Dolar

32,3660

Euro

34,9990

Altın

2.324,23

Bist

9.079,97

İran'da Laricani bloğu ne kadar güçlü?

Yargı erki başkanı olarak devlet yapılanmasındaki rolünün dışında Laricani, başka sebeplerle de İran'daki siyasi tartışmaların odağında. İranlılar ondan bahsederken 'Laricaniler' ifadesinin kullanıyor- 'Laricani' yalnızca bir soyadı olmaktan çıkarak nepotizmi simgeleyen bir 'marka' haline gelmiş durumda. Zira Sadık Laricani'nin abisi Ali Laricani de İran Meclisi'nin başkanlığını yürütüyor

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-02-07 13:40:41

İran'da Laricani bloğu ne kadar güçlü?

ELİM CELAL- İran'da yargı vakalarının gazete manşetlerine taşınması öteden beri yaygın olarak görülen bir durumdu. Fakat "İslam Cumhuriyeti"nin 1979 yılında kurulmasından bu yana, vakalardan daha çok İranlı yargıçlar ve yargı kurumları manşetlerde yer almaya başladı. Ancak bu hafta İran yargı erkinin eski ve yeni başkanlarının uluslararası gündeme gelmesiyle, bu eğilim yeni bir boyut kazanmış oldu.

Olaylar İran'ın eski yargı erki başkanı Haşimi Şahrudi'nin özel bir klinikte tedavi gördüğü Almanya'da başladı. Almanya'daki yüzlerce İranlı göçmen, kliniğin önünde toplanarak Şahrudi'nin yargılanmasını talep etti. Hatta Yeşiller Partisi'nden bir Alman siyasetçi, Şahrudi'nin Alman yasalarına göre insanlığa karşı suçlardan yargılanabilmesi için dava açtı. Fakat ilgili Alman mahkemesi davayı kabul edip etmeme konusundaki kararını veremeden, Şahrudi yoğun güvenlik tedbirleri altında ülkeden çıkarıldı.

Bu arada ABD hükümeti, aralarında halen İran'da yargı erki başkanlığı görevini yürüten Sadık Laricani'nin de olduğu İranlı 14 gerçek ve tüzel kişiye, ülkede yaşanan insan hakları ihlallerindeki rolleri nedeniyle yeni yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Belki de bu karar çoktan alınmış olmalıydı. Zira Laricani, 2009 yılında cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yaşanan ayaklanmaların hemen ardından bu göreve atanmıştı. Laricani'nin reformcu harekete bağlı aktivistlerin öncülük ettiği eyleminin bastırılmasındaki rolünün bu atamada etkili olduğu ifade edilmişti.

Pakistan'ın Urduca konuşan halkının kullandığı, bu duruma uygun Farsça bir deyim var: "Dir amed, durust amed" (Geç oldu ama doğru oldu). Çok sayıda insan haberi sevinçle karşıladı, çünkü Laricani onlar için baskının ve ölçüsüz iktidarın sembolü haline gelmiş bir isimdi. İran'da üç ayrı devlet erkinin başındaki isimler arasından yalnızca Laricani doğrudan dini lider tarafından atandığından, bir tek ona hesap veriyordu.

Yargı erki başkanı olarak devlet yapılanmasındaki rolünün dışında Laricani, başka sebeplerle de İran'daki siyasi tartışmaların odağında. İranlılar ondan bahsederken 'Laricaniler' ifadesinin kullanıyor. "Laricani" yalnızca bir soyadı olmaktan çıkarak nepotizmi simgeleyen bir "marka" haline gelmiş durumda. Zira Sadık Laricani'nin abisi Ali Laricani de İran Meclisi'nin başkanlığını yürütüyor. Dolayısıyla İran'da devlet erkinin üçte ikisi iki kardeşin kontrolünde bulunuyor.

