Dolar

32,5999

Euro

34,7368

Altın

2.498,21

Bist

9.524,59

Herkes evinin önünü süpürsün

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-07-19 12:12:39

Herkes evinin önünü süpürsün

Türkiye'de bu amir, yönetici ve pısırık bürokratlarla FETÖ ile mücadele edilemez. Mücadele için emir değil cesaret ve inisiyatif lazım. Aylardır, tüm kurumların FETÖ'ye karşı mücadele etmeleri gereği ısrarla vurgulandı. Şimdi bu mücadeleyi bu korkak bürokratlar mı yapacak?

***

FETÖ önce hukuktaki hâkim ve savcıları kullanarak herkese tazminat/hakaret davaları açarak kendini korumaya çalıştı. Gülenist Hareket sahip olduğu üyelerini MEB'te aktifsen adıyla toplayarak teşkilatlandırıp okullarda ve yurtlarda öğrencilere hükümet aleyhine propaganda yaptı. Birçok üniversitenin rektörlüğünü ele geçirerek hızlı doktoralarla üniversitelere eleman yerleştirdi. YÖK'ü etkisizleştirdi. Polis kolejleri ve Akademisini ele geçirerek soruları kendi elemanlarına verip tüm emniyette yukarıdan aşağıya teşkilatlandı. Orduda yıllardır sürdürdüğü hızlı eleman devşirme politikasını 2008'den sonra açıkça yaptı. Balyoz vb. dava ile kendi komutasını kurdu. TUBİTAK başta olmak üzere önemli kurumları resmen tarla gibi kullandı. Parasal gelir elde etti. İtiraf etmeliyiz ki milletçe mal gibi seyrettik.

Gülenizm  güçlü konumunu da kullanarak tüm işadamı ve esnafı haraca bağlayarak adı konmamış bir vergi sistemi kurdu. An itibariyle bile himmet organizasyonları faal.

AK Parti, FETÖ tehdidinin farkına vardığında çoktan yol alınmıştı. O kadar çok devlete sızmışlardı ki mücadele etmekte geç kalındı. FETÖ ile mücadele edilirken Gülenistler TUBİTAK veya Polis Akademisi den atılanları ellerindeki üniversitelere işe yerleştirdi. 

Üniversiteler FETÖ'nün sığınma ve saklanma merkezleri haline geldi. FETÖ'yü destekleyen rektörler görev yapmaya devam etti.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             

Önceki gün yapılan toplantıda YÖK'ün FETÖ'ye karşı alacağı kararlar çok önemliydi. YÖK'ün rektör, dekan, bölüm başkanlarını görevden alma sürecini başlatmasını bekliyorduk. Şimdi o beklentilerin kuvveden fiile çıkmadığını esefle müşahede ediyoruz.

FETÖ'nün asıl organizatörleri Yükseköğretimde olmasına rağmen burada sanki unutuldu ve hala da bir gelişme yok. Üniversiteler FETÖ'cü dekan veya rektörler tarafından yönetilmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanının FETÖ ile mücadele feryadına rağmen üst düzey bürokratların hiçbirisi kendi memuruna işlem yapmadı. Yani hala tehdit altındayız.

Herkes birbirinin yüzüne bakarak benim işim değil diyerek FETÖ mücadelesini boş bıraktı. Bu darbe geçmiş sayılır. Ama başka kalkışmaların olmayacağına kim garanti verebilir?

Darbe ile mücadelede hızlı davranılmalı ve her kurum üzerine düşeni vakit geçirmeden yapmalıdır.

Herkes evinin önünü süpürmeli…

***

Asıl Darbeciler

Milletimizin varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan darbe girişimi henüz tam anlamıyla bertaraf edilmeden sebep ve sonuç tahlilleri için vakit müsait olmayabilir. Ancak, bir konu var ki gözümüzün içine adeta dirseğini sokuyor. Neymiş efendim bu bir darbe değil de bir tiyatro imiş. Kalkışmanın daha ilk saatlerinde sosyal medyada ortak bir biçimde kalabalık bir güruh tarafından dile getirilen bu savın sahipleri belli ki daha önceden algı oluşturmak için örgütlenmiş ve yönlendirilmekteydiler. Amaçları belliydi. Ayan beyan ortadaydı. Darbe kalkışmasının hainliği ve vahşeti böylece kahır ekseriyetin nazarından gizlenecek bu sayede de hainler milletin varlığına suikast düzenleyeceklerdi.

