Dolar

32,3373

Euro

34,9656

Altın

2.325,93

Bist

9.103,08

Hocalarımıza mektup

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-07-01 16:26:27

Hocalarımıza mektup

Son yazımızda AGD'ye mektup başlığı ile AGD'li kardeşlerimizin uslûbunu tahlil ettik.

Yine usûl gereği o kardeşlerimizi bu duruma sevk eden durumu incelemek zorundayız.

Psikoloji ilminde bir esas vardır. Eğer bir insanı maddi ve manevi yönden sıkıştırıp köşeye hapsederseniz verdiği tepki refleksif olacaktır. Örnek ile izah edeyim: Bir kişiye sürekli hakaret ettiğinizi düşünün, üstüne gidip hareketlere devam ettiğinizde psikolojik olarak köşeye çıkışır ve mesela onun yakın mesafesindeyseniz “yumruğu” yersiniz. Dışarıdan bakan biri, adamın yumruk atmasını kınayabilir. Âdil bir değerlendirme olması için yumruk atanın “bu davranışı gösterme” nedenini tahlil etmeniz gerekir. Ama âdil olacaksanız…

Bu sebeple son siyasi olayların da dâhil olduğu bir süreç içinde AGD'li kardeşlerim Ümmetimizin hocalarıyla ister istemez karşı karşıya geldi. AGD ve mensup olduğu teşkilatın evvelden beri hocaefendiler ile yol yürüdüğünü göz önüne alırsanız bu durumun vahim olduğunu görürsünüz. Peki, ama ne oldu da gençlerimiz bu reaksiyonları vermeye başladı?

Öncelikle baştan belirteyim, her ne olursa olsun gayri ahlâki tutumları sergileyenlere “ilmi” kılıf bulmak gibi bir derdim yok. Yine bilen bilir; AGD'li değilim. İçlerinde konferans ve çeşitli kamplar vesilesiyle bulunduğum için yazıyorum. Hediye edilmiş bir rozetim var. Bu üye olmak için yeterli değil. O yüzden her sosyal medya hesabında AGD yazan ya da yakasında AGD rozeti taşıyan herkesin AGD'li olduğunu düşünmeyin. Haklısınız gayri ahlaki tutum sergileyenleri kurum içinden tasfiye edebilirler ki yaklaşımları bu yönde ama hem zaman gerekir hem de fırsat.

Gençler Hocalarımızdan ne bekliyor/ne diyor?

- Humeyni posteri üzerinden yapılan tenkit karşısında o posterden daha şiddetle karşılanması gereken “İsrail” mevzusunda daha net tepkiler verilmesini,

- Küffara karşı hükümetin ehveni şer ya da başka bir mülahaza ile desteklenmesini izliyorlar ama aynı anlayışı ve sempatik yaklaşımın kendileri için de olmasını,

- İçlerindeki ahlaksız adamlar (örnek olarak bir önceki yazımın altında yazılan birkaç yoruma bakabilirsiniz. Her iki tarafta da bu tipler var.) yüzünden Allah rızası için mücadele edenlerin tümden süpürülmemesi gerektiğini,

- Hükümet karşısında gösterilen naif tavrın Rabbimizin ahkâmı karşısında nasıl ve neye dayanarak tahlil edildiğinin izahını düşünüyorlar/istiyorlar/bekliyorlar.

Soru sordukları hocalarımızın eserlerini ve çalışmalarını takip eden ve ders halkalarında okutan biri olarak aslında bu soruların cevapları var. Ama bu kardeşlerimiz ile hocalarımız arasına şeytan/şeytanlaşmış insanlar girdi. Araları açıldı. Yüz yüze oturup kalkamadılar. Sevgi ve merhamet temelli yaklaşımlar ile izah dinleselerdi mesele buraya gelmeyecekti.

Nereden mi biliyorum? Kendimden.

Çünkü belki inanmayacaksınız ama AGD'li kardeşlerim ile ciddi fikir ayrılıklarım var. Fakat onların içinde olup, oturup kalktım. Birbirimizi sevdik. Ve artık “hocam hürmet ederim ama size katılmıyorum” deyip sarılmaya ve yine Ümmet için çalışmaya devam ediyoruz.

Neden?

Çünkü ihtilaflarımız dinimize dokunmuyor.

Ali radiyallahu anh ve Muaviye radiyallahu anh karşı karşıya geldiğinde iki tarafta Kur'an-ı Kerim'e atıf yaptı.

İçlerinde (Sıffin'de) kötü niyetli olanlar yüzünden süpürme yapamadığımız gibi ne hocalarımızı ne de AGD'li kardeşlerimizi kenara bırakamayız.

Çünkü dün Sıffin'de iki tarafında elinde Kur'an-ı Kerim vardı, bugün de var. Hele ki Kur'an'ımızı bize öğreten hocalarımıza nasıl olurda hürmetsizlik yaparlar?

Dedim ya; iletişim koptu. Gelin biz büyükler olarak hocalarımız ile AGD'li gençlerimizi büyük bir buluşma ile toplayalım. Gençler diledikleri soruları hür olarak sorsunlar. Ve cevaplarını alsınlar.

Hocalarımızın şefkatine, anlayışına, izahlarına ihtiyacımız var. Düzenli aralıklarla beraber olalım. Kafalarına takılan hususlarda bir araya gelsinler ve soru-cevab/hasbihal şeklinde meseleyi enine boyuna tartışsınlar.

Şunu da eklemeliyim: Gençler özellikle siyasi konularda külliyen haksız değiller. İyi niyetli eleştirilerini dile getiriyorlar fakat dinlenmiyorlar. Sonra birileri çıkıp ahlaksızlık yapıyor. Hocalarımız kızıyor. Ve neticede AGD'li gençlerimizin haklı soruları kenarda kalıyor. Hakkın Îfâsı için hocalarımız olarak önde olan büyüklerimizin nefislerini ezip (AGD'li yöneticilerinde) bu gençlerimize hem kulak hem de yürek kabartmalılar. Sanıldığı gibi kendi dedikleri gibi olsun istemiyorlar; izah istiyorlar.

Son not: Enderûn İstemezük adlı yazım ile İsmail Bey'e fikirlerimi arz ettim. Daha sonra Nureddin Yıldız Hocamızın hesabından bir araya geldiklerini gördüm. Hocamız haklı diye İsmail Bey'e hakaret edenler ya da İsmail Bey haklı diye Hocamızı tahkir edenlerin tevbe etmesini diliyorum.

Etmeyenler olacaktır.

Olsun. Onlara rağmen yazıyoruz, yürüyoruz.

Yüzümüzü birbirimize dönelim. Sırtımızdan hayır yok.

Vesselam.

VİDEO HABER

Sahibinden 16 milyon TL'ye satılık ‘tarihi kilise’

Haber Ara