Dolar

32,4896

Euro

34,9304

Altın

2.432,00

Bist

9.807,33

Kente mührünü vuran cami; Sultanahmet

Osmanlı klasik mimari anlayışının zirve eserlerinden olan ve Sultan I. Ahmed tarafından Sedefkar Mehmed Ağa'ya yaptırılan Sultanahmet Camisi, taşıdığı Türk-İslam medeniyetinin estetik unsurlarıyla 400 yıldır Müslümanların yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin de ilgi odağı olmaya devam ediyor- Sultanahmet Camisi, iç tezyinatında kullanılan eşsiz güzellikteki mavi zeminli ve klasik Türk süsleme s

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-06-02 11:07:47

Kente mührünü vuran cami; Sultanahmet
KAAN BOZDOĞAN - İstanbul'un 7 tepesinden 2'ncisi üzerine inşa edilen, Marmara Denizi'nden İstanbul'a yaklaşan gemilerin selamladığı, Türk-İslam medeniyetinin en zarif eserlerinden kente mührünü vuran Sultanahmet Camisi, içinin mavi aydınlığıyla da yüzyıllardan beri hem yabancı hem de yerli turistlerin ilgi odağı olmayı sürdürüyor.

Mimar Sinan'ın talebesi Sedefkar Mehmed Ağa'ya, Osmanlı cihan devletinin 16. Padişahı Sultan I. Ahmed Han tarafından inşa ettirilen Sultanahmet Camisi, 17. asrın sanat ve estetik anlayışının bütün güzellik ve inceliklerini barındırması bakımından da önem taşıyor.

Bizans Hipodromu'nun güney kısmına inşa edilen, 6 minaresi ve zarif kubbesiyle ilahi bir eser havası uyandıran Sultanahmet Camisi, iç süslemesinde kullanılan 20 bin 43 mavi zeminli, klasik Türk-İslam sanatlarının üsluplaştırılmış Rumi, hatai, penç, bulut ve yaprak motifleriyle süslü çinileri, mavinin hakim olduğu kalem işleri ve vitrayların verdiği aydınlık dolayısıyla Batılılar tarafından "Blue Mosque" olarak adlandırılıyor.

Mimar Sinan sonrası klasik mimarinin en büyük ve önemli eseri olarak bilinen cami, aynı zamanda Osmanlı mimarisinin ilk ve tek 6 minareli camisi olma özelliğini taşıyor. Külliyedeki binalar, tüm alana hakim ve dış avlu içinde yer alan cami ve hünkar kasrı çevresinde işlevlerine göre dini, eğitim yapıları ve sosyal tesisleri olarak gruplandırılıyor.

Toplam 260 pencereyle aydınlatılan caminin 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı ise 23,5 metre. Plan şeması itibarıyla Mimar Sinan'ın Şehzade Camisi'ne benzeyen camide, merkezi kubbeyi dört yönden dört yarım kubbe destekliyor. Kareye yakın dikdörtgen planlı eser, mermer, sedef ve tahta işçiliğindeki incelikle de beğeni topluyor.

- "İstanbul'u uçaktan seyredenler İslam şehri olduğunu anlayabilirler"

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, selatin camilerin mimari ve tarihi değerlerinin bulunduğunu söyledi.

Havadan bakıldığında bile İstanbul'un İslam şehri olduğunun anlaşılabildiğini belirten Yılmaz, "İstanbul'u uçaktan seyredenler buranın bir İslam şehri olduğunu, bu selatin camilerinden nazlı nazlı semaya uzanan zarif minareleriyle ve görkemli kubbeleriyle çok rahat anlayabilirler. Belki Mekke'nin üzerinden uçakla geçen biri oranın bir İslam beldesi olduğunu bilemeyebilir ama İstanbul'un İslam beldesi olduğunu çok daha rahat fark edebilir." dedi.

Muhteşem Osmanlı mimari eserlerini turistlere de iftiharla sundukları anlatan Yılmaz, selatin camilerinin İslam'a ve Müslümanlara ayrı bir anlam kattığına vurgu yaptı.

Yılmaz, "Sultanahmet Camisi coğrafi konumu, Marmara ile boğazın kavuşma noktasında, her ikisini de görebilecek şekilde yapılması, mekanın genişliği ve işçiliğinin, sanatının gerçekten çok yüksek seviyede gerçekleşmesi, Mimar Sinan'ın talebesi Sedefkar Mehmet Ağa tarafından yapılması açılarından çok önemlidir." diye konuştu.

Caminin temeline ilk kazmanın Sultan Ahmed Han tarafından altın kazma ile vurulduğunu anlatan Yılmaz, "Caminin mimari zarafeti, fonksiyonelliği ve mekan seçimi bence çok anlamlı ve önemlidir. Marmara'dan İstanbul Boğazı'na girerken mührünü vuran çok önemli bir cami ve mimari eserdir." ifadesini kullandı.

Hasan Kamil Yılmaz, Sultanahmet Camisi'nin Osmanlı'nın ilk ve tek 6 minareli camisi olma özelliği taşıdığına dikkati çekti.

Yılmaz, şunları kaydetti:

"Osmanlı geleneğinde Kabe-i Muazzama ve Mescid-i Nebevi bütün camilerin merkezidir. Dolayısıyla en büyük, en görkemli ve en muhteşem cami elbette Kabe-i Muazzama olmalıdır. O yüzden Osmanlı, Kabe'den daha üstün bir hizmeti başka yerlere mümkün mertebe taşımamıştır. Osmanlı zamanında Kabe'den yüksek inşaat yapılmamıştır. Bunu ecdadımız saygısızlık olarak görmüştür. Keza Sultan Ahmed Han buraya 6 minareli cami yaptırınca, Kabe-i Muazzama'ya 7'inci minareyi yaptırmıştır. Bunun bir saygısızlık olmaması gerektiğine özen göstermiş ve Kabe'ye olan bağlılığını göstermiştir."

Haber Ara