Dolar

32,4975

Euro

34,7991

Altın

2.486,87

Bist

9.559,24

İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İcra Komitesi Toplantısı

İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin:- '(Yeni Zelanda'daki saldırı) Bu saldırı, aslında bizim için bir dönüş noktası sayılabilir. Müslümanlara yapılan bu saldırı, türünün en vahşi örneğiydi. Yeni Zelanda'da yapılan bu saldırı aslında hiçbir şekilde bizim gelecekteki atacağımız adımların azaltılmasına, yahut bitirilmesine engel olamayacak'- 'Bizim harekete geçmemiz gereken en önemli

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-03-22 10:56:16

İslam İşbirliği Teşkilatı Acil İcra Komitesi Toplantısı
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymin, Yeni Zelanda'daki saldırıya ilişkin, "Bu saldırı, aslında bizim için bir dönüş noktası sayılabilir. Müslümanlara yapılan bu saldırı, türünün en vahşi örneğiydi. Yeni Zelanda'da yapılan bu saldırı aslında hiçbir şekilde bizim gelecekteki atacağımız adımların azaltılmasına, yahut bitirilmesine engel olamayacak." dedi.

Useymin, Yeni Zelanda'da İki Camiye Yönelik Terörist Saldırı ile Müslümanlara Karşı Nefret ve Tahammülsüzlükle Mücadele Konusunda İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Düzeyinde Açık Katılımlı Acil İcra Komitesi Toplantısı'nda konuştu.

Saldırıda hayatını kaybeden her şehit için Allah'tan rahmet ve aileleri için de sabır dileyen Useymin, "Bu saldırı aslında bizim için dönüş noktası sayılabilir. Müslümanlara yapılan bu saldırı, türünün en vahşi örneğiydi. Yeni Zelanda'da yapılan bu saldırı aslında hiçbir şekilde bizim gelecekteki atacağımız adımların azaltılmasına, yahut bitirilmesine engel olamayacak. Elimizden gelen her ortamda, bu terör eylemine tepkimizi vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.

Useymin, Müslümanların yaşadıkları ülkelerde ayrımcılığa maruz kaldığını, bunun azalacağı yerde ne yazık ki gün geçtikçe arttığını, insanların yaşam hakkının ellerinden alındığını ya da farklı şekillerde şiddete, ayrımcılığa maruz kaldığını vurgulayarak, sadece dinlerinin gereklerini, vecibelerini yerine getirirken bile ya öldürüldüklerini ya da bu haktan mahrum edildiklerini kaydetti.

- "Terörün dili, dini, ırkı yok"

Bunun asla kabul edilemeyeceğinin altını çizen Useymin, şöyle devam etti:

"Bizim ayrıca şu anda yapmamız, harekete geçmemiz gereken en önemli eylemlerden biri, Müslümanlara karşı nefret söylemlerini ve liderlerin bu nefret söylemlerini engellemeye çalışmamızdır. Çünkü, Avrupa ülkelerinde, yahut diğer ülkelerde yaşayan insanların, Müslümanların namaz kıldıkları camiler saldırı altında kalabiliyor. Topla, taşla, tüfekle saldırı altında kalabiliyor. Maziden bu yana böyle devam etmektedir. Yeni Zelanda'daki örneğe bakacak olursak, bu insanlar sadece namaz kılıyordu, cuma namazını yerine getiriyorlardı. Camiye gidip namaz kılarken bu insanların canına kastedildi. Bu, şu andaki Müslümanlara karşı nefretin en büyük örneği oldu ne yazık ki. Bizim bütün liderlere şunu kesin bir dille söylememiz gerekiyor. Bu terörün dili, dini, ırkı yok. Bu terör, her zaman terör olmaya devam etmiştir. Eğer biz dillerimizi yumuşatmazsak, Müslümanlara karşı bu nefret söylemlerinin azalmasında rol oynamazsak ne yazık ki devam edecektir."

Useymin, bu liderlerin nefret ve ayrımcılıkla dolu olan konuşmaları nedeniyle bu tür saldırıların yaşandığını ifade ederek, bu tür söylemler azalmaması durumunda belki de saldırıların yaşanmaya devam edeceğini söyledi.

Bu tür saldırının hiç olmadığı kadar fazla bir şekilde yaşanmaya başlandığını belirten Useymin, mutaassıp sağ denilen fazla taraflı ve terörist olan bu kişilerin, bir an önce sınırlandırılması, güvende olan insanlara yönelik tehdidin de bitirilmesi gerektiğini ifade etti.

- "Önlemleri almazsak, bu saldırılar sürebilir"

Yusuf bin Ahmed el-Useymin, şiddete ve nefrete maruz bırakılan insanların her zaman mazlum olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Bunu kabul etmek zorundayız, bu ülkelerde yaşayan Müslümanlar, eğer biz önlemleri almazsak sürekli bu tür saldırılara maruz kalabilirler. O yüzden İİT olarak burada, İİT zirvesinde, bu acil toplantıda bir an önce kararlarımızı alıp bunları yayınlamamız ve İİT olarak burada gerçekten insanların her ne dinden olursa olsun kendi dininin gerektirdiği vecibelerini özgürce yerine getirmesini sağlamamız ve bunun uğruna çalışmamız gerekiyor. İnsan haklarıyla ilgili kanunlara baktığımızda gerçekten de sadece Müslümanların özgürce dini vecibelerini yerine getirmesi değil, herkesin dini vecibelerini özgürce yerine getirme maddesi var. Bu maddeye, kanuna bağlı olarak hepimizin çalışması, bütün dünyada bunu yaymamız gerekiyor. Bununla beraber yine insan hakları kanununun 16. maddesinde de sadece Müslümanların değil, bütün insanların özgürce dini vecibelerini yerine getirmesi ve herhangi bir taassuba izin verilmemesi, taassupların terör gibi korkutucu örneklere sebebiyet vermemesini içeriyor."

- "Diğer Arap ülkelerinin barış dili için çalışması gerekir"

Useymin, bugünkü toplantıda dinler, kültürler ve diller arası bu kadar fazla iletişim kurulmuşken ve bu kadar fazla görüşme yapılırken, Suudi Arabistan ya da diğer Arap ülkelerinin itidal dil kullanması ve bu dili her yerde yayması gerektiğini ifade ederek, Birleşik Arap Emirliklerinin ve diğer körfez ülkelerinin, Arap ve Müslüman ülkelerinin de bu yönde çalışması, iletişim kurması, özellikle hikmet yönüyle, tevazuyla barış dilini yayması, bu dil ve barış için çalışması gerektiğini kaydetti.

Konuşmasında Yeni Zelanda'daki saldırıyı tekrar kınayan Useymin, "Her neyse sebebi, bir sebebi, yahut bin sebebi de olsa, bu olayı asla kabul etmediğimizi burada yeniden bildirmek istiyoruz." dedi.

Yeni Zelanda hükümetine de teşekkür eden Useymin, saldırı karşısında çok soğukkanlı, faydalı ve pozitif bir duruş sergilendiğini, şehit ailelerine çok yardımcı olunduğunu belirtti. Useymin, bu duruşun kendileri için çok önemli olduğuna dikkat çekerek, yardımcı olma çabasıyla insanların yanında duran bir hükümet olduğunu söyledi.

Useymin, misafirperverliği ve toplantının düzenlenmesinden dolayı Türkiye hükümetine de teşekkür ederek, bu tür eylemlerin en kısa zamanda bitirilmesi temennisinde bulundu.

Haber Ara