Dolar

32,5538

Euro

35,0074

Altın

2.427,21

Bist

9.722,09

KCK davası sanığının bireysel başvurusu

KCK davası sanığının bireysel başvurusu

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-06-16 16:44:27

KCK davası sanığının bireysel başvurusu
Anayasa Mahkemesi, Van'daki KCK davasında hapis cezası alan sanığın, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu.

Cafer Kaçak, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK davasında 10 yıl hapis cezası aldı.

Cezası Yargıtay 9. Ceza Dairesince onanan Kaçak, delillerin eksik ve hatalı değerlendirilerek, hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, ayrıca ana dilde savunma yapmak istemesine rağmen mahkemece bunun reddedildiğini belirtip, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğuna karar vererek, başvuruyu kabul edilemez buldu.

- Gerekçeden

Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, başvurucunun iddialarının özünün, derece mahkemesinin delilleri değerlendirme ve yorumlamada isabet edemediğine, esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu belirtildi.

Gerekçede, mahkemenin, mesaj kayıtlarına, aramalarda ele geçirilen örgütsel içerikli dokümanlara, bilirkişi incelemelerine ilişkin raporlara, toplumsal olaylara ilişkin inceleme tutanaklarına, iletişimin tespiti içeriklerine ve diğer delillere dayanarak söz konusu kararı verdiği kaydedildi.

Başvurucunun, iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı ifade edilen gerekçede, mahkemenin ve Yargıtay'ın kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilemediği vurgulandı.

Gerekçede, "Başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikayeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının 'açıkça dayanaktan yoksun olması' nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir" denildi.

- Sanık meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe biliyor

Başvurucunun, ana dilde savunma yapma istemine izin verilmemesi nedeniyle savunma hakkının ihlal edildiği yönündeki başvurusu da kabul edilemez bulundu.

5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu'na eklenen fıkra ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında ortaya konulan ölçütlerin ilerisine geçilerek tercüman hakkının genişletildiği belirtilen gerekçede, yeni kurala göre, sanıkların sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabileceği hükmünün getirildiği hatırlatıldı.

Gerekçede, böylece "meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen" sanığa da sözlü savunmasını başka dilde yapabilme imkanı getirildiği kaydedildi.

Somut olayda ise Kaçak'ın gözaltına alındığında savunmasını Türkçe yaptığı, ancak yargılamanın bir evresinde ana dilde savunma yapmayı talep ettiği aktarılan gerekçede, yerel mahkemenin, "başvurucunun Türkçe dilini konuşup, anladığını ve meramını tam ifade ettiğini, mensubu olduğu etnik dilde savunma hakkı talebinin hukuki ihtiyaca dayanmadığını" belirterek, talebi reddettiği ifade edildi.

Gerekçede, şu tespitler yapıldı:

"Mahkeme, başvurucunun böyle bir ihtiyacı olmadığını belirleyerek, yargılamada tercüman bulunmamasından onun zarar görmeyeceğinden emin olmuştur. Başvurucunun, Kürtçe savunma yapma talebinin ilk derece mahkemesince Türkçe'yi iyi bildiği gerekçesiyle Anayasa'ya uygun olarak reddedildiği açıktır. Bu durumda mahkemenin dilini 'anlayan' ve 'konuşan' başvurucunun, mensubu olduğu etnik dilde savunma yapabilmesi için tercümandan yararlanma talebinin reddedilmesinin savunma hakkını kısıtlamadığı ve dolayısıyla adil yargılanma hakkına yönelik biri ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır."

Haber Ara