdi.

Buna karşılık Rus askeri polisi, işgal altındaki Golan Tepeleri ve Kuneytire arasındaki Bravo Hattı boyunca çeşitli noktalara konuşlandı ve UNDOF güçlerinin geri dönüşünün garantörü oldu.

Diğer yandan BM, UNDOF'un Golan'ın kuzeyi ile güneyini bir birinden ayıran silahsız bölgede kademeli olarak konuşlandırıldığını duyurdu. Moskova ise dün UNDOF'un “tampon bölgedeki” çalışmalarına “tam olarak geri döndüğünü” doğruladı. Ancak diplomatik kaynaklar, İran'a bağlı Suriyeli grupların varlığının Dera, Süveyda ve Kuneytire kırsallarında devam ettiğini ve aynı şekilde İsrail'in Suriye'de İran yanlısı grupların bulunduğu noktalara ve özellikle Tel Aviv'in Tahran'ın askeri üssü olduğunu düşündüğü el-Kisva'yı hedef alan hava saldırıları düzenlemeyi sürdürdüğüne işaret ettiler.

MOSKOVA-TEL AVİ ARASINDA
YÜKSELEN TANSİYON

Öte yandan Moskova, daha önceleri olduğu gibi İsrail'in Suriye'deki bombardımanlarıyla ilgili çekincelerine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı. İsrail'in geçtiğimiz yıl Eylül ayında bir Rus savaş uçağını düşürmesiyle Moskova ve Tel Aviv arasında yükselen tansiyon, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun geçtiğimiz Mart ayının sonunda Rusya'ya giderek Putin'le yaptığı görüşme sonrası düşmüştü. Ancak görüşmeden çıkan asıl sürpriz, taraflar arasındaki “askeri koordinasyonun” sürdürülmesinin yanı sıra Netanyahu'nun tüm yabancı birliklerin Suriye'den çekilmesi üzerine çalışacak ortak bir ekip oluşturma önerisiydi.

Bununla birlikte ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından İran'a uyguladığı yaptırımlar ve askeri takviyeleri sonrası bölgede tansiyonun yükselmesi, Rus-Amerikan gündemine yeni maddelerin eklenmesine neden oldu. Bu da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun iki hafta önce Soçi'de Putin ile yaptığı görüşmenin ardından gerçekleşti. Washington, Moskova ve Tel Aviv, üç ülkenin Ulusal Güvenlik Konseyi danışmanları arasında bir toplantı yapılması konusunda anlaştılar.

TRUMP VE İSRAİL, İRAN'IN SURİYE'DEKİ
NÜFUZUNU SONLANDIRMAK İSTİYOR

Diplomatik kaynaklara göre Washington, “İran'ın Suriye'deki varlığını sonlandırmak ve bölgedeki nüfuzunu zayıflatmak” için Tel Aviv'le anlaşarak Moskova ile müzakerelerde bulunmanın “baskı araçları” olduğuna inanıyor. Söz konusu baskı araçları arasında Başkan Trump'ın Fırat'ın doğusundaki ABD güçlerinin varlığını devam ettirme kararı ve Suriye'nin doğusundaki Uluslararası Koalisyon'a Fransa, İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinin katılmasının yanı sıra İran'ın Suriye'deki rolünü azaltacak somut adımlar atmadan önce Şam'la normalleşme, Suriye'nin yeniden yapılandırılması ve Suriye hükümetinin siyasi meşruiyetini yeniden elde etmesinin engellenmesi bulunuyor.

Kaynaklar, üç ülkenin, ABD ve müttefiklerinin Suriye'de İran'ın rolüyle ilgili “somut önlemler” alınması, Anayasa Komisyonu'nun kurulması ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2254 sayılı kararın uygulanması gibi askeri rolü azaltıp ve siyasi sürecin başlatılması karşılığında yeniden yapılandırma, meşruiyet, yaptırımların kaldırılması gibi “teşviklerini” Moskova'ya bağlayan “bir yol haritası” arayışında olduğunu belirttiler. Kaynaklar ayrıca, ABD tarafının, siyasi sürecin tamamlanmasının ardından tüm yabancı güçlerin Suriye'den çıkarılmasının yanı sıra her şeyin 2011 öncesindeki haline dönmesinin gerektiğine ve bunun “baskı araçları” sayesinde başarılabileceğine inandığını kaydettiler.

Haber Ara