Dolar

32,4845

Euro

34,9782

Altın

2.433,80

Bist

9.716,77

ISO Meclis Toplantisi

ISO Meclis Toplantisi

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-01-28 21:14:12

ISO Meclis Toplantisi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "İş mahkemelerinde 'işçiler dava açtığı anda yüzde 70 haklı pozisyonunda'" gibi bir algı bulunduğunu belirterek, "Kiracı-kiralayan ilişkilerinde de kiracı dava açtığı zaman yine aynı şey söz konusu. Tüketiciyle satıcı arasındaki ilişkilerde de yine tüketiciler lehine benzer durumlar maalesef söz konusu. İşin doğrusu hak edene hak ettiğini vermektir. Bir taraf zayıf, öbür taraf güçlü diye zayıftan yana tavır koymak adalet değildir. Adalet, zayıfa da hakkını vermektir, güçlüye de hakkını vermektir. İşin doğrusu bu, ama maalesef Türkiye'de yasalar buna izin vermemesine rağmen Yargıtay'ın uygulamaları ve mahkemelerin uygulamaları böylesi bir yolu açmış durumda. Bunun değişmesi lazım" dedi.

Bozdağ, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) "Ekonomimiz ve Sanayimiz Açısından Yargı Sisteminin İyileştirilmesi ile Hızlı ve Etkin bir Hukuk Sisteminin Önemi" konulu aylık olağan meclis toplantısına katıldı.

Türkiye'nin son 13 yılda yaşadığı değişimin altında "siyasi istikrar", "güçlü iktidar", "iyi yönetim" ve "güven" bulunduğunu dile getiren Bozdağ, "Adalet olmadığı zaman siyasi istikrar da güçlü iktidar da iyi yönetim de güven de olmaz. Bütün bunları ayakta tutan da adalettir. O nedenle adaletin terazisinin doğru tartması, adaletin kılıcının doğru ve zamanında kesmesi son derece önemlidir. Eğer adaletin terazisi doğru tartar, adalet zamanında tecelli eder ve adaletin kılıcı doğru keserse, o zaman insanların hak arama, hak arama yoluna girdiği zaman da hakkına kavuşma noktasındaki inancı kuvvetlenmiş olur" diye konuştu.

"Yargıya güven ve yargıdan memnuniyet" konusuna değinen Bozdağ, yargıdan memnuniyetin yargıya işi düşenlerin aldıkları sonuçlar nedeniyle sahip olduğu kanaati gösterdiğini söyledi. Bozdağ, yargıya güvenin de yargıya işi düşsün düşmesin bütün vatandaşların yargı hakkındaki genel kanaatini yansıttığını anlattı.

Yargıdan memnuniyeti yüzde 100'e çıkarma olanağının işin doğası gereği bulunmadığını vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Yargıya güven konusu ise yargıya işi düşen kişinin, yargıya işi düştüğü zaman mutlaka hakkın yerini bulacağına, adaletin tecelli edeceğine olan genel inancı ifade etmektedir. Şu anda Türkiye'de bu genel inanç noktasında maalesef arzu ettiğimiz noktada değiliz. Bu genel inancı güçlendirmek, hükümetimizin en önemli politikalarından biridir. Bu genel inancın oluşmasına zarar veren Anayasa ve yasalarımızda varolan hükümleri, onu koruyan, kollayan, güçlendiren hükümlere dönüştürmek için bir dizi reformlar yapacağız ve başka atılması gereken adımlar ne ise onları atmış olacağız. Bu çerçevede bakanlık olarak, Nisan 2015'te açıkladığımız Yargı Reformu Strateji Belgesi, bizim yol haritamızdır. Buna bağlı olarak Yargı Reformu Eylem Planını da açıkladık. İnşallah önümüzdeki 4 yıl içerisinde bu strateji belgesinde yer alan her bir adımı bir bir gerçekleştirecek ve Türkiye'de yargı alanında önemli değişikliklere, dönüşümlere imza atacağız."

- "Yargıya gitmeden uyuşmazlıkların çözümünü sağlayan yeni mekanizmalar kuracağız"

Bekir Bozdağ, yargıdaki en önemli sorunu, "iş yükü" olarak açıklayarak, iş yükü yoğunluğunun, adaletin zamanında ve doğru tecelli etmesine de büyük bir engel oluşturduğunu söyledi.

