Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

HDP Sözcüsü Bilgen:

HDP Sözcüsü Bilgen:

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-25 19:09:38

HDP Sözcüsü Bilgen:
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Seçim hükümeti, Geçici Bakanlar Kurulu bir koalisyon değildir. Dolayısıyla da partilerin uzlaşması, birbirlerinin programlarını onaylaması üzerine kurulmaz. Seçim hükümeti seçim döneminin güvenliğini sağlamak ve kamu kaynaklarının bir parti lehine kullanılmasını engellemek için bütün partilerin içinde temsil edilmesine imkan tanıyan bir mekanizmadır. Bizim açımızdan bir bakanlık pazarlığı söz konusu olmayacağını daha önce de ifade ettik" dedi.

Bilgen, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yeni bir seçim tarihinin belirlenmesiyle tek parti iktidarının bittiğini, gecikmeli de olsa bir devrin kapandığını savundu.

Seçim hükümeti konusunun MYK'da değerlendirildiğini aktaran Bilgen, "Seçim hükümetinin AKP'nin bize bir lütfu olmadığını, bir hak ve aynı zamanda seçmenin bize yüklediği bir görev olduğu yaklaşımı içinde hareket ediyoruz. Biz AKP'ye güvenerek Geçici Bakanlar Kurulu'nda temsil edilmeyi savunmuyoruz. Biz kendimize güveniyoruz. Seçmenimizin yasal hakkı ve hukukunun da gereği olan bir durumla karşı karşıyayız" diye konuştu.

Bilgen, seçim hükümeti konusunda başından beri ortaya koydukları yaklaşımın arkasında olduklarını, 4-5 günlük süre içinde ortaya çıkacak tabloyla Türkiye'de en azından seçim güvenliğini sağlayacak, "kamu kayaklarının bir parti lehine tek taraflı kullanılmasını en aza indirileceğini umdukları" bir sürecin başlamasını umut ettiklerini söyledi.

MYK'da il ve ilçe binalarına yapılan saldırılarının görüşüldüğünü de anlatan Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kırşehir, Alanya, son saldırılar olduğu için ifade ediyoruz. Bütün il ve ilçelerde yapılan saldırıların net biçimde sorumlularını bulmak üzere iktidarı göreve davet ediyoruz. Tabelalarımızın kamu görevlilerinin gözünün önünde yardım edilerek indirilmesi bazı bölgelerde doğrudan esnafları hedef alan halkı korkutmaya ve yıldırmaya yönelik girişimlerin sorumlularının bulunmasını istiyoruz."

MYK'da seçim hazırlıklarının da ele alındığını aktaran Bilgen, "Bu konudaki başvuru takvimimizi YSK'nın ilan ettiği takvim doğrultusunda yeniden somutlaştıracağız. İl ve ilçe örgütlerimiz seçim hazırlıklarına başlayacaklar. Merkez ve teknik komisyonlarımız ile diğer komisyonlarımızı kuracağız. Bizim için çok değerli ve tarihi fırsat olarak gördüğümüz için ifade ediyorum. 1 Eylül'de ve bulunduğu haftada barış etkinlikleri düzenleyeceğiz" ifadesini kullandı.

- HDP heyeti sel bölgesine gidecek

Bilgen, Artvin'deki sel felaketinin de toplantıda gündeme geldiğine dikkati çekerek, "Selde hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Heyetimiz yola çıktı. Sadece bir heyetin incelemede bulunması değil. Türkiye toplumunun barışı açısından bir dayanışma ve yardım kampanyasının organizesi için elimizden geleni yapacağız" şeklinde konuştu.

HDP'nin barıştan yana olan tavrını sürdürdüğünü savunan Bilgen, "Önümüzdeki günlerde, HDP'nin de içinde bulunduğu bir hükümetten onay alamayacaklarını düşünerek tezkereyi zamanından önce Meclis'e gönderme girişimi karşısında biz şimdiye kadarki barıştan yana tavrımızı devam ettireceğimizi beyan ediyoruz. Parlamentoya katılacağımızı, sözümüzü söyleyeceğimiz, uyarımızı yapacağımızı ve hayır oyu kullanacağımızı şimdiden beyan ediyoruz" değerledirmesinde bulundu.

- Geçici Bakanlar Kurulu

Bilgen, "MYK'da Geçici Bakanlar Kurulu'nda yer alacak isimlerle ilgili bir karar alındı mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Biz daha önce bunun usulüne dair kendi yorumumuzu, yaklaşımımızı belirttik. Farklı hukukçuların farklı yorumları var. Çok net biçimde paylaştık. Seçim hükümeti Geçici Bakanlar Kurulu bir koalisyon değildir. Dolayısıyla da partilerin uzlaşması, birbirlerinin programlarını onaylaması üzerine kurulmaz. Seçim hükümeti seçim döneminin güvenliğini sağlamak ve kamu kaynaklarının bir parti lehine kullanılmasını engellemek için bütün partilerin içinde temsil edilmesine imkan tanıyan bir mekanizmadır. Bizim açımızdan bir bakanlık pazarlığı söz konusu olmayacağını daha önce de ifade ettik. Partimizin kurullarının iradesi dikkate alınarak, bir yol, yöntem işletilirse bunun siyasi nezakete daha uygun olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz ama bütün arkadaşlarımızın da bu görevi yapabilecek nitelikte olduğunu söylüyoruz. Bizi dışlamak için sergilenen tutumlar dahil hiçbir şekilde bu sürecin dışında kalmamıza sebebiyet verecek bir yaklaşım içinde olmayacağız."

