Dolar

32,5526

Euro

34,8945

Altın

2.440,66

Bist

9.645,02

İçişleri Bakanı Soylu, AA Editör Masası'na konuk oldu: (6)

'(Yabancı terörist savaşçılar) Şu ana kadar 102 uyruktan 7 bin 918 kişiyi sınır dışı ettik'- 'Kim ne söylerse söylesin kim ne savunursa savunsun, Gezi olayları büyük bir ihanettir, bu kadar basit. Çocuklarımız, bizden sonra gelecek nesiller bunun hesabını soracaklar'- 'Sayın Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanıdır, korunmakla mükellef bir kişidir. Sayın Davutoğlu'nun bugün 63 koruma

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-02-27 13:42:46

İçişleri Bakanı Soylu, AA Editör Masası'na konuk oldu: (6)
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 102 uyruktan 7 bin 918 yabancı terörist savaşçının sınır dışı edildiğini bildirdi.

Soylu, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Yabancı terörist savaşçıların ülkelerine gönderilme sürecine ilişkin soruya, uzun zamandır yabancı terörist savaşçılar konusunda iyi bir sistem kurduklarını belirten Soylu, bu sistemi dünyanın da beğendiğini, şu anda personelin İngiltere'de terörle mücadele ortak toplantısına katıldığını söyledi.

İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya gibi birçok ülkeyle birebir masada oturduklarını ve aradaki problemleri çözmeye çalışan ortak mekanizmalar oluşturduklarını ifade eden Soylu, Avrupa'nın hemen hemen bütün ülkeleri olmak üzere 100'ün üzerindeki ülkeye eğitim verdiklerini dile getirdi.

Diğer ülkelerin, Türkiye'ye yabancı terörist savaşçıların gümrüklerden girmesi konusunda kurulan analiz sistemine hayran olduğunu vurgulayan Soylu, "Şu ana kadar biz 102 uyruktan toplam 7 bin 918 kişiyi sınır dışı ettik." dedi.

Soylu, özellikle Barış Pınarı Harekatı başladığından itibaren, "buradaki DEAŞ'lılar ne olacak?" diye dünyanın feveran etmeye başladığını belirterek, bu konuda Türkiye'ye yıllarca haksızlık yapıldığını, "DEAŞ'lıları biz getirdik, biz savunuyoruz, Türkiye teröristlerle beraber." diye FETÖ'cülerin, siyasal muhaliflerin, ABD ve Avrupa'nın sürekli üzerlerine yüklendiğini söyledi.

"Biz dünyada ilk kez Fırat Kalkanı Harekatında 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getiren bir ülkeyiz ve devletiz. Hemen yanı başımızda." diyen Soylu, şöyle devam etti:

"Kimse kusura bakmasın biz Almanya, İsveç, İsviçre, Avusturya değiliz. Bir tane yabancı terörist savaşçı gelince 'aman ülkeme gelmesin' diye titriyorlar, bizim hemen yanı başımızda. 3 bin 500 DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik ve orada DEAŞ'tan o yerleri aldık, Cerablus, Azez, Mare bütün o yerleri aldık ve kendi yerleşik insanların oraya oturmasını sağladık. Dünyada böyle bir operasyon söz konusu değil. Ne Amerika ne Avrupa ne dünyanın hiçbir güçlü ülkesi yapabilir. Böyle bir operasyon yapamaz. Biz o insanların orada sağlık, eğitim, adalet, güvenlik her türlü hizmetlerini yerine getiriyor, danışmanlık yapıyoruz ve orayı yaşanabilir bir ortam haline döndürüyoruz."

Geçen kasım ayından bugüne kadar 253 yabancı terörist savaşçısını Amerika'dan Almanya'ya, İngiltere'ye, Hollanda'ya ve Avusturya'ya kadar birçok ülkeye gönderdiklerini aktaran Soylu, bunu da hep anons ettiklerini kaydetti.

- "Gezi olayları büyük bir ihanettir"

Bakan Soylu, "Gezi Parkı eylemleri sırasındaki önlemleri ve güvenlik güçlerinin olaylara yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, Gezi olaylarından sonra Türkiye'de rayın değiştiğini ifade etti.

O zamanlar Türkiye'nin büyük projeler yapan, birinci sıçramasını bitirmiş, ikinci sıçramasına doğru giden bir ülke konumunda olduğuna değinen Soylu, 21'inci asrın başında 3 bin dolardan 10 bin dolara gelmiş, 10 bin dolardan ilk önce 15-17 bin dolar, daha sonra da 25 bin doları hesap eden bir ülke konumunda olduğunu belirtti.

