Dolar

32,5047

Euro

34,5342

Altın

2.496,60

Bist

9.548,09

Hak-İş 6. Uluslararası Kısa Film Yarışması ödül töreni

Bakan Kurtulmuş:- 'Kutsal emanetlerin ne olduğunu anlamayanlar, Osmanlı'nın Mısır'dan getirdiği, Hz. Resul'e ait kaftanı, kılıcı, oradan getirmiş olduğu Sancak-ı Şerif'i ve kutsal emanetleri sadece bunlardan ibaret zanneder. Osmanlı'da şu anda Topkapı Sarayı'nda sahip olduğumuz Kutsal Emanetler, sadece Hz. Resul'e ait olan ya da onun dönemine ait olan bir takım fiziki eşyalardan ibaret değ

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-12-20 19:27:41

Hak-İş 6. Uluslararası Kısa Film Yarışması ödül töreni
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, "Kutsal emanetlerin ne olduğunu anlamayanlar, Osmanlı'nın Mısır'dan getirdiği, Hz. Resul'e ait kaftanı, kılıcı, oradan getirmiş olduğu Sancak-ı Şerif'i ve kutsal emanetleri sadece bunlardan ibaret zanneder. Osmanlı'da şu anda Topkapı Sarayı'nda sahip olduğumuz Kutsal Emanetler sadece Hz. Resul'e ait olan ya da onun dönemine ait olan bir takım fiziki eşyalardan ibaret değildir. Bizim için kutsal emanet Mekke'dir, Medine'dir, Kudüs'tür, İstanbul'dur." dedi.

Hak-İş'in düzenlediği 6. Uluslararası Kısa Film Yarışması'nın ödül töreni, Kültür ve Turizm Bakanı Kurtulmuş'un katılımıyla yapıldı. Bir oteldeki tören, saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunması ve Kültür Bakanlığı Devlet Halk Dansları topluluğunun gösterisiyle başladı.

Bakan Kurtulmuş, törenin açılışında yaptığı konuşmada, bir yarışmanın altıncısının düzenlenmesinin onun gelenekselleşmeye başladığının göstergesi olduğunu belirterek, "Yarışmanın hem katılımın çokluğu bakımından hem de uluslararası katılım bakımından değerlendirildiğinde önümüzdeki yıllarda çok önemli bir uluslararası yarışma niteliği taşıması kuvvetle muhtemeldir. Biz de Kültür Bakanlığı olarak üzerimize düşen ne sorumluluk varsa hangi desteği size vermemiz gerekiyorsa bu desteği vereceğimizi peşinen ifade etmek isterim." diye konuştu. Kurtulmuş, yarışmaya 5 bin 404 filmin katıldığını ve sayının az olmadığını dile getirdi.

"Son yıllarda Türkiye'de de sinemanın gelişmekte olduğunu görüyoruz. Bundan da memnuniyet duyuyoruz. Bakanlık olarak sinema filmlerimize destek olmaya gayret ediyoruz. Bu yıl, yıl daha bitmeden 145 tane film üretilmiş Türkiye'de. 2002 yılında bunun sayısı 33 ya da 34'tü. Yani ufak desteklerle 33, 34 filmden 145 film üretebilir bir Türkiye haline geldik." ifadesini kullanan Kurtulmuş, Türkiye'den "Buğday" filminin Japonya'dan ödül aldığını, "Ayla"nın ise Oscar adaylık sürecini yaşadığını belirtti.

Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Görsel sanatlar, modern sanatlar arasında sinemanın gücünden istifade etmek kendi zengin kültürümüzü sinema diliyle hem gelecek kuşaklara aktarmak hem de dünyaya bunları tanıtmak durumundayız. Türkiye diye üzerinde oturduğumuz bu coğrafya, Allah'ın bize bir lütfudur. Sadece doğal güzellikleri coğrafi olarak tam böyle orta noktasında, denge noktasında duruyor olması doğunun, batının, kuzeyin, güneyin kesiştiği noktada oluyor olmasının çok ötesinde, geçmişlerin bize bıraktığı miras dolayısıyla dünyada başka hiçbir ülkenin bulunmadığı, olmadığı kadar zenginliğe sahip bir ülkeyiz. Troya'dan Osmanlı uygarlığına kadar yaklaşık 24 büyük medeniyetin geçtiği ayrıca ufak, tefek sayısız medeniyetlerin de geçtiği bir coğrafyanın üstünde oturuyoruz. Dünyanın ilk tarımsal üretiminin yapıldığı bilinen yer Anadolu topraklarıdır. Dünya'daki ilk deniz antlaşması Anadolu topraklarında imzalanmıştır."

