Dolar

32,3370

Euro

35,2002

Altın

2.247,05

Bist

8.718,11

Krallıklar mezar taşına kadar!

Krallar ölümlerinden sonra da 'ölümsüz' olduklarını ispatlamak adına kaya mezarlar yaptırmayı da ihmal ettirmemişlerdir...

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-04-18 00:14:23

Krallıklar mezar taşına kadar!

Tarihin farklı dönemlerinde yaşayan krallar ölümlerinden sonra da "ölümsüz" olduklarını ispatlamak adına kaya mezarlar yaptırmayı da ihmal ettirmemişlerdir.  Atlarıyla, eşleriyle ya da hazineleriyle gömülen kralların mezarları (Lahit) dönemlerini tasvir etmeyi de ihmal etmemiştir.

Siyasi ve dini anlatılar mezara yansıyor

Ölen kişinin bedeninin yakılması sonucu küllerinin koyulduğu taş, ahşap, pişmiş toprak ya da çeşitli madenlerden yapılan ve üstü bir kapakla örtülen sandukalara lahit denilmekte. Bir mezar tipi olan lahit, genellikle sanduka ve kapak kısmında çeşitli siyasi ve dini anlatıların yer aldığı sanatsal motiflerle süslenir. Lahdin yapı malzemesi döneminin koşullarına ve ait olduğu kişinin statüsüne göre farklıklar gösterir.
Ülkemizdeki müzelerde dünyaca ünlü örnekleri bulunan bu eserler yaşamın, tarihin ve sanatın "ölümsüz" detaylarını tanımlıyor:

Ağlayan Kadınlar Lahdi

bir

1887 yılında Osman Hamdi Bey'in Lübnan'da yer alan Sidon Kral Nekropolisi'nde gerçekleştiği kazılarda bulunmuştur. Lahit üzerindeki ikonografik sahne nedeniyle Ağlayan Kadınlar olarak isimlendirilmiştir.
Yaklaşık MÖ 350 yıllarına tarihlenen lahdin, Klasik Dönem Yunan stilinde üretilmiş olduğu ve Atina veya Rodos atölyelerinde üretildikten sonra Sidon'a getirildiği düşünülür. Tüm yüzlerine toplam on sekiz İon düzeni sütun arasında, çeşitli şekillerde tasvir edilmiş, yas tutan kadınlar yerleştirilmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ndeki Bu kadınların Mezopotamya ve çevre kültürlerinde karşımıza çıkan yas tutan kadınlar olabileceği gibi, mezar sahibinin ailesinden bireyler veya eşlerini tasvir ettiği yönünde görüşler bulunur.

İskender Lahdi

iki

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İskender Lahdi, 1887 yılında Osman Hamdi Bey'in Lübnan'daki Sidon Kral Nekropolisi'nde gerçekleştirdiği kazılarda bulunmuştur. MÖ 4. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen lahdin, Büyük İskender'e değil Sidon Krallarından Abdolonymos'a ait olduğu düşünülür. İskender'in İssos Savaşında Pers Kralı III. Darius'u mağlup etmesi sonucu kendisine Sidon kapıları açılmış ve Sidon'a geldiğinde Abdolonymos'u Sidon Kralı olarak tayin etmiştir.
Lahdin bir uzun cephesinde Yunan ve Pers askerleri birbirlerine karşı savaş halinde betimlenmiştir. Sahnenin en solunda, lahde adını veren at üzerindeki figürün, aslan postu giymesinden ötürü, Büyük İskender olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer kısa yüzde ise Yunan ve Persler arasındaki çatışmalardan bir sahne yer almaktadır.

Altıkulaç Lahdi

uc

Troya Müzesi , Altıkulaç Lahdi veya Çan Lahdi (Çanakkale'nin Çan İlçesine bağlı Altıkulaç köyünde bulunması nedeniyle bu şekilde de isimlendirilmiştir), MÖ 4. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir.1998 yılında bulunmuştur. Lahdin MÖ 5. yüzyılın sonlarında burada hüküm süren Anadolulu bir hanedan için yaptırılmış olduğu düşünülmektedir. Anadolu'da Perslerin gelmesi ile birlikte hakim olan sanat anlayışını en iyi gösteren nadir örneklerden birisi.Lahdin uzun ön yüzü ortada betimlenen bir ağaç figürü ile ikiye bölünmüş vaziyettedir. Sahnenin sağında bir domuz avı sahnesi işlenmiştir. Atlı figür mızrağıyla bir domuzu avlarken av köpekleri de mücadeleye katılmış biçimde verilmiştir. Alçak kabartma verilen figürler ve fon tamamen boyanmıştır. Sahnenin solunda ise bir geyik avı sahnesi yer alır. Mızraklı atlı figür geyiği avlarken arka planda betimlenen geyiklerin kaçmaya çalışması canlı bir şekilde verilmiştir.

Sidamara Lahdi

dort

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Sidamara Lahdi, Konya-Ereğli Karaman yolu üzerindeki Ambar köyünde bulunmuş ve 1901 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne getirilmiştir. Lahit, 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olarak bilinmektedir. Kapağın üstünde lahdin ait olduğu düşünülen kişi ve eşi yarı uzanmış şekilde tasvir edilmiş olup bu iki figürün ayak ve başuçlarında iki eros bulunmaktadır. Kapağın frizindeyse (genellikle kabartmalarla bezeli arşitrav ve korniş arasında yer alan yatay dizi, kuşak) erosların aslan, ayı ve panter gibi hayvanlarla birlikte yaptığı mücadele tasvir edilmiştir.
Lahdin ait olduğu kişi sandalye üzerinde oturmuş ve bir filozof ya da şair gibi tasvir edilmiştir.
Sandukanın diğer uzun yüzünde bir av sahnesi tasvir edilmiştir. At üzerindeki beş genç adam çeşitli hayvanları avlamaktadır. Bu cephenin altında yer alan kısımdaysa genç erkekler eğitmenleri eşliğinde spor yaparlarken betimlenmiştir.

Haber Ara