Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Kılıçdaroğlu canlı yayında soruları yanıtladı

Kılıçdaroğlu canlı yayında soruları yanıtladı

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-09-30 22:16:13

Kılıçdaroğlu canlı yayında soruları yanıtladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, OHAL'e ilişkin, "Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, '12 ayı bile aşabilir' dedi. Bu, Türkiye için felaket bir tablodur. Eğer böyle devam ederse bir karşı darbe algısı toplumda çok daha güçlenir." dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te yayınlanan "Eğri̇si̇ Doğrusu" programında Taha Akyol'un sorularını yanıtladı.

Harp Akademilerinin kapatılması ve askeri hastanelerin devrine ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, bir devleti devlet yapanın kurumları ve gelenekleri olduğunu ifade ederek, içinde FETÖ unsurları var gerekçesiyle askeriyede Osmanlı'dan kalan yapının silindiğini ancak bunun doğru olmadığını savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, devlette kurumların devamlılığının esas alındığının altını çizerek, her kurumun kendi kültürünün olduğunu ve kurumların kendi kültürleriyle yaşatılmasının gerektiğini vurguladı.

Kurumlar içindeki kültürün liyakat çerçevesinde geliştiğini ve liyakatın kurumları daha güçlü hale getirdiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Sayın Binalı Bey'e direkt aktardım; Maliye Bakanlığında daire başkanı olarak atandığımda kimden sonra genel müdür yardımcısı olacağımı gayet iyi biliyordum. İktidar kim olursa olsun bu kural değişmiyordu. Bu Maliye Bakanlığının yarattığı kültürdü. Genel müdür siyasi bir otorite olmasına rağmen yine o konunun uzmanı olurdu. Usta çırak ilişkisi içinde gelişirdik. Devleti devlet yapan budur. Bir askeri kurumu tümüyle siliyorsunuz, niye siliyorsunuz,hangi gerekçi ile siliyorsunuz? Sadece bunu yapmadık, Etibank, Sümerbank gibi çok önemli markaları da sildik. Özelleştirebilirsiniz ama o marka ile devam edilebilirdi. Aksi takdirde devletin hafızasını ve kültürünü siliyorsunuz. Bugün geldiğimiz nokta o, devletin hafızası ve kültürü silindi." diye konuştu.


- "Bürokrasi devletin hafızasıdır"

Askeri liselerin kapatılmasının gerekmediğini savunan Kılıçdaroğlu, bu okullara daha çok ekonomik durumu iyi olmayan alilerin çocuklarının gittiğini, bu insanların çocuklarını büyük umutlarla askeri liselere gönderdiğini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, GATA'nın Sağlık Bakanlığına bağlanmasına ilişkin, şunları kaydetti:

"Sayın Başbakana şunu ifade ettim; 'Siz GATA'yı alıp, Milli Savunma Bakanlığına bağlayabilirsiniz, buna itiraz etmeyiz. Madem ki Milli Savunma Enstitüsü kuruyorsunuz, GATA da bu üniversitenin sağlık bölümü olsun.' Şimdi birilerini ikna etmek gerekiyor. Sayın Başbakanın birilerini ikna etmesi gerekiyor. Askerler de biliyorlar ki askeri hastanelere ihtiyaç var. Olmazsa olmaz. Dünyanın her tarafında askeri hastaneler var. Kaldı ki hiçbir yerde olmazsa bile bizim geleneklerimizde var askeri hastaneler. Osmanlı'dan beri geliyor, o zaman yaşatalım. Aksayan yönleri olabilir, düzeltelim. Aklımız var, nerede bir aksaklık var, oturulur uzmanı gelir, düzeltir mesele biter. Sanki Sağlık Bakanlığı kendi hastanelerindeki tüm sorunları çözdü de bir tek orası kalmış ve orayı da çözecek. Yeni yeni kurumlaşmaya başladık ama onu şimdi öldürmeye çalışıyoruz. Bunlar doğru değil.

