Özçakır, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğini İnceleme Alt Komisyonu'na yaptığı bilgilendirmede, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yapılan iş yeri teftişlerinde yaşanan geleneksel sorunların başında iş kazaları ve meslek hastalıklarının geldiğini belirtti.
Önleyici denetim uygulamaları kapsamında öncelikli sektör ve öncelikli risk anlayışını ön planda tuttuklarını ifade eden Özçakır, "Öncelikli sektörden kastımız madenler, inşaat alanlarıdır. Ölümlerin en fazla yaşandığı sektörler buralardır. İnşaat alanlarında en fazla ölümler yüksekten düşme sonucu yaşanmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırabilmek için standartlara uygun ekipmanların kullanabilmesi için teftişlerimizi yoğunlaştırdık. Bu teftişlerimizle birlikte eğitim faaliyetlerini de bir kültür olarak işletmelerimize kazandırmaya çalıştık." diye konuştu.
Geçmişte yaşanmış büyük kazaların analizini yaptıklarını ve sonuç olarak tepkisel denetimden ziyade önleyici denetimin yararlı olacağına kanaat getirdiklerini vurgulayan Özçakır, çalışanların bilinçlendirilmesi yönündeki çabaların da devam ettiğini kaydetti.
Önleyici denetim anlayışı çerçevesinde yapılan programlı teftişlerde tespit edilen noksanlık ve aykırılıklara ilişkin doğrudan idari para cezası kesmenin yerine işverenlere belirli bir sürenin verildiğine, bu sürenin sonunda da söz konusu aykırılıkların büyük oranda giderilmesini sağladıklarına işaret eden Özçakır, " 2018 Ocak ayı itibarıyla 1 milyon 853 bin civarında iş yerimiz bulunmaktadır. Bunların 600 bini tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfında yer almaktadır. Cezacı yaklaşım tespit edilen noksanlığı, aykırılığı ortadan kaldırmıyor. 2017 yılında önleyici denetim anlayışı çerçevesinde yapılan teftişlerde tespit edilen aykırılıkların iyileşme oranları 93-95'i bulmaktadır. Verilen süre sonunda giderilmeyen noksanlıklara dair verilen idari para cezası ise 70 milyon lirayı bulmaktadır." ifadelerini kullandı.
