İHH İnsani Yardım Vakfı, ‘'Mahallene ve Okuluna Sahip Çık! Uyuşturucuya Hayır!'' başlığı altında ocak ayında Türkiye'nin 35 şehrinde başlattığı konferansların 23.cüsünü Elazığ Malatya ve Mardin de gerçekleştirdi.
İHH İnsani yardım vakfı Türkiye'de son 5 yılda hızla yayılan uyuşturucu ve madde bağımlılığı sorununa dikkat çekmek, sivil toplum ve kamu kurumları işbirliği ve güç birliğinin arttırılması ve toplumda duyarlılık bilincinin geliştirilmesini hedefleyen konferans serilerini Anadolunun çeşitli şehirlerinde Sürdürüyor.
Türkiye'nin uyuşturucu bağımlılığı ve suç oranının yüksek olduğu 47 şehrin 35 inde konferanslar düzenleyerek uyuşturucu sorunu ve madde bağımlılığı ile alakalı farkındalık oluşturmak ve bunlarla mücadele için bilinçlendirme çalışmaları yürütüyor. Ayrıca konferansların gerçekleştirileceği illerde uyuşturucu ile mücadeleye dikkat çekmek amacıyla el broşürleri dağıtılıyor.
Konferanslar; illerdeki il sağlık müdürlükleri, il milli eğitim müdürlükleri ,Diyanet görevlileri,Muhtarlar ,Sivil toplum Yeşilay ,gazeteciler, belediyeler ve ilgili tüm kurumlarla koordineli olarak gerçekleştiriliyor. İHH Yönetim Kurulu Üyesi Araştırmacı Yazar Osman Atalay ;Türkiye'de uyuşturucu maddeyle tanışma ve bunu kullanma yaşının 12 - 17 yaş aralığına kadar düştüğüne dikkat çekti,bunun birçok nedeninin olduğunu ve Türkiye'de en çok kullanılan uyuşturucuların ilk sırasında ise en çok zarar veren sentetik kimyasallar olduğuna vurgu yaptı.
Yetişkinler ve çocukların ortak bir bağımlılıkta teknoloji bağımlılığında buluştuğuna dikkat çekti.Türkiye'de 71 milyon mobil kullanıcısının olduğunu 2017 yılında yapılan bir ankete göre, ortalama bir Türk vatandaşı günde 4 saatini televizyona bağımlı olarak, 2 saat 59 dakika ise cep telefonuna bağımlı olarak yaşıyor. Yani teknoloji bağımlılığı da bizim çok önemli bir problemimiz haline geldi" şeklinde konuştu.
KONYA'DA GEÇEN YIL 10 BİN GENÇ TEDAVİ GÖRDÜ
Türkiye'deki bağımlılıkları beş ana bölüme ayıran Atalay, bunların tütün, alkol, teknoloji, kumar ve uyuşturucu bağımlılıklarının olduğunu ve bunlardan uyuşturucu hariç diğer dördünün de yasal statüde erişime açık olmasından kaynaklı sorunlarla mücadele etmenin zorluklarına işaret etti.
Konferans verme amacı ile gittiği illerden rakamlar vererek bağımlılığın vahim bir derecede olduğuna vurgu yapan Atalay, sadece Konya'da 2017 yılında 10 binin üzerinde gencin bağımlılık tedavisi görmek için resmi kurumlara başvurduğunu anlattı.
Çocukların karakterinin, kişiliğinin ve öz güveninin aileyle okulda geliştiğini, dolayısıyla da BAĞIMLILIKLA MÜCADELE DE İKİ KURUMU DEVLET YENİDEN ACİL ELE ALMALIDIR
bağımlılıkla mücadelede iki toplumsal kurumun Aile ve okul un etkili olduğunu savunan Atalay, şöyle devam etti:
"Çocuk, çocukluğunu da ergenliğini de yetişkinliğini de okulda yaşıyor. Ailenin 5 yaşına kadar çocuk üzerinde bir etkisi var ama 5 yaşından sonra çocuğun en büyük sosyal topluluğu çevresi okul oluyor. Bu noktada okulu ve öğretmenleri çok önemli görüyorum. Okullarımızın kalitesini yükseltmek öğretmenlerimizin de yaşam standartlarını yükseltmek birinci görevimiz olmalı diye düşünüyorum."
''Uyuşturucu, alkol, kumar, teknoloji ve sigara bağımlılığı, 2012 yılından itibaren toplumun ve hükümetin ortak kaygısı haline geldi. Özellikle uyuşturucu ve uyarıcı sentetik, kimyasal birçok zehirli maddeler, mantar gibi Türkiye'nin hemen hemen bütün illerine gitmeye çalışıyor. 1990'lı ve 2000'li yılların başında Türkiye'nin 15-20 ilinde görülen uyuşturucu vakaları bugün 60 ilimize yayılmış durumdadır.''
''Ortalama günde 4 saat televizyon ve 2 saat 59 dakika cep telefonuna bağımlılık vakamız var. Bu büyüyen sorunumuzu Bağımlılık ile Mücadele Yüksek Kurulu ile çözmemiz zor gibi görülüyor. Çok yönlü bağımlılık sorunumuzu bir bakanlık ile çözebiliriz. Lakin uyuşturucunun Batı'ya giden güzergahında Afganistan, İran, Türkiye ve Balkanlar bir köprü vazifesi görüyor. Ayrıca 2016 yılının uyuşturucu cirosunun 1,3 trilyon dolar olduğunu hatırlamakta fayda var. Dünyada silah ve petrolden sonra uyuşturucu en önemli ticaret kalemi haline gelmiştir.''
TEDAVİ OLANLAR SOSYAL ÇEVREYİ DEĞİŞTİREMEZSE GERİ KULLANMAYA BAŞLIYOR
Atalay, madde bağımlılarının tedavilerinin ardından daha zor bir süreç yaşadıklarını değinerek, Batı'da ve Türkiye'de tedavi gören madde bağımlılarının yüzde 90'ının bir ya da iki yıl sonra tekrar maddeye geri başladığını aktardı. Merkezlerde tedavi olan bir genci muhakkak kamu ya da özel bir kurumda işle meşgul etmek zorunda olunduğunu kaydeden Atalay, "Yoksa bu yatırımlar, tedaviler, enerjiler boşa gitmiş olacak diye düşünüyorum. AMATEM'de tedavi olan kişilerin, tedavi sonrası maalesef büyük sorun yaşadığı ve yüzde doksanının maddeye geri döndüğü kabul edilmektedir. AMATEM'lerin fonksiyonunun uzun süreli sosyal rehabilitasyon ve kültürel, sanatsal atölyeler şekline dönüştürülmesi tartışılmalıdır. Tedavi sonrası çocuk aynı topluma ve ortama geri dönüyorsa, maddeye başlaması kaçınılmaz. Bu nedenle bu kişilerin tedavi sonrasındaki dönemlerini sosyal uyum merkezlerinde geçirmelerine yönelik bir çalışma şart. AMATEM, Yeşilay, üniversiteler, sivil toplum, medya, spor ve sanat çevreleri bağımlılıkla mücadelede ortak bir plan çerçevesinde, orta uzun vadeli güç ve eylem birliği içerisinde yer almak zorundadır. Bu mücadele tek bir merkezden olmalı ve bu doğru adres BAĞIMLILIK BAKANLIĞI olmalıdır.''dedi.