Bilgen, HDP'nin il ve ilçe eş başkanlarının gözaltına alındığını, bunun kabul edilebilir olmadığını vurguladı.

"Daha önce de öz yönetimin bir insan hakkı olduğunu, katılımcı demokrasinin gereği olduğunu ve Türkiye'nin demokratikleşmesinde belirleyici olduğunu söyledik" diyen Bilgen, "Buna dair sözlerinden dolayı insanların cezalandırılması, siyasetçilerin bulundukları konumdan el çektirilmeleri ya da tutuklanmaları kabul edilebilir bir durum değil. Demokratik özerkliğin sadece bir bölge için değil, Türkiye'nin geneli için bir birlikte yaşam projesi, barış fırsatı olduğunu düşünüyoruz. Belediye başkanları ilçe yöneticileri kim varsa şiddete başvurmadığı müddetçe bu düşünceyi beyan etme hakkına sahiptir" diye konuştu.

- HDP'deki iki dönem kuralı

Bilgen, HDP'de iki dönem kuralına ilişkin, "İki dönem sorunu bizde, diğer partilerde, CHP ve AKP'de olduğu gibi, teknik ve hukuki bir sorun değil. Yasal prosedür itibarıyla YSK'yı ve Yargıtay'ı ilgilendiren boyutuyla bizim böyle bir sorunumuz yok. Bu konu bizim kendi etik, ilkesel tartışmamızdır. Seçim komisyonlarımızın belirleyeceği yol haritası, ortaya koyacağı tavır ve MYK'nın inisiyatifiyle şekillenecek. Bu konuda şu an itibarıyla çok somut bir tutum yok" dedi.

"Kandil'in, HDP'nin siyasette başarılı olamadığı açıklamasının" sorulması üzerine de Bilgen, şunları söyledi:

"Biz, şüphesiz HDP'den beklentinin yüksek olduğunun farkındayız. HDP'nin bu anlamda toplumsal barışı inşada kendisine yönelik beklenti ve kendi üzerine aldığı yükün, sorumluluğun farkında olduğunu düşünüyoruz. HDP bir taraftan kapatılma, bir taraftan da kriminalize edilme baskısı altında. Biz de topluma karşı ve üzerinde yaşadığımız ülkede herkesin barış içinde akan kanın duracağı şekilde daha çok çalışmalıyız. Önümüzdeki seçimlere barış içinde gitmeyi başarabilirsek, Türkiye toplumunun 7 Haziran'da bize tanıdığı krediyi yükselteceğine, Türkiye'nin HDP'ye daha büyük bir şans vereceğini düşünüyoruz."

- Başbakan Davutoğlu'nun liderlere çağrısı

Bilgen, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Geçici Bakanlar Kurulu'nun oluşturulmasına ilişkin liderlere yaptığı çağrıyla ilgili kendilerine yönelik doğrudan bir talep gelmediğini ifade etti.

Daha çok CHP ve MHP'yi iknaya yönelik bir çaba ve girişimin söz konusu olduğunu öne süren Bilgen, "Biz başından beri her türlü formül için Türkiye'yi bir kaostan çıkartmak için üzerimize düşeni yapacağımızı çok net şekilde söyledik. Öyle düşünüyoruz ki seçmen iradesini yok sayanlar, sandıktan çıkan oyları adeta çöpe atanlara sandıkta toplum bir kez daha cevap verecek" ifadesini kullandı.

Bilgen, başından beri son derece yapıcı davrandıklarını ileri sürerek, şunları söyledi:

"Bu konuda her türlü formül gerek muhalefet partileri, gerekse birinci olan parti ile diğer partiler arasında gelişebilecek her türlü formüle Türkiye barışı ve demokrasisine hizmet ettiği ölçüde katkı sunacağımızı söyledik. Taleplerimizin parti çıkarlarımız değil, daha çok ülke çıkarlarını, Türkiye toplumunun önceliklerini yansıttığını da zaten bütün kamuoyu net biçimde biliyor. Hem Davutoğlu hem CHP ve MHP temsilcilerinin açıklamalarına bakınca seçim kampanyasını birbirlerini suçlayarak, 'Türkiye neden bir hükümet kurulamadığına dair bir tartışmayla, polemikle 1 Kasım'a kadar gideceğiz' gibi gözüküyor."

- Barış beklentisi

Barış beklentisinin sadece HDP'den değil, en çok hükümetten, ana muhalefet partisinden, Türkiye'deki bütün sivil ve siyasal aktörlerden beklendiğini ifade eden Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz sonuç almayı, kanın akmasını durduracak ve barışı kalıcılaştıracak adımların atılmasını sağlayana kadar çaba sarf edeceğiz. Bu konuda hiçbir emeğin boşa gittiği düşüncesinde değiliz. En azından safımızın belli olmasını istiyoruz. Biz barıştan yanayız, insanların ölümüne seyirci kalmayacağız ama bunu önlemeye tek başımıza gücümüzün yetmediği ne yazık ki ortada. Bu konuda bizim yetmezliğimiz kadar vurdumduymazlığı, sorumsuzluğu ve lakayıtlığıyla buradan bir siyasi rant devşirme niyetini daha çok sorgulamak gerekiyor."

Haber Ara