Yargının iş yükünü azaltmanın, hükümetin ve bakanlığın en önemli politikalarından biri olacağına dikkati çeken Bozdağ, ceza ve hukuk yargılamalarında bugüne kadar atılan adımlara değinerek, şöyle devam etti:

"Önümüzdeki zaman içerisinde, yargıya gitmeden uyuşmazlıkların çözümünü sağlayan yeni mekanizmalar kuracağız. Hem ceza yargılamasında hem hukuk yargılamasında hem de idari yargıda alternatif çözüm yöntemlerini daha etkin bir şekilde uygulayacak, kapsamını genişletecek önemli reformlara önümüzdeki günlerde imza atacağız. Çalışmalarımız belli aşamalara geldi. Bu çalışmaları kamuoyu ile paylaşacağımız düzeye geldikten sonra da kamuoyunun tartışmasına açacağız. Hem arabuluculuk konusu hem uzlaşma konusu hem de diğer alternatif çözüm yöntemleri konusu bakanlığımızın ve hükümetimizin hem yargıdaki iş yükünü azaltmak ve hem de adaletin zamanında tecellisini sağlamak bakımından üzerinde hassasiyetle durduğu konuların başında gelmektedir. Bu konularda ciddi adımları atacağız."

Bozdağ, son 12 yılda hakim ve savcı sayısını yüzde 57, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 68, idari yargıda yüzde 42 artırdıklarını ifade ederek, "Avrupa ülkelerinde ortalama 100 bin kişi başına düşen hakim sayısı 20'dir. Ülkemizde ise bu sayı 13 civarındadır. 2019'a kadar ülkemizde de 100 bin kişi başına düşen hakim sayısını 20'ye çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, 20 Temmuz itibarıyla istinaf yargılamasını fiilen hayata geçiren adımın atılacağını hatırlattı.

Yargıdan memnuniyet azlığını ortaya çıkaran en önemli nedenlerin başında bilirkişilik müessesi ve bu müessesenin sağlıklı işlememesinin geldiğini dile getiren Bozdağ, bilirkişilik konusunun müstakil bir yasayla tanzim edileceğini, Şubat ayının ikinci haftasında Bilirkişilik Kanunu'nun Bakanlar Kurulu'nda görüşüleceğini, daha sonra parlamentoya sevk edileceğini bildirdi.

- İş mahkemeleri

Bozdağ, toplantıda meclis üyelerinin sorunlarını dinledikten sonra tekrar kürsüye çıktı.

Türkiye'de "İş mahkemelerinde 'işçiler dava açtığı anda yüzde 70 haklı pozisyonunda' gibi bir algı" bulunduğunu belirten Bozdağ, şunları söyledi:

"Kiracı-kiralayan ilişkilerinde de kiracı dava açtığı zaman yine aynı şey söz konusu. Tüketiciyle satıcı arasındaki ilişkilerde de yine tüketiciler lehine benzer durumlar maalesef söz konusu. İşin doğrusu hak edene hak ettiğini vermektir. Bir taraf zayıf, öbür taraf güçlü diye zayıftan yana tavır koymak adalet değildir. Adalet, zayıfa da hakkını vermektir, güçlüye de hakkını vermektir. Birinin hak etmediğini birinden alıp öbürünü vermek, adalet değildir. İşin doğrusu bu ama maalesef Türkiye'de yasalar buna izin vermemesine rağmen Yargıtay'ın uygulamaları ve mahkemelerin uygulamaları böylesi bir yolu açmış durumda. Bunun değişmesi lazım. Ben de buna inanıyorum.

Hakimler, savcılar, Yargıtay üyeleri ile bir araya geldiğimiz toplantılarda da bu eleştirileri yapıyoruz. Doğrusu, hak edene hak ettiğini vermektir. Şu anda bizim yasalarımız bu konuda işçi lehine veyahut da işveren aleyhine yorum yapma konusunda ne hakime ne başka birine yetki vermiyor, sadece hak ve adalet üzerine yorum yapması, hakkı tespit edip sahibine teslim etmesi konusunda düzenlemeler vardır. Bu konular üzerinde önümüzdeki dönemde ciddi olarak duracağız."

