Dolar

32,3184

Euro

35,1145

Altın

2.295,76

Bist

9.050,61

'Hayata uzak olan kişiler sanat yapamaz'

Yönetmen, yazar ve oyuncu Taner Barlas:- 'Bir oyuncu dünyaya, insanlara, evrene bakmak, etüt etmek zorundadır. Sanatçı etüt edecek, insanları gözleyecek ki oynadığı zaman karakterleri yansıtabilsin. Bu yüzden hayata ve insanlara uzak olan kişiler sanat yapamazlar'- 'Emekli olduktan sonra arkadaşım Rutkay Aziz'le beraber 'Perdeci Oyuncuları' diye tiyatro kurduk. Ümit Denizer 'Adalet Sizsiniz

6 Yıl Önce Güncellendi

2018-09-19 11:20:03

'Hayata uzak olan kişiler sanat yapamaz'
AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - Yönetmen, yazar ve oyuncu Taner Barlas, sinema ve tiyatro oyuncularının kendilerini sürekli geliştirmesi gerektiğine dikkati çekerek, "Bir oyuncu dünyaya, insanlara, evrene bakmak, etüt etmek zorundadır. Etüt edecek, insanları gözleyecek ki oynadığı zaman karakterleri yansıtabilsin. Bu yüzden hayata ve insanlara uzak olan kişiler sanat yapamazlar. Çünkü yaşamı özümseyemezler." dedi.

Türkiye'de ilk profesyonel pandomim topluluğunu kuran Barlas, sinema yolculuğuna 1986'da Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Değirmen" filmiyle başladı.

Son olarak Eylül ayının sonunda vizyona girecek "Bücür" adlı sinema filminde rol alan Barlas, 2001'de İstanbul'da çekilen Jackie Chan'in "Altın Yumruk İstanbul'da" adlı sinema filminde "Peder" karakterini canlandırmıştı.

- "Bizi ayakta diri tutan şey işimize olan bağlılığımızdı"

Burdur'da 1947 yılında dünyaya gelen usta oyuncu, AA muhabirine, öğrencilik yıllarında başladığı tiyatro hayatını ve oyunculuk serüvenini anlattı.

Barlas, çok küçük yaşlardan itibaren tiyatroya ilgi duymaya başladığını aktararak, henüz lise döneminde tiyatro oyunları kaleme aldığını söyledi.

Üniversite eğitimini İstanbul Hukuk Fakültesi'de tamamlayan Barlas, "Hukuk fakültesinde okuduğum zaman tiyatro olanaklarını da araştırmaya başlamıştım. İlk önce Beşiktaş Halk Evi'nde daha sonra da Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Beklan Algan, Ayla Algan, Melih Cevdet Anday, Haldun Taner, Yıldız Kenter, Haldun Dormen gibi tiyatro uzmanlarının eğitim verdiği L.C.C (Language and Culture Center) Tiyatro Okulu'na girdim. Burada yaklaşık 4 yıl tiyatro eğitimime devam ettim." diye konuştu.

Barlas, daha sonra Polonya'ya pandomim konusunda eğitim almak için gittiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Ardından Londra'da vücut eğitimi uzmanlığı konusunda dersler aldım ve ülkemize döndüğüm 1971 yılında ilk pandomim tiyatrosunu kurdum. O zamanlar olanaklarımız yoktu. Kuşkusuz pandomim seyirciye çok sıcak gelen bir sanat kolu da değildi. Bu yüzden epey sıkıntılar çektim denilebilir. Fakat direndim de. Sonra 1974'te Şehir Tiyatroları'na girdim. Orada da oyuncu, yönetmen, yazar olarak bir sürü oyun sahneye koydum, oynadım. Tiyatronun yanı sıra sinema alanında da çalışmaya gayret ediyordum. Tüm bu süreç içinde beni gerçekten ayakta diri tutan şey işime olan bağlılığım ve sevgimdi."

İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan 1980 yılında ayrılarak, Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun kuruluşunu 1989 yılında gerçekleştiren Taner Barlas, "İlk olarak Haldun Taner'in 'Zilli Zarife' oyununu yönettim, oynadım. Orada eğitmenliğim ve sanat yönetmenliğim 1 yıl sürdü. Bir buçuk yıl sonra tekrar Şehir Tiyatroları'na döndüm ve emekli oluncaya kadar çeşitli oyunlarda oynamaya ve yönetmenliğe devam ettim." dedi.

- "Sanatçı toplumun içinde yaşamalı"

Usta oyuncu, ailesine karşı sorumluluğundan dolayı Hukuk Fakültesini bitirdiğini ama hiç avukatlık yapmadığını da dile getirerek, şunları kaydetti:

"Emekli olduktan sonra arkadaşım Rutkay Aziz'le beraber 'Perdeci Oyuncuları' diye tiyatro kurduk. Ümit Denizer 'Adalet Sizsiniz' adlı bir oyun yazdı. 5 senedir onu oynuyoruz. Belki gelecek sene de oynamaya devam edeceğiz. Yeni oyuncular, oyunlar bulmaya çalışıyoruz, turneler yapıyoruz. Bir yandan da dizi projeleri devam ediyor."

Barlas, sinema ve tiyatro oyuncularının kendilerini sürekli geliştirmesi gerektiğine de dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bir oyuncu dünyaya, insanlara, evrene bakmak, etüt etmek zorundadır. Sanatçı etüt edecek, insanları gözleyecek ki oynadığı zaman karakterleri yansıtabilsin. Bu yüzden hayata ve insanlara uzak olan kişiler sanat yapamazlar. Çünkü yaşamı, kişileri özümseyemezler. Bu bakımdan sanatçı her zaman toplumun içinde yaşar ve yaşarken de kendi yaşamını yeniler ve hep diri kalır."








Haber Ara