Yaptıkları hatalardan biri de şu; Maliye Teftiş Kurulunu ve Hesap Uzmanları Kurulunu kapattılar. Bunlar devletin akademisi gibiydi. Her görüşten insan vardı, hepimizin ortak noktası vardı. Bir; saygı, iki; devleti çok iyi bilirdik, üç; hangi siyasi gelirse gelsin aldığı kararın doğru ya da yanlış mı olduğunu ona anlatırdık. Takdir siyasetindi. Hükümet devlet değildir, devleti yönetmek için gelir. Onun için devlette liyakat diye bir kavram vardı. Bazen bürokrasiyi çok aşağıladık ama bürokrasi devletin hafızasıdır. Devlet kurumunu yaşatmak lazım. OHAL kararnameleriyle yetki alıyorsunuz, şöyle tehlikeli bir süreç var. Bu tehlikeli süreç uzarsa daha ciddi sıkıntılara yol açabilir. 'Ne güzel ben her istediğimi yapıyorum', şimdi bu cazibeye hükümet kapılırsa bu çok tehlikeli bir süreç doğurur ve demokrasiyi tamamen askıya almış oluruz."


- "Darbe mağdurları oluştu"

OHAL'in uzatılması konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile ilk görüşmelerinde kendisine "Kısa bir süre için olağanüstü bir duruma baş vuracaklarını" söylediğini hatırlatarak, "Son görüşmemizde ise uzatacaklarını ifade ettiler. Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, '12 ayı bile aşabilir' dedi. Bu Türkiye için felaket bir tablodur. Eğer böyle devam ederse bir karşı darbe algısı toplumda çok daha güçlenir. 'Ben KHK'leri çıkardım, istediğimi yaparım, istediğimi keserim, bütün muhalifleri ezerim.' Şimdi kalkıyorsunuz terörle hiç ilgisi olmayan televizyonları kapatıyorsunuz, yarın gazeteleri kapatırsa ne yapacaksınız? Muhalefet kanallarını tamamen kapatıyorsunuz,1 milyonun üzerinde mağdur yaratıyorsunuz." şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dört bir yanında darbe mağdurlarının oluştuğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz demokrasi şehitlerine çok şey borçluyuz o konuda hiç tereddüt yok. Minnet, şükran borçluyuz, darbeye karşı çıktılar. Ancak eğer darbe yapanları değil de geniş bir çerçeveden olayı alır tamamını darbeci diye cezalandırırsanız bu toplumda derin yaralar açar. Mustafa Kemal Atatürk'e suikast düzenleyen kişilerin çocuklarına bir bakın. O babaların çocukları devlette çok önemli makamlara gelmiş. Devlet kimseye kinle bakmamış. Başbakanla görüştüğümde, isimsiz ihbar mektuplardan hareket ederek insanların hayatlarını darmadağın etmeyin' dedim. 'Biz isimsiz ihbar mektuplarının işleme konulmaması için bir genelge çıkarırsak siz itiraz etmez misiniz? ' diye sordu, 'yok, itiraz etmeyiz' dedim."

Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün okullarına çocuklarını gönderen ailelerin de mağdur olduğunu, bu okulların ve Bank Asya'nın kurulmasına hükümetin izin verdiğini ifade ederek, "Deniyor ki, 17/25'ten sonra para yatıranları...İyi de o banka yasal bir banka değil mi? Kaldı ki siz o tarihi esas aldığınız zaman kendi vatandaşınıza tuzak kurmuş olmuyor musunuz? Bir sendikaya üye olmak suç değil ki, böyle bir suç yok bizim yasalarımızda ama siz bunların işine son veriyorsunuz. Sayın Başbakana; 'İnsan hakkı ihlalleri çok büyük boyutlarda, onların tamamı yarın AİHM'e gidecek ve sizin düşündüğünüzden çok daha büyük tazminatlarla Türkiye karşı karşıya kalacak.' dedim." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Haber Ara