***

Hani acemi bir darbe planı, darbe değil tiyatro diyorlar ya bakalım tiyatro mu imiş yoksa asıl darbeciler bu vahşete “tiyatro” diyenler mi imiş.

* Darbe, gerçekte sabah 03.00 de tam teşekküllü planlanmıştı. Fakat Genelkurmay Başkanı hareketliliği fark edip karargâhta kaldı. Ne var ki Paşa'nın en yakınında bulunan muvazzaflar dahi bu hain girişimin içindeydiler. Hainler olayı derhal İstanbul'a bildirdiler. Bu yüzden operasyon 5 saat erken başladı. Bir nevi prematüre doğdu bu meşum darbe girişimi. Darbe dediğin herkes uykuda iken sabah erken saatlerde olur, akşam akşam darbe mi olur diyen saflara duyurulur.

* İstanbul Arnavutköy'de tank birliğindeki binbaşı olayı fark edip emniyeti aradı, belediyenin iş makinaları kışlanın kapısını kapattı, orada 2 albay 1 polis şehit oldu, ama tanklar çıkamadı, elhamdülillah.

* Malatya'da 8 adet kargo uçağı mühimmatı Türkiye'ye dağıtmak için yüklendi, fakat belediye uçuş pistine itfaiye ve belediye araçlarını park etti, uçaklar kalkamadı. Bu hain kalkışmanın bertaraf edilmesinde Malatya'nın rolü tarihe altın harflerle yazılacaktır.

* Özel Kuvvetler Karargâhına giren tuğgenerali bir astsubay alnından vurdu ve şehit oldu. Karargâhtaki bütün plan çöktü. 15 Temmuz'un gerçek kahramanların başında bu şehit astsubayımız var.

* Cumhurbaşkanının bir haftadır yeri bilinmiyordu, hain yaveri yerini söyledi ama yine operasyonun erken başlamasından dolayı Cumhurbaşkanı oteli terk ettikten sonra hainler geldi. 

* Cumhurbaşkanı ölümü göze alarak İstanbul'a uçtu, TC Ana uçağı yerine TK8464 yani tarifeli bir uçuş kodu ile İstanbul'a indi. Eğer Ankara'ya inseydi helikopterler havalimanında veya Külliye'de vurmak için hazır bekliyordu. 1. Ordu Komutanı olaya el koydu sizi acilen İstanbul'a bekliyoruz dedi...

* TÜRKSAT ve Telekom da ve bilumum yerlerde sivil ve polis direnişleri oldu hesap tutmadı, iletişimi kesemediler. Telekom Acıbadem müdürlüğünde muhtar bile şehit oldu...

* Vatan caddesine giden panzerlerin içinde emniyetten atılan Fethullahçı emniyet amiri bile hazırdı. Darbe olduğunda o hain Emniyet müdürlüğü koltuğuna oturmak için Vatan Caddesine gitti. Şu an Vatan Caddesi'ndeki emniyette nezarette...

*Tabi halkı tamamen unutmuşlardı. Aslında onların planında Cumhurbaşkanı'nın 4.5 G ile canlı yayın yapacağı yoktu. Çünkü saat gece 03.00 de Cumhurbaşkanı yakalanmasa bile iletişim tamamen kesilmiş olacaktı ve kimse sokak çağrısı yapamayacaktı..

Bunun gibi yüzlerce olay var. Yani kusursuz plan yapanlar Allah'ın planlarını düşünemediler…

***

Ey benim gezi zekâlı vatandaşım!

Bu hain kalkışmaya hala “tiyatro” diyorsan eminim ki bu tiyatroda senin de bir rolün var.

Eğer ben dürüst bir vatandaşım diyorsan çık, rolünü millete söyle.

Haber Ara