Dolar

32,5867

Euro

34,7934

Altın

2.509,22

Bist

9.693,46

Güvenlik uzmanı Ağar, DEAŞ'ın Bağdat Kerrade saldırısını değerlendirdi

Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Eski Musul'un içinde sıkışan, aynı zamanda kendisiyle mücadele eden güçleri dar sokaklara sıkıştıran ve eski Musul'daki bu dar alanda 400 bin insanın içine saklanan Deaş'ın, Havice ve Fırat Havzası operasyonlar öncesi varlığını ve iddiasını terör üzerinden alana ve zamana yaymaya çalıştığını açıkladı.

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-05-30 14:28:32

Güvenlik uzmanı Ağar, DEAŞ'ın Bağdat Kerrade saldırısını değerlendirdi
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, Eski Musul'un içinde sıkışan, aynı zamanda kendisiyle mücadele eden güçleri dar sokaklara sıkıştıran ve eski Musul'daki bu dar alanda 400 bin insanın içine saklanan Deaş'ın, Havice ve Fırat Havzası operasyonlar öncesi varlığını ve iddiasını terör üzerinden alana ve zamana yaymaya çalıştığını açıkladı.

Ağar, Bab harekatından sonra fiziki direnç ve moral eşiği kırılan ve bir şekilde Musul'da tutunmaya çalışan DEAŞ'ın , Irak ve Suriye'de mikrolaşma süreçleri yaşarken, bu coğrafyada varlığını-etkisini ve iddiasını devam ettirmek için mikrolaşmanın doğal sonucuna, yani teröre sarıldığına dikkat çekerek, "Böylece Irak ve Suriye'deki yeni misyonu da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Dün akşam iftar sonrası Bağdat'ın 'Bağdat Caddesi' Kerrade'de Fakma Dondurmacısı (Fok-Ayı balığı) yakınında patlatılan bombalı araçtan sonra, bugün sabah saatlerinde Bağdat'taki Genel Emeklilik Müdürlüğü-Şüheda Köprüsü yakınlarında sonuçları ağır olan bir patlama daha yaşandı.Yerel kaynaklara göre Kerrade saldırısında hayatını kaybeden insan sayısı 22'ye yaralı sayısı 80'e yükselirken, bu sabah Şüheda köprüsünde gerçekleşen saldırıda en az 10'u ölü olmak üzere ölü ve yaralı sayısı 55" ifadesini kullandı.

Eski Musul'un içinde sıkışan, aynı zamanda kendisiyle mücadele eden güçleri dar sokaklara sıkıştıran ve eski Musul'daki bu dar alanda 400 bin insanın içine saklanan Deaş'ın, Havice ve Fırat Havzası operasyonlar öncesi varlığını ve iddiasını terör üzerinden alana ve zamana yaymaya çalıştığını vurgulayan Ağar şunları dedi:

"Öte yanıyla Irak ve Suriye'nin dışında toprak kazanımlı 5 alanına bir yenisini ekliyor.Libya-Nijerya-Mısır (Cebel-i Halil)-Afganistan ve Pakistan'dan sonra Filipinler etkisi çok dikkat çekiyor. Deaşh'ın Musul'dakine benzer bir hamleyle Filipinler'deki Marawi kentini ele geçirmesinden sonra, şimdi de İligan kentini ele geçirmeye çalıştığı görülüyor. Deaş'ın varlığının kabulüyle ilgili direnç eşiğini Irak ve Suriye'de aşamadı. Ancak bu aşamayacağı anlamına gelmiyor. Diğer coğrafyalarda ortaya koyacağı güç gösteriyi ve baskın etkileriyle bambaşka fotoğrafların çıkmasına neden olma potansiyeli taşıyor. Deaş'ın Maleyza, Singapur, Endonezya gibi ülkelerde güçlü legal, yarı legal ve yasadışı varlığı olduğu gibi, benzer fotoğraflar Afrika ve Orta Asya Cumhuriyetleri içinde geçerli.Bu etki nereye kadar gidecek? Ve belki de eskisinden çok daha kuvvetli bir şekilde geriye dönecek.Çünkü Deaş'la mücadelenin kimyası ve felsefesi sonuna kadar yanlış."

Bir diğer tarafıyla Deaş'ın, YPG-PKK ile Tabka'da verdiği anlaşma görüntüsünden sonra şimdi de Rakka'da da benzer görüntüler verdiğini ifade eden Ağar şöyle devam etti:

"Benzer al gülüm - ver gülüm görüntülerle Fırat Kalkanı harekatında da sıkça karşılaşılmıştı.Fırat Kalkanı harekatından sonra Ruslarla ABD'liler arasında tam bir toprak kapma savaşına dönüşen güç boşluğunda, Deaş Tabka'da YPG-PKK'ya hiç direnmemiş, bu sahada "karşılıklı anlaşma" olarak yorumlanmıştı. Bir benzeri fotoğraf ise şimdi Rakka'da ortaya çıktı. YPG-PKK ile Deaş'ın Rakka konusunda anlaştığı, bu anlaşma çerçevesinde Tedmur-Palmira bölgesinde Rejime karşı savaşmak üzere 30 araçlık bir IŞİD konvoyunun çıkış yapmasına izin verildiği ifade ediliyor. Ancak çıkış yapan bu Deaş konvoyunun Ruslar tarafından vurulduğu da sahadan gelen bilgiler arasında. Bu anlaşmanın Rusların dahliyle mi yoksa, Ruslara karşı mı yapıldığı bilinmiyor. Ruslara karşı yapılmışsa, Rus vuruşunun yakın zaman gelişmeleriyle ilgili, aldığı bir rövanş olduğunu söylemek mümkün. Şimdi bu kumpas çengellerinde hem AB-ABD hem de Rusya-İran-Irak-Suriye hattına oynayan YPG-PKK ne yapacak? Sunduğu hizmet karşılığında öncelikle Irak ve Suriye'de Türkiye'nin bloke edilmesini, sonra da güç tuttuğu Irak ve Suriye alanlarından çok daha güçlü bir şekilde Türkiye'ye saldırmaya çalışan PKK'nın oyunu tutar mı?Yoksa Maksist-Leninist Anti emperyalist örgüt felsefesi ile Emperyalizmin hedeflerine hizmet eden bir maşa olduğunu ilan ve ispat eden ve kendisine sempati duyan bütün anti emperyalistlerin kimyasını bozan YPG-PKK bundan sonra ne yapar?Bir de asimetrik savaş çengellerinde PKK'nın İran'daki PJAK-YRK saldırılarını doğru okumak gerek."

Haber Ara