Türkiye'ye yaklaşık 20-25 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım geldiğini, temel hedefin 30-40-50 milyar dolarlık doğrudan yatırımın gelmesini temin etmek olduğunu hatırlatan Soylu, şöyle konuştu:

"Turizm gelirleri muhteşem bir şekilde artıyordu, Türkiye'nin her türlü menkul, gayrimenkul bütün kıymetleri ciddi bir şekilde değer buluyordu. Şimdi bütün bu noktada Gezi olayları oldu ve Gezi olaylarından sonra Türkiye bugün de 10 bin dolar. Kim ne söylerse söylesin kim ne savunursa savunsun Gezi olayları büyük bir ihanettir, bu kadar basit. Çocuklarımız, bizden sonraki gelecek nesiller bunun hesabını soracaklar. Biz demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye'de seçimler yapılıyor, insanlar kendilerini ifade ediyor. Bunu başka türlü şekilde değiştirebilmek, yakmak, yıkmak, zorbalık ortaya koymak, bunların hiçbirisi bizim açımızdan kabul edilebilir değil, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, hiçbir hukuk devletinde bu kabul edilebilir bir iş değil.

Eylemcilerin isteklerine işaret eden Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Üçüncü Boğaz Köprüsü'nü, 3. Havalimanını yapmayacaksınız' dediler. Taksim Dayanışma Platformu, Gezi Dayanışma Kurumu geldi, Sayın Bülent Arınç Başbakan vekiliydi, önüne bir belge koydular, sivil bir muhtıra verdiler. Dediler ki, 'Ya bizim istediklerimizi yaparsınız, ya Türkiye'de savaşı bitirirsiniz'. Cümlelerin arasında PKK ile olan mücadelemizi de 'savaş' olarak nitelendirdiler. Ondan sonra döndüler 'Siz büyük yatırımlarınızı yapamazsınız' dediler. Şu anda 3. Havalimanı yapıldı, bizi dünya merkezi olmaya götürüyor. Her gelen hayranlıkla 3. Havalimanına bakıyor. Bugün İstanbul trafiği eğer keşmekeş halde değilse çok net bir şekilde söyleyeyim, trafiğin İstanbul Havalimanı eksenine kaymasındandır. Orta Doğu'nun, Uzak Doğu'nun, Avrupa'nın, Balkanlar'ın hava istasyonu, hava merkezi oldu. Bunun Taksim'deki Gezi ile ne alakası var? 3. köprü ile ne alakası var? Yani İstanbul'un, Türkiye'nin kendine ait bir ulaşım planı var. Sadece o mu? Bütün büyük projeleri ortaya koydular, 'hiçbirini yapmayacaksınız' dediler. Siz kimsiniz?"

Soylu, Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu, vatandaşın siyasi partilere oy verdiğini, partilerin de vatandaştan onay alarak projelerini yaptığına dikkati çekti.

Gezi olaylarının, başlangıcından itibaren çevreci, masum bir eylem olarak değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Soylu, "Anında CNN, Can Dündar masum. Yok ya nasıl masummuş Can Dündar? Başka ülkelerde tankların üzerinden geçtiği insanların fotoğraflarını paylaşarak Türkiye'yi tahrik etmek, yalanlar ortaya koymak. Biz unuttuk mu?" diye konuştu.

- "Dolmabahçe'de koltuğa oturup puro içeceklerdi"

Bakan Soylu, "11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'un Gezi Parkı olaylarıyla ilgili açıklamalarında sizi rahatsız eden neydi?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Gezi olaylarının tam göbeğindeydim, o gün AK Parti Ar-Ge Başkan Yardımcısıydım, sosyal medyada, orada neler olup bittiğini biliyorum. İnsanları durdurdular, kıyafetlerine göre arabalarından indirdiler, bu ülkenin bugünkü Cumhurbaşkanına küfür ettirdiler. Peki o gün Cumhurbaşkanlığı yaptınız, bu olayları görmediniz mi, bu olayları yaşamadınız mı? Tarihi doğru koymak zorundayız. Eğer tarihi yanlış şekilde çarpıtmak üzere ortaya konulan bir cümle varsa benim görevim fert olarak onu düzeltmektir. Ben düzeltirim, kim ne söylerse söylesin. Suçluyorum tabii, tespitlerim var. Sayın Cumhurbaşkanımıza hiçbirisi kuvvetle güç vermedi, Cumhurbaşkanımızı tek başına havalimanına indirmeye çalıştılar. 'Kimse karşılamasın, aman bu işleri gerginleştirmeyelim, bu işleri büyütmeyelim, orada demokratik bir eylem ortaya koyuluyor, söndürmeye çalışalım'. Yok öyle bir şey. O tarihte beraber yaşadığımız arkadaşlar hep beraber biliyorlardı, Sayın Cumhurbaşkanımızı mazlum bir şekilde İstanbul'a indirmeye çalıştılar. Tek başına evine gidecek oturacaktı, ondan sonra istedikleri gibi eğlemleri yöneteceklerdi, istedikleri gibi Türkiye'yi bir hale getireceklerdi. Dolmabahçeyi basacaklar, orada koltuğa oturup pro içecekler, bütün hevesleri oydu."

