Dolar

32,3495

Euro

35,1149

Altın

2.309,28

Bist

9.079,97

Kaplan: Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!'

Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan bugünkü köşe yazısında 'Muhafazakar Moda Haftası' adı altında düzenlenen etkinliği eleştirdi. Kaplan, '30 küsür yıllık mücadeleyi bu tür soytarılıklar için mi verdik?' diye tepki gösterdi.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-15 15:27:25

Kaplan: Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!'

TİMETURK I HABER MERKEZİ

Haydarpaşa tren garında 13-14 Mayıs tarihlerinde 'İstanbul muhafazakar moda haftası' başlığıyla gerçekleşen etkinliğe tepkiler sürüyor. Etinliğe sosyal medyada # tesettüreihanet etiketi altında binlerce kişi tepki gösterdi.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan da 'Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!' başlıklı yazısında 'muhafazakar moda haftası'nı eleştirdi. Tesettürün modaya kurban edildiğini belirten yazar, 'sen ayet taşıyorsun başınma unutma!' diye tepki göterdi.

Bu zamana kadar verilen mücadelenin 'Bu soytarılıklar için mi?' sorusunu soran Kaplan, ''bu gidiş, gidiş değil, başaşağı gidiştir: Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik'' dedi.

İşte Kaplan'ın o yazısı;

Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sav), "din, samimiyettir; din, samimiyettir; din, samimiyettir” diye buyurmuştu.


O yüzden “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” âyetinin kendilerini ihtiyarlattığını söyleyecekti.

Rahmet Peygamberi'nin gösterebileceği, bizim de aynı samimiyeti gösterdiğimiz zaman, bizi, hakikatten süt emen, hakikat'in hakikatli çocuklarını hiç bir gücün dize getiremeyeceğini gösteren Nebevî şuur ve hayat şartı bu.

DİN, SAMİMİYETTİR

Samimiyet, hakikate sadakat göstermek, her hâl ve şartta, hiç bir kınayıcının kınamasına aldırmadan, hakikat'in izini sürmekdemek.

Bu satırları şunun için yazıyorum: Son yıllarda, sekülerleşmenin en sefih örnekleri İslâmî kesimleri kasıp kavuruyor. Samimiyetlerini yerle bir ediyor.

Samimiyetin yerini, dünyanın ayartıcı aygıtları almaya başladı: İnsanlar, kariyeri, başarıyı, parayı-pulu, makamı-mevkiyi kutsamaya başladılar.

Hakikat'in hayat bulması, hayat olması ve hakikat susuzluğu çeken, manevî boşluğun pençesinde kıvrandığı için hızın, haz'ın ve ayartının kuluna, kölesine dönüşen bütün insanlığa hayat sunmasıiçin nefes alıp vermemiz, insanlığın nefes'i, nefes borusu olmamız gerekiyor oysa.

SEFİH SEKÜLERLEŞME, BİZİ DE SEFİHLEŞTİRİYOR!

Sekülerleştikçe, bütün kutsallarımızı yitiriyoruz; sahte, ayartıcı, dünyevî, sahte kutsallar icat ediyoruz. Müslüman olmakla Müslüman olmamak arasındaki fark ortadan kalkıyor, makas kapanıyor.

Böylelikle Müslümanlar, rotalarını buluyor ama istikametlerini yitiriyorlar. Yön'lerini buluyor ama kıblelerini kaybediyorlar.

Artık herkesin, kıblem neresi benim, diye sorması gereken zorlu bir süreçten geçiyoruz.

Unutulmaması gereken ilke şu tam bu noktada: İhlâsın ve samimiyetin olmadığı hiç bir işten hayır gelmez.

TESETTÜRÜ MODAYA KURBAN ETMEK!

Buradan geleceğim nokta hayatî: Bu hafta İstanbul'da “Muhafazakâr Moda Haftası” diye bir etkinlik başladı! Bu olmaz işte!

Biz, 30 küsur yıllık başörtüsü mücadelesini hakikati kapitalizme kurban eden bu tür soytarılıklar için mi verdik?

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Haber Ara