Dolar

32,5298

Euro

34,8074

Altın

2.435,62

Bist

9.726,90

Huzur Sokağı Bosna’da

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-30 11:42:41

Huzur Sokağı Bosna’da

Huzur sokağını okuduğumda en fazla 12 yaşındaydım ve haliyle kuşaklar boyu süregelen etkileşim şahsımda da hâsıl oldu.

Eserin, sayısız genç gibi benimde istikametimi belirlemede önemli bir rol oynadı dersem asla abartmış olmam.

Malum olduğu üzere Huzur Sokağı Şule Yüksel Şenler gibi bir dönemin manevi kuraklığındaki ülkemiz topraklarına, rahmet yağmurları gibi çisin çisin yağmış bir kalemin eseridir.

Huzur sokağını kuşaklar boyu etkili kılan onun –sadece- hazin bir aşk romanı olması ile ilgili değildir elbet. Bilakis bir türlü kavuşamayan Feyza ve Bilal üzerinden insanımızın yaşadığı manevi buhranlar, memleketin içinde bulunduğu karmaşadır.

Yönünü tamamen batıya dönen bir ülkede, geçmişinden, inanç ve kültüründen uzaklaştırılmak istenen, manevi değerlerin tamamen ücra köylere ve kentlerin varoşlarına hapsedildiği bir dönmeden bahisle, sosyal ve kültürel sancılara temas etmiştir Huzur sokağı.

Kuşkusuz samimi bir gayeye istinaden ve çok yönlü ele alınmış olmasıdır ki, onun 45 yıldır kuşaktan kuşağa kadınıyla erkeği ile çok sayıda insanın manevi dünyasını irşat etmesini mümkün kılmıştır..

1969 yılında Şule ablamızın hıçkırıklarla kaleme aldığı romanın uzun ve ilginç bir hikâyesi olduğunu ifade etmeliyim, ancak o konuya sonra değinmek üzere kenarda bırakıp günümüze gelmek istiyorum.

İlk gençlik yıllarımdan bu yana yamacında olduğum Şule anne'nin-kendisine böyle hitap edilmesini ister- sağlık konusundaki en meşakkatli zamanlarında bile hala derdinin İslam ve insanlık olduğuna şahitlik etmişimdir. Keza o pek çok kez “ ah çocuğum bir bilsen ne kadar acı çekiyorum, ruhum davam için coşuyor bedenim ise buna izin vermiyor” demiştir.

Dolayısı ile 77 yıllık ömründe pek çok ağır imtihanlar geçirmiş, ciddi sağlık problemi yaşamış olmasına rağmen “insanlık davası” onun gönlünde hep ilk gün ki kadar taze ve coşkundur.

Sadece 1998'den bu zamana 110 baskı yapan Huzur Sokağının, yaşamalarımızda bıraktığı etkinin “Bosna'daki gençlerin yaşamında hayat bulmasını” teklif ettiğimizdeki heyecanı onun ruhundaki aşkın dışa vurumuydu adeta.

İşte aynı heyecan o an bize de sirayet etti ve kolları sıvadık.

Yurt dışı programlarına hiçbir zaman müspet bakamayan ve “benim ülkemdeki vazifem bitmedi ki” diyen Şule anne “Bosna başka, o bizim için yabancı bir ülke değil” demiştir hep

Sevgili arkadaşım Bedia Berze projeyi hazırladı ve Ankara İHH Ofisi sorumlusu Mukadder Tanoviç projeyi Kültür bakanlığına sundu. Zira kendisi Kültü bakanlığının “Bosna'da kitap yayımlama” projesi olduğunu işitmişti.

Çok geçmeden proje kabul gördü ve bu kez çeviri için Hakan Albayrak Kardeşimizin kıymetli eşi Emira Albayrak'ın kapısını çaldık. O da tıpkı bizim gibi heyecanlandı ve tercüme işini hiç tereddütsüz üstlendi.

Ve nihayet Huzur Sokağı başarı ile Boşnakçaya çevrildi. Basımı kültür bakanlığının sponsorluğu ile Saraybosna'da tamamlandı.

Saraybosna Büyük elçisi Sayın Cihat Erginay'ın eserin tanıtımı için vereceği resepsiyona katılmak üzere Şule annemizi hasta yatağından kaldırıp yollara düştük.

Huzur sokağı ve Şule Yüksel Şenler Saraybosna'da muhteşem bir sevgi seli ile karşılandı. Şüphesiz ki, bunda İstanbul Eğitim ve Kültür Merkezi Başkanı Feyza Tanok'un önemli gayretleri söz konusuydu.

Sayın Büyük Elçimiz ve kıymetli eşlerinin ev sahipliğinde düzenlenen tanıtım resepsiyonuna Kültür bakanımız Sayın Yalçın Topçu Bey bizzat iştirak etti.

Öncesinde kalabalık bir katılıma sahne olan konferans salonunda Bosna'nın önemli edebiyat yazarları Huzur Sokağı ile ilgili değerlendirmelerini haziruna takdim ettiler.

Elbette ki en görülmeye değer manzara ellerindeki “Huzur Sokağı” ile imza kuyrukları oluşturan gençlerdi.

Aynı Şekilde IUS'ta (Uluslararası Saraybosna Üniversitesi) düzenlenen seminer sonrası imza almak, Şule annelerinin elini öpmek için sıra bekleyen gençler, İstanbul Eğitim ve Kültür Merkezindeki söyleşi ve imza günüdeki ilgi alaka gibi her yerde Şule Yüksel Şenler, sevgi ve muhabbetle kucaklandı.

Öte yandan Saraybosna'nın onurlu direnişine tanıklık etmiş taşı toprağı, iki adanmış insanın buluşmasına şahit olurken sanki bir duygu seli oldu da aktı Milayka Nehri.

Aliya, kabri başında gözleri ıslak yüreği kabarmış bir şekilde kendisine dualar gönderen bu Mücahide'ye tebessümler ulaştırdı, sonsuzluk âleminden.

Mücadele ve çile ile geçen yılların yere eğdiremedi o dik duruşu ile,onurlu bir mücadelenin izlerini mahzun siluetinde taşıyan bu şehir ne anlamlı bir bütünlük oluşturmuştu.

Şule Yüksel Şenler yorgun, bitkin ve hasta haline aldırmadan koştuğu Bosna'dan yoğun duygularla ayrılırken, ardı sıra bıraktığı Huzur Sokağının nice gönüllere “huzur tohumu” ekeceğine olan inancı ile müsterihti, mutluydu.

Proje sponsoru olan Kültür Bakanlığına, Ziraat Bankası Saraybosna Müdürlüğüne, Kitabı çeviren Emira Albayrak'a programa iştirak eden Elezığ Milletvekili Serpil Bulut'a Bahadır İslam Ağabeyime ve pek çok isimsiz emektara şahsım ve Şule Yüksel Şenler adına teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca bizi misafir eden kıymetli dostlarım İUS Rektörü Sayın Yücel Oğurlu ve eşi Aslı hanıma gerek üniversitede gerekse özeldeki misafirperverliklerinden dolayı teşekkür ederiz.

Nihai söz; şimdi binlerce Huzur Sokağı, binlerce yürekte yeşermek üzere Bosna'ya hediye edildi.

Gayesi İslam ve İnsanlık olan tüm dostlara selam ve dua ile.

Haber Ara