Irak'ın resmi televizyon kanalına konuşan İbadi, ülkede yaşanan siyasi ve güvenlik konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Haşdü'l Şabi'nin şu bölgede bulunacağı veya bu bölgede bulunmayacağına dair hiçbir ülkeden tebliğ almadım almam da" ifadelerini kullanan İbadi, Enbar'a yönelik başlatılan askeri operasyonuna "Lebbeyke Ya Hüseyin" değil "Lebbeyke Ya Irak" adının verilmesinde kararın kendisine ait olduğunu söyledi.
Şii milislerden oluşan Haşd'ül Şabi'nin 'asla' orduya alternatif bir güç olmadığını savunan İbadi, şöyle devam etti:
"Halihazırda tüm güçlere ihtiyacımız var. Haşid, ordu ve polise ihtiyaç duyar onlar da keza. Bütün bunlar tek bir komuta liderliğinde toplanır ve çalışır. Haşid kesinlikle Şiiler için Şii bir kurum değil. İçerisinde Şii, Sünni, Kürt, Türkmen ve Hristiyanlardan oluşan güçler söz konusu ve ulusal bir kurumdur."
- Ramadi'de çöküş yaşandı"
Ramadi'deki ordunun çekilmesine de değinen İbadi, "Ramadi'de tam bir çöküş yaşandı. Askerler, DAEŞ ile savaşamayacağından değil, bir çekiliş emri olduğunu düşünerek çekildi. Bu konuda yanlışı olanlarla ilgili inceleme komisyonu kurdum. Kusuru olan hiçbir kimse affedilmeyecek" şeklinde konuştu.
İbadi, Terör örgütü DAEŞ'in sadece Irak toprakları değil, tüm bölge için risk oluşturduğunu ve ülkesinin tüm körfez ülkeleri yerine DAEŞ ile savaştığını söyleyerek, "Irak, İran dahil tüm ülkelerden DAEŞ ile savaşında yardım istiyor" dedi.
Irak'ın terörle mücadelesinde uluslararası silah desteğinin yeterli olmamasından da yakınan İbadi, "Temenni ederim ki Irak, terörle savaşında bir uluslararası 'silah desteği köprüsü' haline gelsin" diye konuştu.
- Bağdat'a yönelik güvenlik tehdidi var
"Bağdat'a yönelik askeri değil güvenlik tehdidi var" diyen İbadi, başkentte terör gruplarına bağlı uyuyan hücrelerin bulunduğunu, bunun risk oluşturduğunu ve başkente yönelik bir 'güvenlik savaşı' ile karşı karşıya kaldıklarını sözlerine ekledi.
- Aşiretlerin silahlandırılması
Sünni bazı aşiret güçlerinin silahlandırılmaması konusuna yönelik soruya İbadi, şunları söyledi:
"Yeterli paramız yok, silahımız da sınırlı ve eskisi gibi gelişi güzel şekilde silah dağıtmak istemiyoruz. Biz bugün silahı gerçek savaşçılara vermek istiyoruz. Gelsinler askeri kamplara iltihak etsinler, görelim isimleri yazdıralım ve eğitimi alsınlar ardından da cepheye gönderelim. Biz bu işi seçim dönemlerinde kullanıldığı gibi 'siyasi destek çekmek' için yapmak istemiyoruz."