İstanbul Beşiktaş'ta metro kazısı dolayısıyla ortaya çıkan tarihi kalıntıların eski dönemlere ait olduğu ve on binlerce yıl öncesinden kaldığının rivayet edildiğini ifade eden Kurtulmuş, Yeni Kapı'daki kazılar sırasında da İstanbul'un tarihinin Bizans'tan çok çok öncelere gittiğinin ortaya konulduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bu zenginliği, bu tarihi kültürel farklılığın farkına varmamız ve bunu hayatla, sinemayla ve gelecek kuşaklarla buluşturmak durumundayız. Bizim medeniyetimizde, medeniyet ile sanat sadece halktan kopuk bir şekilde değildir. Bizim büyük medeniyetlerimize baktığınız zaman aslında sanat bizatihi hayatın içindedir. Bize çok sayıda kaldığı için kıymetini çok bilemediğimiz mahalle çeşmeleri, bizim büyük medeniyetimizde suyun ilk anda çıktığı değeriyle mahalleye kadar getirilip, her bir noktası sanki ipek kumaş üzerine işlenmiş gibi taşın üzerine işlenen sanatsal şaheserlerle insanlara takdim edilir."

Türkiye'nin sanatı daha ileri götürmesi, daha güçlü bir sanat anlayışını ortaya koyabilmesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, "Birilerinin Türkiye'yi maalesef yanlış algı operasyonlarıyla engellemeye çalıştığı günümüzde Türkiye'nin sahip olduğu bu sanatsal, medeniyet zenginliklerini Türkiye'nin pozitif algısını oluşturmak için kullanabilmemiz lazım." diye konuştu.

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin kültürel zenginliklerini ve gücünü, dış politikada da Türkiye'ye karşı oluşturulmaya çalışılan algı operasyonlarını aşmak, İslam karşıtlığı, Türkiye düşmanlığı üzerinden yeni söylemlere karşı da Türkiye'nin büyük bir gücü olarak ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Onun için Hak-İş'in kısa film yarışmasını açıkçası bir yerde Türkiye'nin algısını olumlu bir şekilde dünya ile paylaşan araçlardan birisi olarak gördüğümü ifade ediyorum. Teşekkür ediyorum ve takdir ediyorum. Türkiye'nin bu algısıyla ilgili zaman zaman üzüldüğümüz zamanlar oluyor. Türkiye'ye sağdan soldan çelme takmak isteyenler oluyor. Türkiye güçlü büyük Türkiye olmak istikametinde yürüdükçe ayaklarımıza çelme takmak isteyenler, önümüze engel olmak isteyenler olacak. Çünkü dünyadaki bu sistemin, yanlışlıklarını dile getiren ve onu en azından sözleriyle ve iradesiyle engellemeye çalışan bir Türkiye'nin varlığı dünyada birçok kimseyi rahatsız ediyor. Özellikle günümüzde dünyada bir tarafta kaoslar, krizler ve çatışmalar üzerinden dünyada güç devşirmeye çalışan bir cephenin olduğunu açıkça ifade etmemiz lazım. Bunların amacı kaoslar, krizler üzerinden dünyaya düzen vermektir. Ya da bozulmuş olan eski düzenin, parametrelerini değiştirerek kendi menfaatleri istikametinde yeni bir düzenin kurulabilmesini sağlamaktır."

Buna karşı başta Türkiye olmak üzere barıştan, hakkaniyetten ve adaletten yana dünyada barışı savunan bir cephenin olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"ABD'nin Kudüs'ü baş şehir ilan eden kararı aslında sadece bir adamın yani Amerika'nın Sayın Başkanı'nın kendisinden kaynaklanan bir adım olmadığını görmemiz gerekiyor. Evet Sayın Trump, imza atmanın mecazi şeklinin de üstüne çıkarak, imzayı da şova dönüştürdü. Neredeyse bir dakika boyunca imza attı. Dedi ki o imzayı atarken, 'Ey Siyonistler ben sizin yanınızdayım. Sakın ha yanlış anlamayın, beni destekleyin, Amerika'nın içerisinde benim arkamda azalan desteği kuvvetlendirmek için yanımda durun, arkamda durun.' dedi. Bu kararın arkasında kendi iç desteğini kaybetmiş olan Sayın Trump'ın Siyonist lobilerin desteğini kazanarak, dünyaya şekil vermek isteyen kaos ve çatışma cephesine verdiği açık bir destek vardır."

ABD'nin kararının Kudüs'ün ilhakı kararı olduğunun altını çizen Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın harekete geçerek önemli kararlara imza attığını dile getirdi.

Batı ülkelerinin liderleriyle Fransa ile İngiltere ile Rusya ve diğer ülkelerle yapılan diplomasiyle Kudüs meselesiyle ilgili çalışacaklarını belirten Kurtulmuş, "Yarın BM Genel Kurulu var. Ümit ediyoruz ve öyle görülüyor. Dünyanın büyük çoğunluğu Amerika Birleşik Devletlerinin bu kararı karşısında oy kullanacak ve karar yok hükümüne getirilerek çöp tenekesine atılacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Amerika Birleşik Devletlerinde böyle bir kararın alınmasını ya da siyonist bir takım lobilerin Türkiye'nin bu tavrı karşısında morallerinin bozularak Türkiye'ye saldırmaya başlamalarını, dozunu artırmalarını anlarız da İslam dünyasından bazı yerlerden çatlak seslerin çıkmasını anlamamız mümkün değildir. Maalesef Birleşik Arap Emirlikleri'nde bir Sayın Bakan tweet attı, hepiniz gördünüz. Sayın Cumhurbaşkanımız da cevabını verdi. Ya kardeş sana ne oluyor? İslam dünyasında mezhep savaşlarıyla etnik çatışmalarla neredeyse 1990'ların başından itibaren bu kadar yoğun çatışmalar sürerken, bunun kazananı İsrail'dir. Be adam gözünü aç. Bu çatışmaların kazananı İsrail olduğu artık kör gözlerin bile gördüğü bir şeydir. Sana ne oluyor da sen Türkiye'ye laf yetiştiriyorsun? Kimin adına konuşuyorsun? Kimin kaybolan çıkarlarını korumak için Türkiye'ye Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'nin yakın tarihteki şanlı geçmişine dil uzatıyorsun?"

