Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında, HDP'li Yıldırım hakkında milletvekili olarak görev yaptığı dönemde işlediği iddia edilen bazı suçlara yönelik soruşturmalar yürütüldüğü ve yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle 9 fezleke düzenlendiği hatırlatıldı.
Mardin'deki evinde 4 Kasım 2016'da gözaltına alınan Yıldırım'ın, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "halkı suç işlemeye alenen tahrik etme" suçlamalarıyla aynı gün tutuklanmasına karar verildiği kaydedildi.
Karara göre Yıldırım, gözaltına alma ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmadığı, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığı, ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyette bulunma haklarının ihlal edildiği iddialarıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
"BAŞVURU KABUL EDİLEMEZ" KARARI
Yüksek Mahkeme, yakalama ve gözaltına almanın hukuka aykırı olduğu iddiasını başvuru yollarının tüketilmemesi, diğer iddiaları ise açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle bireysel başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Kararda, Anayasa'nın 19. maddesi uyarınca tutuklamanın ancak "suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler" bakımından mümkün olduğu, suç işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunduğunun kabulü için suçlamanın, kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerektiği bildirildi.
Kararda, başvurucunun tutuklanmasına karar veren Sulh Ceza Hakimliği'nin, "6-7 Ekim olayları" ve "hendek olayları" kapsamındaki bazı olgu ve eylemlere atıf yaparak, Yıldırım'ın "PKK silahlı terör örgütünün üyesi olma ve halkı suç işlemeye alenen tahrik etme suçları" yönünden kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu sonucuna vardığı ifade edildi.