Sadık Laricani'nin önemli makamlarda bulunan üç kardeşi daha var. Bunlardan biri bir dönem dışişleri bakanı vekilliği yapan ve hali hazırda İran İnsan Hakları Komisyonu başkanı olarak ülkesini uluslararası sahada temsil eden Cevat Laricani. Diğeri daha önce diplomat olan ve şimdi İslami Azad Üniversitesi'nin yanı sıra Kültür Devrimi Yüksek Şurası'ında da üst düzey yetkili olarak görev yapan Fazıl Laricani. Daha önce Tahran Tıp Bilimleri Üniversitesi rektörlüğü yapan Bakır Laricani de şimdi sağlık bakanı vekilliği görevini yürüten üçüncü kardeş. İran siyasi sisteminde karşı konulamaz politik bir blok oluşturan bu ekip "Dalton kardeşler" olarak da anılıyor.

Söz konusu bilgiler ışığında, Laricani bloğunun güç kaynağı ve İran siyasetindeki amaç ve beklentilerinin neler olacağı sorusu akla gelebilir. Laricani kardeşlerin olayların gidişatını okumada ve siyasi kamuflaj konusunda oldukça kabiliyetli oldukları ortada. Ancak teknik olarak bakıldığında, Laricani bloku, İran'ın siyasi sisteminde yeni hizipçiliğin bir yansıması olarak görülebilir. Onlar bu yetki ve güçlerini, geleneksel Şii kurumlarla sahip oldukları derin ve çok katmanlı bağlantılarına borçlu. Bu bağlantıların başında, babaları Haşim Amuli Laricani'nin Kum kentinde söz sahibi ve saygın din adamlarından biri olması geliyor. Laricani kardeşlerin ayrıca ülkenin ruhban gurubuyla hısımlaık bağı da var. Ali Laricani, İran devriminin ideologlarından Ali Mutahhari'nin damadı; Sadık Laricani, Vahit Horasani'nin kızıyla evli ve Bakır Laricani de din adamlarından Hasanzade Amoli'nin damadı. Yine eski İran Devlet Denetleme Kurumu'nun başkanı olan Muhakkik Damat da Laricani kardeşlerin kayınbiraderi oluyor. Laricani kardeşlerin ruhban grubuyla bir diğer bağı da, İran'ın ünlü din adamlarından Makarim Şirazi ve Cevadi Amoli'nin baba Laricani'nin talebelerinden olması. Son olarak, Sadık Laricani bizzat ülkenin önde gelen din adamları arasında yer alırken, diğer dört kardeşin de Kum kentinde Şii mezhebinin önde gelen birçok din adamıyla öğrenci-öğretmen ilişkisi yaşaması da bu bağı kuvvetlendiren bir diğer etken. Söz konusu etkenler, Laricani kardeşlerin, genelde Kum kentinde ve özelde ruhban grubunda muazzam bir nüfuza sahip olmalasını sağlıyor. Ali Laricani'nin milletvekilliği seçimlerinde sürekli Kum kentinden aday olmasının altında da bu ilişki yatıyor. Meclis yapılanmalarında genel olarak milletvekilleri eşit oranda etkiye sahipken, İran özelinde, Tahran milletvekillerine farklı bir ayrıcalık tanınıyor ve meclis başkanlığı seçiminde tek söz sahibi onlar. Buna rağmen Ali Laricani, İran meclis başkanlığı seçimi tarihinde, Tahran dışından seçilen tek meclis başkanı olarak dikkat çekiyor.

Yukarıda listelenen avantajlara rağmen, Humeyni'nin iktidarı döneminde Laricanilerin ana siyasi görüşün bir parçası olmadıklarını da belirtmek gerekir. Laricani ailesini keşfeden ve 1994 yılında İran'ın yayın servisinin başına Ali Laricani'yi atayan, halefi Hamaney'di. On yıldan uzun süre bu görevde bulunana Ali Laricani, 2008'de İran meclisi başkanı olmadan önce de önemli görevler almıştı.

Bir yıl sonra, 2009'da İran daha sonraları "Yeşil Hareket" olarak anılan ayaklanmayla sarsıldı. Ayaklanmanın ortalarında Hamaney, Sadık'ı İran yargısının başına getirdi. Yargıda tek bir gün deneyimi olmamasına rağmen Sadık Laricani, Yeşil Hareket taraftarlarına ve diğer siyasi eylemcilere yönelik sıkı önlemler almaktaki yeteneklerini kanıtlama konusunda oldukça hızlıydı. Bu kişilerin çoğu gözaltında işkence gördü ve tecavüze uğradı; öyle ki bazıları psikolojik travma ile baş edemedi ve serbest bırakıldıktan sonra intihar etti.