Eylemcilerin Türkiye'nin her tarafını yangın yerine çevirerek, demokratik ve meşru hükumeti gayrimeşru bir şekilde alaşağı etmeyi planladığını aktaran Soylu, "Onu yapamadıkları için 17-25'i yaptılar. FETÖ'nün Türkiye'de hükumete karşı ortaya koymuş olduğu gizli ilk hamlelerden bir tanesidir Gezi olayları. (Abdullah Gül'ü) buna ortak olmakla suçluyor değilim. Eğer buna ait koruyucu bir çerçeve ortaya koyarsa, ben tarihin düzeltilmesi için doğrusunu söylerim. Gezi, tamamıyla bugün Türkiye'yi son 7-8 yılda ve ondan önce geldiği süreci akamete uğratmak için planlanmış bir hadisedir. Mahkemenin o kararı nasıl verdiği belli. Sabahtan akşama kadar mahkemeleri kendi istedikleri kararları vermediği için suçlayanların yerine, bir kere de mahkemenin vermiş olduğu karara biz itiraz edelim, böyle bir hakkımız yok mu? Anayasamıza göre mahkemenin süreci içerisinde değerlendirme yapmak doğru değildir ama mahkeme bitmiş. Ben mahkemenin vermiş olduğu kararla ilgili bir değerlendirme yaparım. Yaktılar, yıktılar Türkiye'ye zaman, zemin kaybettirdiler. Biz bugün 15 bin dolar seviyesindeydik, bizim unuttuğumuzu zannediyorlar her şeyi." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, Gezi'nin başlangıcının dahi aynı olduğunu, bir masumiyet eylemi olarak nitelendirmenin doğru olmadığına değindi.

- Davutoğlu'nun bağ evindeki koruma kararı

Bakan Soylu, eski Başbakanlardan Ahmet Davutoğlu'nun Konya'da bulunan bağ evindeki korumalarının kaldırıldığı iddiasıyla ilgili "Sayın Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanıdır, korunmakla mükellef bir kişidir. Sayın Davutoğlu'nun bugün 63 koruması var." bilgisini verdi.

Koruma işlerine muhalif olduğunu belirten Soylu, İçişleri Bakanlığında kendisi en çok yoran meselenin koruma konusu olduğunu dile getirdi.

Davutoğlu'nun 63 koruması olduğunu yineleyen Bakan Soylu, şöyle devam etti:

"Getirmek istedikleri nokta şurası, 'Ben siyasi olarak başka bir değerlendirme yaptığım için hükumet beni bundan sarfınazar ediyor' Ayıptır. Biz devlet yönetiyoruz, burası çadır devleti değil. Bir tane bağ evi var. Yılda bir sefer gidiyorsun 1-2 gün kalıyorsun veya kalmıyorsun. Etrafımız ateş çemberi, Ağrı sınırına kadar polis gönderiyoruz, özel harekat gönderiyoruz. Elazığ'a, Van'a polis gönderiyoruz. Türkiye'nin neresinde bir olay olursa personele ihtiyacımız var. Arkadaşlar demişler ki, 'Birkaç evinde koruma var, bağ evinde yıl da bir gün kalıyor, polis kalmasın, koruma kararı devam etsin. Kendilerinden 2-3 gün önce polis gelsin, kendileriyle polis dursun, ondan önce de devriyeyle bunu sağlayabilirler. 'Bütün korumamı kaldırdılar' düşüncesini anlamıyorum.' Bu siyasallaştırma sevdası, bu mağduriyet üzerinden siyasallaştırma anlayışını ben anlamıyorum. Hadi biz görmüyoruz, Allah biliyor ve görüyor."

- Koruma kararını Merkez Koruma Kurulu veriyor

Birine koruma tahsis edilmesi kararını kendisinin vermediğini ifade eden Soylu, "Bizim Merkez Koruma Kurulumuz var. Oturuyorlar, hep beraber 'bu kişinin korunmaya ihtiyacı var mıdır' diye bir değerlendirme ortaya koyuyorlar. Bir tehdit varsa bu korunur. Öngörülür bir tehdit olabilir istihbaratlardan. Onun için geçici olarak böyle bir korumayı tahsis edilebilir. Yani bunun bir mekanizması var." açıklamasını yaptı.

Bakan Soylu, çakar lamba kullanımının eleştirilmesi üzerine, "Çakar lamba konusunu bayağı seyrelttik. 21 bin araç çakar kullanıyordu, şu anda 1440 araç çakar kullanıyor." karşılığını verdi.

Gezi olayları ile 17/25 Aralık'ın Türkiye'nin devlet sistematiğinin vidalarını gevşettiğini aktaran Soylu, üst üste gelen seçimlerin de doğal olarak konsantrasyonu başka bir noktaya getirdiğine işaret etti.

Bazı konuları yavaş yavaş yerine oturttuklarını anlatan Soylu, "Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu meseleler nasıl oluyorsa, bizde de aynı şekilde oluyor ve olacak." değerlendirmesini yaptı.

(Sürecek)

Haber Ara