Dolar

32,5403

Euro

34,8786

Altın

2.426,35

Bist

9.713,47

Koronavirüs kağıt toplayıcılarına bulaşmıyor mu?

'Hafta sonu kimileri torununu arabasına koyarak; kimisi sözde alışveriş yapacağım diyerek eline aldığı poşetlerle yürüyüşe çıkıyor, kimileri de sevgilileriyle el ele tutuşarak güneşi kaçırmamak adına romantik turlar atıyor.' diyen Yazar Mehmet Yavuz, analiz haberinde kağıt toplayıcılarının pandemi sürecindeki durumuna dikkati çekti...

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-02-03 19:01:28

Koronavirüs kağıt toplayıcılarına bulaşmıyor mu?

İşte o yazı:

Türkiye hafta sonları eve kapanıyor.

Cuma akşam 9'dan pazartesi sabah 5'e kadar devam eden bu kapanmada hafta sonları komedisi yaşanıyor.

Temel gıda ihtiyaçları sağlansın diye saat akşamüstü 5'e kadar tüm marketler açık.

Hal böyle olunca bütün millet markete gitme adına yürüyüşe çıkıyor.

Kimileri torununu arabasına koyarak; kimisi sözde alışveriş yapacağım diyerek eline aldığı poşetlerle yürüyüşe çıkıyor, kimileri de sevgilileriyle elele tutuşarak güneşi kaçırmamak adına romantik turlar atıyor.
Bu süre zarfında polis devriyesi göremezsiniz. Hafta sonları bu yasağın sözde market alışverişiyle delinmesinin hal çaresi düşünülmeli.

Kısıtlama öncesi "kalabalığa girmeyin" dendikçe marketlerin, kasapların, manavların içi insan kaynıyor. Kısıtlamaya dakikalar kala yapılan alışveriş arzusu frenlenmiş değil.
Akşam 9'da kısıtlama başlarken İstanbul trafiğinin uzayan kuyruklarına ne demeli?

Polis hangi aracı o saatte durdurup da ceza yazacak?
Ya da işinden akşam 7-8 gibi çıkıp da (Siz bakmayın mesai düzenlemesine) evine 10'da ulaşan insanları saat 9'da hangi polis durdurup da ceza yazabilecek?

Her geçen gün artan kağıt toplayıcılarının sayısını sizler de fark etmişsinizdir.
Hemen her çöp kutusunun ya içinde ya yanında mutlaka bir toplayıcı var.
Kısıtlama olsa da onlar bu kısıtlamadan muaf.

"Meydan boşken rahat rahat kağıdımızı demirimizi naylonumuzu toplayalım" düşüncesindeler.

Ama onlar, başkalarının düşüncesinde değiller.
Ağızlarını sözde kirden simsiyah olmuş maskelerle kapatarak hijyenik bir hizmet veren bu kağıt toplayıcılarına virüs bulaşmıyor da biz mi bunun farkında değiliz?

Mahallemizi, sokağımızı korusun kollasın diye dolgun ücretlerle hizmete sokulan bekçileri göreniniz var mı peki?.
En son, "silah verilmeli mi verilmemeli mi?" tartışmalarına şahit olduğumuz mahalle bekçilerinin esamesi okunmuyor.
Bu pandemi sürecinde sokak kısıtlamalarında ya da temel ihtiyaçlar hasıl olduğunda bu kamu görevlilerinin kullanılması daha akıllıca bir tutum olamaz mıydı?

Türkiye aşı ile umutlanmaya başladı. Bu elbette önemli ama aşının tutup tutmayacağını bizim tutumumuz belli edecek.
Rehavete kapılmadan yine aynı kurallara riayet şart.

Toplumumuzda bazı insanlar olayın hala farkında değil.
"Korana bitti abi" diyenlere "Bundan 7-8 ay evvel 15-20 vefat varken şimdi 150-200 vefat var" hatırlatmasını yapmak gerek.
"Koronaya hiç inanmadığını" söyleyenler ise "Yakınlarını kaybetmemiş olanlar"
Toplumsal olarak şu virüs illetinden kurtulmak için önce içimizde bizi rehavete sevk eden virüs ve virüslerden temizlenmeliyiz.
Aksi halde mi?
Kimileri "Koronalı günler" adı altında anılarını kitaplaştırırken kimileri de kaybettiği ana babasının mezar taşına tarih atacak.
Kononavirüs tablosunun böyle bir ikilemi var.

Siz günlük yayınlanan Turkuaz tabloya ister inanın ister inanmayın. Rakamlar doğru mu yanlış mı?
Sayıları bırakalım.
1'de olsa 1000'de olsa. İnsanımız ölmeye devam ediyor.
Hiç değilse "İnsanlığımız ölmesin"

 

Haber Ara