Sahip oldukları büyük güçle, Laricani kardeşler, özellikle Ali ve Sadık, yükselmek için çok uğraşıyorlar. Ali Laricani 2013 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmayı planlıyordu. Ancak planları, seçimden birkaç ay önce, parlamentodaki konuşması sırasında Ahmedinejad'ın dinlettiği, Fazıl Laricani'ye ait ses kayıtlarında, kardeşlerinin şöhretini ekonomik kazanımlar için kullandığının ispatlanmasıyla suya düştü. Ancak Ali Laricani'nin gözü hâlâ cumhurbaşkanlığı sarayında. Hatta söylentiler içinde, Laricani ve Ruhani arasında bir anlaşmaya varıldığı da yer alıyor. Bu söylentilere göre, Laricani Cumhurbaşkanı Ruhani'yi mecliste destekleyecek, karşılığında ise 2020'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ruhani'nin desteğini alacak.

Diğer yandan, Sadık Laricani, Haşimi Şahrudi ve İbrahim Reisi gibi diğer adaylarla birlikte, Hamaney için potansiyel bir halef intibaı bırakmaya çalışıyor. Reisi son seçimde yarışarak zaten şansını kaybetmişti. Şahrudi'nin de fiziksel olarak bu konuma uygun olmadığı görülüyor. Dolayısıyla kendini ideal bir konumda gören Laricani, şansını oldukça fazla buluyor.

Bununla birlikte, bir takım faktörler, bu iyimserliğinin çok basit ve gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor. Teknik açıdan bakarsak, her kim olursa olsun, yeni dini liderin Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile güçlü bir bağa sahip olması gerekecektir. Oysa Laricani bloğu şu ana dek bu özellikten yoksun kaldı.

Ali Laricani, bir zamanlar üst düzey bir DMO komutanı olmasına rağmen, şimdi bu geçmişte kaldı. Görevi bıraktığından bu yana DMO önemli bir dönüşüm geçirdi. Dolayısıyla Ali Laricani'nin geçmişteki DMO'ya olan bağlılığı, menfaat sağlamak adına prestijli bir özgeçmiş öğesi olsa da, gelecekteki pazarlık için bir dayanak oluşturamaz.

Son birkaç ayda Ahmedinejad kanadından Laricani bloğuna karşı ciddi bir saldırı oldu. Ahmedinejad, tabiri caizse, forumlarda ve serbest oturumlarda Sadık'ın kişiliğini aşağılamak için her fırsatı değerlendirdi. Sadık Laricani'nin bir sonraki lider olabilmek için en ufak bir şansı olsaydı, Ahmedinejad tüm bunlarla meşgul olmazdı. Daha doğrusu, gelecekteki İran liderinin "kutsal" bir kişi olarak yansıtılabilmesi için, bunu yapmasına ilk etapta izin verilmezdi.

Dahası, Sadık Laricani'nin yargı fonlarından milyarlarca İran riyali aktarılmış gibi görünen 63 adet "faiz getiren" kişisel vadeli mevduat hesabı olduğu son birkaç ay içinde haberlere yansıdı. Aynı zamanda, kızı Zehra Laricani'nin İngilizler için casusluk yaparken suçüstü yakalandığı, ancak ayrıntıların henüz ortaya çıkmadığı anlaşıldı.

Bütün bu parçalar bir araya getirildiğinde, bütün bunların, liderlik arzusuyla çırpınan bir kişiyi gözden düşürme planının bir parçası olarak, DMO'dan gelen "yeşil ışıkla" ortaya çıktığından şüphelenilebilir. Bu nedenle en muhtemel senaryo, Laricani bloğunun Hamaney döneminin bir fenomeni olduğu ve ölümünden hemen sonra da unutulmaya yüz tutacağı yönünde.

[Selim Celal İstanbul'da yerleşik bir araştırmacıdır ve İran dış politikası ve iç siyaseti hakkında çalışmaktadır]

Mütercim: Emre Aytekin, Emel Öz Gözellik, Zehra Ulucak, Murat Karadağ

"Görüş" başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara