Dolar

32,5538

Euro

35,0074

Altın

2.427,21

Bist

9.722,09

İkna etmek zorunda değiliz

7 Yıl Önce Güncellendi

2018-02-26 12:11:27

İkna etmek zorunda değiliz

Zeytin Dalı Harekâtı planlandığı gibi gayet başarılı bir şekilde devam ederken, etkisiz hale getirilen terörist sayısı iki bini çoktan aştı. Harekâtı durdurmak için çeşitli manevralara başvurulmasına rağmen Türkiye'nin kararlılığı şu ana kadar oynanmak istenen tüm oyunları bozdu. Terör örgütünün şu veya bu ülkenin bayrağını çekmesi, rejim askerlerinin ya da İran destekli Şii milislerin teröristlere desteği, harekâtın hedefine ulaşmasını -Allah'ın izniyle- engelleyemeyecek.

Afrin'e giden silah ve mühimmat konvoyunun vurulması bu mesajı muhataplarına gayet net bir şekilde iletti. Buna rağmen hâlâ anlamak istemeyen ve teröristlerin yanında yer almakta ısrar eden olursa sonuçlarına katlanır. Türk Ordusu ve ÖSO bir yandan askeri harekâtı en az kayıpla ve siviller zarar görmeden tamamlamak için sahada büyük bir titizlikle ilerlerken diğer yandan da savaş ahlâkının en güzel örneklerini ortaya koyuyor.

Zeytin Dalı Harekâtı'ndan gelen bilgiler ve görüntüler terör örgütünün ne kadar alçak ve acımasız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Yaşlı köylülerin bağlanarak canlı kalkan yapılmaları, çevrelerine mayın ve bomba tuzaklanması doğrusu bizi şaşırtmadı. Çünkü bu ülke yıllardır terör örgütünden bunun gibi onlarca, yüzlerce alçaklık örneği gördü.

O köylülere yapılanları asıl görmesi gereken başkaları. Fakat kalpleri olduğu halde anlamaz, gözleri olduğu halde görmez, kulakları olduğu halde duymazlar.* Hayvan gibidirler ve hatta daha da aşağılıktırlar.

Terör örgütü ve yandaşları harekâtın başından bu yana sürekli yalan haber yayıyor. Şükür ki o haberlerin asılsız olduğu anında deşifre ediliyor. PKK/PYD/YPG'nin kirli yüzünü ve Zeytin Dalı Harekâtı'na katılan güçlerin, masum siviller zarar görmesin diye gösterdiği olağanüstü hassasiyeti elbette anlatmamız ve yalan haberlerin gerçeğini açıklamamız gerekiyor.

Fakat bizim görevimiz terör örgütü yandaşlarını, yeminli Türkiye düşmanlarını ve idrak yolları kapalı ahmakları ikna etmek değil.

Çünkü bu imkânsız.

Söz konusu kesimlerin gerçekleri bilip ona göre insani ve ahlaki tavır sergilemek gibi bir derdi yok.

Arapların tepki verilmesi gereken yerde sessiz ve tepkisiz kalmayı ifade için kullandıkları bir tabir var:

“Vazo vaziyeti almak…”

Bugün “Savaşa hayır” diyen ve barış sloganları atanların terör örgütünün cinayetleri karşısında tek kelime etmediklerini ve vazoya dönüştüklerini biliyoruz.

İran ve Suriye rejimi yandaşlarının durumu da aynı.

Bir de doğrularla yanlışları anı kefeye koyan, Rusya gibi Türkiye'nin de Suriye'yi bombaladığını söyleyen, Doğu Guta ve Afrin'de yaşananları bir tutan idrak yoksunları var.

Filistinlilerden Amerika'nın her şeyiyle desteklediği İsrail'e direnmelerini isteyen fakat Suriyelileri “Beşşar El-Esed'in arkasında Rusya ve İran olduğunu biliyordunuz da neden başkaldırdınız?” diye suçlayanlara söylenebilecek bir söz yok.

Ne anlatsan anlat, hangi kanıtı göstersen göster yararı olmayacak.

Yine Türkiye'yi ve özgürlük talebiyle dünyanın en aşağılık rejimine karşı mücadele eden Suriyelileri suçlayacaklar.

En iyisi onları yok saymak.

Arapça yayın yapan Al-Quds televizyonunun eski genel yayın yönetmeni Filistinli gazeteci Vail Ebu Hilal geçenlerde şöyle dedi:

“Suriye genelinde ve özellikle de Doğu Guta'da yaşananlara yetmiş yıl boyunca biz Filistinliler dahi maruz kalmadık.”

Bu gerçeğe rağmen İran'ı aklama çabasıyla hâlâ Türkiye'yi ve insanca yaşamaktan başka bir şey istemeyen Suriye halkını suçlayanlara ne anlatılabilir ki?!.

* A'RAF Suresi 179. ayet

 

Haber Ara