Muharrem İnce “Amerikalılar beni aradı, FETÖ liderinin iadesi konusunda gerekli adımların atılmadığını ve dosyada bazı eksiklikler bulunduğunu söyledi” demişti.
Kimdi bu Amerikalılar?
Bir konsorsiyum muydu?
Bir siyasetçi grubu muydu?
İstihbarat örgütünün elemanları mıydı?
Bir tek kişi miydi?
Tahminimi daha önce yazmıştım. Muharrem İnce ya “dikkat çekmek” (ayrıca rakiplerinin “beceriksizliğini” göstermek) için böyle bir telefon görüşmesini uydurmuştu, ya da bir FETÖ'cü tarafından aranmıştı.
İkinci ihtimalin zayıf olduğunu düşünüyorum. Çünkü hiçbir FETÖ'cü, “Bizim Mehdi'nin iade dosyasında eksiklikler varmış, söyleyin iktidara doğru dürüst bir dosya hazırlasınlar” demek için bir siyasetçiyi aramaz... Yani, kendi ayağına kurşun sıkmaz.
Bu durumda, birinci ihtimal daha “geçerli gibi” görünüyor.
Yani?
Yani Muharrem İnce sallıyor.
Sallamaları ve çarklarıyla “şimdiden” genel başkanını solladığına göre, sallama ihtimali daha yüksek görünüyor...
Katıldığı bir televizyon programında soruldu: “Sayın İnce, kim bu Amerikalılar?”
Sayın İnce tüyo vermedi... Israr üzerine, bu ismi ancak 24 Haziran'dan sonra açıklayabileceğini söyledi. (“Bu ismi” ifadesinden de anlaşılacağı üzere, İnce'yi bir konsorsiyum ya da grup değil, bir tek kişi aramış... “Fenasi” mi aradı acaba?)
İnce'nin iddiası üzerine Adalet Bakanlığı yetkilileri harekete geçti ve iade dosyasının CHP'nin tayin edeceği bir heyet tarafından incelenebileceğini söyledi.
Heyet gidip Gülen hakkındaki iade dosyasını inceledi ve durumu bir raporla Kılıçdaroğlu'na sundu.
Peki, İnce ne yaptı?
Sallamalarını “detaylandırarak” sürdürdü.
Daha önce, “24 Haziran'dan sonra açıklarım” diyordu.
Sonra tornistan etti, “Seçimi kazanırsam” demeye başladı.
Çünkü Amerikalıdan izin alamamış...
Kendisinden dinleyelim (Nazlı Çelik soruyor, Muharrem İnce cevaplıyor): “O Amerikalının ismini şimdi söyleyemem... Seçimi kazanırsam açıklarım. Beni arayan Amerikalıya geçenlerde mesaj gönderdim, 'ismini açıklayayım mı' dedim. O da 'yok şimdi açıklama, ben senin seçimi kazanacağına inanıyorum, kazandıktan sonra benim ismimi açıklarsın' mesajını verdi.”
Diyelim ki İnce seçimi kazanamadı...
O gizemli Amerikalının kim olduğunu öğrenemeyecek miyiz?
Hayır, elbette öğreneceğiz...
Öğrendik bile.
İnce'nin ismini ısrarla gizlediği gizemli Amerikalının kim olduğunu, önceki gün CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'dan öğrendik.
Kılıçdaroğlu, CHP heyetinin hazırladığı rapordan bahisle şu açıklamayı yaptı ve hem İnce'yi refüze etti (İnce'yi harcadı), hem de gizemli Amerikalının kimliği konusunda ipuçları verdi.
Okuyalım: “Bana gelen 3 sayfalık bir rapor var. Aynı rapor Sayın İnce'ye de verildi. Orada bazı usül eksiklikleri var ama çok hayati usül eksiklikleri değil. Bu dosyalara göre Amerika'nın Gülen'i iade etmesi lazım.”
Demek ki neymiş?
Gülen'in iadesi konusunda Türkiye gerekli adımları atmış. Bazı usül eksiklikleri olsa da, yollanan dosya iade için yeterliymiş.
Bu durumda iki şey söylememiz gerekiyor:
BİR- Birileri arayıp Muharrem İnce'yi işletti. Belki Fenasi aramıştır... Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından bunu anlıyoruz...
İKİ- Ortada gizemli bir Amerikalı yok. Muharrem İnce yalan söylüyor.
Bence ikincisi...
Muharrem İnce yalan söylüyor.
İnandırıcı olabilmek için de, “yalanını” başka yalanlarla detaylandırıyor.