Meslekten olmayan hakimleri mahkemelerde görevlendirme konusuna değinen Bozdağ, öncelikle iş mahkemeleri, ticaret mahkemeleri ve tüketici mahkemelerinde meslekten olmayan hakimlerin görevlendirilmesinin öngörüldüğünü ancak bu konuda anayasal engel bulunduğunu söyledi. Bozdağ, "Yeni Anayasa çalışmaları netice verir, siyasi partilerle bu konuda uzlaşabilirsek, meslekten olmayan hakimleri bu mahkemelerde görevlendirme imkanı bulabildiğimizde, dosyaların bilirkişiye gitmesi de ortadan kalkacaktır" dedi.

- Kıdem ve ihbar tazminatı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kıdem ve ihbar tazminatı konularına ilişkin şöyle konuştu:

"Türkiye'deki sendikaların kıdem tazminatı fonu kurulmasına, işçinin yüzde bin, yüzde milyon menfaatine olan düzene niye karşı çıktıklarını anlamış değilim. İşçiler kıdem, ihbar tazminatını işveren ödemediği zaman avukata gidiyor, o mahkemeye gidiyor, aylarca yargılamalar sürüyor, Yargıtay dosyayı görüyor. Ondan sonra geliyor, belki şirket ortada yok. Kamudaki işçiler ve büyük şirketlerdeki işçileri çıktığınız zaman, Türkiye'de mahkeme yoluyla ihbar ve kıdem tazminatı tahsil oranı tamamıyla işçilerin aleyhinedir.

Hükümet olarak biz 'Fon kuralım, fonda parası yatsın. Yarın iş yerinden ayrıldı, gitsin parasını hesabından çeksin. Ne mahkemeye gitsin ne avukata gitsin ne işveren ne de işçi 'Ne olacak?' diye kaygı duysun.' Böylesine herkesin menfaatine olan bir düzen kurmak isteniyor ama Türkiye'de sendikalar 'Biz yeri göğü yıkarız' diye konuşabiliyorlar. Ben buradan işçi kardeşlerime kıdem tazminatına karşı çıkan sendikalarınıza 'Benim hayrıma, yararıma, menfaatime olan şeye niye karşı çıkıyorsun bana bir anlat. Bu işin neresi benim aleyhime?' diye sorun diyorum. İnşallah yeni dönemde hükümetimiz bu konuda atması gereken adımı atacak, işçilerimizin de işverenlerimizin de hukukunu koruyacak kıdem tazminatı fonunu hayata geçirecektir."

- "Siyasetin adalet konusunda uzlaşması lazım"

Bekir Bozdağ, Ergenekon ve Balyoz davalarına da değindi.

Mahkemenin ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli hapis cezaları verdiğini belirten Bozdağ, sonra dosyanın yeniden görülme durumuna geldiğini, mahkeme heyetinin değiştiğini, değişen yeni heyetin, herkesin beraatine karar verdiğini hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Benim Adalet Bakanı olarak sizler de vatandaş olarak hepimizin şunu sorması lazım: Bu kararı verenler, Türkiye'nin birinci sınıf hakimleri mi? Birinci sınıf hakimleri. Peki bu karar verilirken Anayasa aynı mı? Aynı. Ceza Usul Yasamız aynı mı? Aynı. Ceza Yasamız aynı mı? Aynı. Dosyamız aynı mı? Aynı. Peki nasıl oluyor da birilerinin ağırlaştırılmış müebbet gördüğü yerde, öbürü beraat görüyor. Hepimizin böyle yanlışlık yapanlar karşısında dimdik durması yazım. Ama ne oluyor? Bir kısım 'Ergenekoncu', 'Balyozcu' oluyor, onların lehinde karar verenleri hukuk kahramanı ilan ediyor. Öbür kısmı onlara karşı oluyor, onlara ceza vereni kahraman ilan ediyor. Ortada büyük bir vahamet var. Kahramanlık falan yok. Hepimizin itiraz edeceği bir durum var. Onun için bizim hep beraber kalkıp, 'Böyle bir şey olamaz, olanlarla ilgili HSYK gereğini yapsın' dememiz yazım. Ama olanla ilgili gereği yapıldığında da herkes 'Niye yaptınız?' diye ayağa kalkıyor. Yanlış yapanlara karşı 'Bunu yapamazsınız' demeyi şiar edinmemiz gerekiyor. Türkiye yargı konusunda maalesef bunu başaramadı. Siyasetin adalet konusunda uzlaşması lazım. Belki her konuda ihtilaf edebiliriz ama adalette ihtilaf etmememiz lazım."

Haber Ara