Dolar

32,3781

Euro

34,9874

Altın

2.326,14

Bist

9.090,70

Kamplık öğrenci sezonu açıldı

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-06-06 15:30:15

Kamplık öğrenci sezonu açıldı

Yani şimdi azizim “Kaç öğrencimiz oldu?”, diye başlayan toplantıların mevsimi açılmıştır. Hayırlı olsun!

Vakıflar/dernekler yaz programları düzenlemeye başladı, başlayacak. Av sezonu desem yeridir. Öğrenci avı ama. Mevsimine tarihine göre toplama (avlama) zamanı gelen öğrencileri dalında bırakmamanız lazım.

Neden?

E yani şimdi bu da soru mu, tabi ki davamız için!

Diyanet İşleri Başkanlığı Eleştirisi:

Camilerde kurs açan Diyanet İşleri Başkanlığı ders için atadığı/seçtiği kaç tane hocaya kefil olabilir?

Benim ve bu meseleyi dert etmiş birçok kardeşim camilerdeki hocaların talebelere çok da iyi davranmadığını anlatıyor. İyi davranmamak derken akla ilk gelen fiziksel şiddet (ki maalesef akla ilk bunun gelmesi çok üzücü. Bu problemin hâlâ devam ettiğini gösterir)  değil.  Nelerdir diyecek olursanız:

  1. Yaşa uygun olmayan bilgi anlatımı
  2. Anlatarak öğretme işleminin göstererek öğretme işleminden daha öncelikli olması (Gelişim psikolojisi ilmine göre iki yaklaşımın beraber olması gerekir. Öğrenci hocasının anlattığını hocasının üzerinden izlemeli)
  3. Duygusal şiddet
  4. Ağır vazifeler
  5. Öğrenciler arasında sosyal farklılıklardan doğan anlaşmazlıkları dikkate alınmaması

Bu noktada Pedagoji Derneği'nin hazırladığı “Din Eğitimcileri İçin Pedagojik Kılavuz” dosyasını (ücretsiz) okursanız kursun nasıl bir sistem üzerinde plânlama yapması gerektiğini daha iyi anlayabilirsiniz. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sistemi üzerinde “nasıl” sorusunun cevabı verilmiş olmasına rağmen “seçkin hoca grubunun” bu sistem üzerinden okuma yaptığına pek inanmıyorum.

Vakıflar/Dernekler eleştirisi:

Aslında aynı hoca sıkıntısı burada da var. Yeterli kadrosu olmadan kamp yapan kurumlar amaçlarına ulaşamıyor. (Gençlerimiz koşuyor, yönetim kurulu vb yapıların kevgirine takıldıkları için eleniyorlar) Kurumun sayılan ve sevilen hocası varsa aileler bu isme güvenerek çocuklarını teslim ediyor. Ve nihayetinde yukarıdaki saydığımız problemler burada da gündeme geliyor.

Formun öncelikli olduğu günümüzde içeriği boşaltılarak forma tabi tutulan gençlerimiz din bilgisi açısından kuvvetli şuur açısından “zayıf” (formda) kalıyorlar.

Bazı kurumların yeteri programı olmamasına rağmen bu işe soyunmalarını hayretle karşılıyorum. Nasıl olsa yürüyor demekle olmayacağını hatırlamamız gerekir. Çünkü yanlış yaklaşımlar öğrencinin/katılımcının yakın geleceğinde ortaya çıkmayabilir. Bu riski göze almak son derece arızalı bir durum.

Bunlara ek olarak kurumlara buradan birkaç soru sormak isterim:

  1. Kurumunuzun sistemi üzerinden eleştiri getiren hocaya ders almak için öğrenci yollar mısınız?
  2. Başka “Hocanın” onursal başkanı! olduğu kuruma talebe yollar mısınız?
  3. Programda kurumun hocasının eserleri haricinde kaç eser tanıtacaksınız?
  4. Teşhis ve tedavinin olmadığı yerde tahlil yapmanın maddi ve manevi kayıplarını göze almış kurumun vebalini, kurum içinde hangi omuz karşılayacak?
  5. Tahlil programlarındaki talebenin başka bir hocanın sözüyle hocanızın sözünü şerh edince “yoldan çıkmaması için” ne yapması gerekiyor?
  6. “Üniversitesi/lisesi vb eğitimleri iyi olsun, vakıf çalışmalarını aksatmasın” başlığı altında yazın dil vb takviyelerle ilmi kuvvetlendirilecek gençlerin kaçı kamp hocası olacak?
  7. Başka kurumlarda eğitim almaya teşebbüs eden vakıf öğrencinizi dakikada kaç cümlelik “reise itaat” konuşmasıyla ödüllendireceksiniz?
  8. Yazlık kamp vb programları tayin ederken başka dernek ya da vakıflarla güç birliği olması hasebiyle birleşir misiniz?
  9. Yaz mevsimi gelmeden kıştan yazlık program için müfredat hazırlayabilecek kadrolarınız olmamasına rağmen yaza “Kamp hazırlamak lazım. Erken davranmazsak öğrenci toplayamayız” stresine/derdine girmeyen kaç kurum var?
  10. Yönetim/istişare kurulunda kurban etmeden kaç program uygulayabiliyorsunuz?
  11. Müfredat için harcanan bütçe ile kamp ve diğer organizasyonlar için harcanan bütçe arasındaki fark ne kadardır?

Reklam ve haber kaygısını bırakıp, içeriği zayıf haberi kuvvetli programları terk etmemiz gerekir.

Bana kalırsa samimi olan kuruluşlar İslâm kazansın mantığı ile program yapıyorsa sayısını rahatlıkla arttıracağımız sorulara gönül rahatlığıyla cevap verebilirler.

İslâm için çalışanların dağınık olduğu günümüzde vahdet konuşmaları sizi de gıdıklamıyor mu?

Aziz okuyucu!

Genelleme yapmadığımı bir kez daha hatırlatmak isterim.

Fakat öğrenciler/gençler/minikler, sezonu gelmiş meyveler değil.

Toplama mantığı ile değil yaşama ve yaşatma mantığıyla iş yapabilirsiniz.

Olsun demekle olmaz.

Ben söyledim ki âcizane ders olsun, olmazsa dert oluyor.

Vesselam.

Haber Ara