Osmanlı'nın kutsal emanetleri çalarak getirmediğini belirten Kurtulmuş, "Kutsal emanetlerin ne olduğunu anlamayanlar, Osmanlı'nın Mısır'dan getirdiği Hz. Resul'e ait kaftanı, kılıcı, oradan getirmiş olduğu Sancak-ı Şerif'i ve kutsal emanetleri sadece bunlardan ibaret zanneder. Osmanlı'da şu anda Topkapı Sarayı'nda sahip olduğumuz Kutsal Emanetler, sadece Hz. Resul'e ait olan ya da onun dönemine ait olan bir takım fiziki eşyalardan ibaret değildir. Bizim için kutsal emanet Mekke'dir. Medine'dir. Kudüs'tür. İstanbul'dur. Kudüs'ün Kutsal Emanetlerimizin en değerlisi olduğunu anlamayanların kutsal emanetler hakkında laf söylemeye hakkı yoktur." dedi.

- "Emeği sanatla buluşturuyoruz"

Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, konuşmasının başında, bugün büyük bir mücadeleyle kazanılmış İstiklal Savaşı'nı muhteşem mısralarıyla ebedileştiren fikir ve edebiyat adamı Mehmet Akif Ersoy'un 144'üncü doğum yıl dönümü olduğunu belirterek, Ersoy'u rahmet ve minnetle andı.

2012'de "emeğe saygı" teması ve "kısa film uzun iş" sloganıyla başlattıkları Kısa Film Yarışmasını bu yıl uluslararası alanda büyük bir başarıyla gerçekleştirdiklerini kaydeden Arslan, "124 ülkeden 5 bin 404 film ile dünyanın dört bir tarafından başvuruda bulunuldu. Bu bakımdan tüm katılımcılara teşekkür ediyor, kendilerini tebrik ediyorum." dedi.

Arslan, şunları kaydetti:

"Kısa film yarışmamızla Hak-İş olarak emeği sanatla buluşturuyoruz. Sanatın emekle buluşması, emeğin taçlanması demektir. Çünkü sanatın emek, emeğin sanat olduğuna inanıyoruz. Tüm emekçilerin de bu anlamda sanata değer katan sanat işçileri olduğuna inanıyoruz. Biz, sanatı değer kabul eden ve bu değeri bütün coğrafyasında sergileyen bir kültür ve medeniyetin çocuklarıyız."

Sendikacılığın sadece toplu sözleşme ve ücret sendikacılığı ile sınırlı olmadığına vurgu yapan Arslan, bir sivil toplum örgütü olarak üyelerine ve tüm kamuoyuna karşı kültür ve sanat yükümlülüğü olduğunu ifade etti.

Arslan, sinema sektörü ve son yıllarda yoğunlaşan dizi sektörü başta olmak üzere sanat sektöründe çalışan emekçilerin sorunlarını bildiklerini ve bu sorunların çözümü konusunda her türlü girişime hazır olduklarını söyledi.

Sanatçılara çağrıda bulanan Arslan, "Toplumsal sorunlara kamuoyunda farkındalık oluşturması için ayna tutan sanatçılarımızı, kendi sorunlarının çözümü için sendikalara, örgütlenmeye, Hak-İş'e davet ediyoruz. Gelin birlikte sanat ve sanatçı için mücadele edelim." dedi.

Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Hak-İş 6'ıncı Uluslararası Kısa FilmYarışması Direktörü Mustafa Toruntay'ın selamlama konuşmasının ardından Hak-İş Kültür Sanat Komitesi Başkanı Birsen Çiçek Odabaşı yarışmayla ilgili bilgiler verdi.

Konuşmaların ardından, yarışmada farklı kategorilerde ödüle layık görülen filmler ile sinemacılara ödülleri törenle takdim edildi.

Yarışmada, Azerbeycan'dan "Black Ribbon" yabancı film kategorisinde "En İyi Birinci Film" ödülüne ve "En İyi Erkek Oyuncu" ödülüne layık görülen Amil Mamiyev ve Elhan Abbasov ödülünü Bakan Kurtulmuş'un elinden aldı.

Törende, "Yabancı Film", "Yerli Film" ve "Sendikacı Gözünden" kategorisinde olmak üzere toplam 24 filme ödül verildi.

Haber Ara