Dolar

32,3809

Euro

35,2362

Altın

2.326,18

Bist

9.079,97

Görmez: Çocuk cıvıltılarını Allah’a zikir gibi kabul etmeliyiz

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez, 'Eğer biz büyükler camilerde saf tutup namaza durduğumuzda arkadan çocuk cıvıltıları gelmiyorsa geleceğimizden endişe etmeliyiz” dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-06-22 14:46:14

Görmez: Çocuk cıvıltılarını Allah’a zikir gibi kabul etmeliyiz

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “2016 Yılı Yaz Kur'an Kursları" açılış programına katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda gerçekleşen program, Kur'an-ı Kerim'i Yüzünden Okuma Yarışması Türkiye birincisi Hamza Mustafa Aktoprak'ın Kur'an tilavetiyle başladı. Daha sonra Suriyeli çocukları temsilen Ayşe Sorani, ‘Türkiye'den Sevgilerle' isimli şiirini okudu.

Programda bir konuşma yapan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaptığı hizmetlere değinerek, “Bu hizmetler içerisinde en önemsediğim hizmetlerden bir tanesi bugün başladığımız her sene düzenlediğimiz yaz kurslarımızdır. Çünkü bütün hizmetlerimiz daha çok bugünü inşa etmeye yöneliktir. Ama yaz kurslarımız milletimizin geleceğini inşa eden, tarih sahnesinde bize süreklilik kazandıran, kimliğimizin mayası olan yüce dinimizi, dinimizin yüce kitabını öğretme imkanı verdiği için Türkiye'nin, ülkemizin her tarafındaki çocuklarımız arasında Allah'ın varlığında ve birliğinde onları buluşturan, sevgili Peygamberimizin sevgisinde onları buluşturan bir bilgi, duygu birlikteliği inşa ettiği için Diyanet İşleri Başkanlığımızın yaz kursları hizmeti diğer bütün hizmetlerini bir tarafa bırakacak olursak çok çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum” diye konuştu. Din eğitiminin önemine dikkat çeken Görmez, “Din eğitimi doğru verildiği zaman, çocuklarımızı ve gençlerimizin fıtratına uygun olarak verildiği zaman, doğru bilgilerle donatıldığı zaman hayatın her alanında onları başarılı kılar. Bu topraklarda asgari seviyede din eğitimi almayan bir çocuğumuzun, gencimizin bu ülkenin tarihinden, kültüründen haberdar olması mümkün değildir. Çünkü din bizim tarihimiz, medeniyetimiz, kültürümüzü inşa eden bir değerler manzumesidir. Din öğretimi başkadır, din eğitimi başkadır. Din öğretimi sadece din konusunda bilgilendirir çocuklarımızı. Fakat din eğitimi çocuklarımızın aynı zamanda dinin yüce değerlerini yaşamayı, o değerlerle yükselmeyi öğreten bir eğitimdir” ifadelerini kullandı.

“BU GÜZEL FAALİYETE LÜTFEN ÇOCUKLARIMIZI GÖNDERELİM”

Annelere ve babalara yaz kurslarında 2 ay boyunca ders verecek olan hocalara, öğretmenlere , camilerin daimi cemaati olan büyüklere ve çocuklara mesajını ifade etmek istediğini söyleyen Görmez, şunları kaydetti:

“İlk mesajım annelere babalara. Sevgili anneler babalar, Rabbimizin size en büyük nimeti olan çocuklarınızı sizlere bağışlasın diye dua ediyorum. Bir millet eğer çocuklarına değer vermezse, çocuklarını yetiştiremezse o millet önünü göremez. Onlara vereceğimiz en büyük değer öncelikle onları bize lütuf eden Rablerini onlara öğretmektir. Sevgili Peygamberimizin peygamber sevgisini onların minik yüreklerine yerleştirmek anne baba olarak bizim en büyük vazifemizdir. Her sene Diyanet İşleri Başkanlığımızın başlattığı bu güzel faaliyete lütfen çocuklarımızı gönderelim. Çocuklarınız Allah'ın evlerinde cami atmosferinde mihrabın, minberin arasında Allah'ın kitabını öğrenme nimetinden asla mahrum kalmasınlar. Birkaç yıldır ‘Kim kuran öğrenmek istiyorsa biz onların ayaklarına gideriz' sloganı altında bütün hocalarımız seferber oldular. Biz Allah'ın kitabını öğrenmek isteyen her vatandaşımıza, her kardeşimize öğretmek durumundayız. Ancak yaz kurslarımız çok daha önemli. Çocuklarımızı bu güzel nimetten mahrum bırakmayalım.”

“HER BİRİSİNİ CAMİLERİN KAPISINDA TEBESSÜMLE KARŞILAYALIM”

İkinci çağrısının öğretmen ve hocalara olduğunu belirten Görmez, “Öğretmenlerimiz, hocalarımız öncelikle bu 2 ay kendilerini tamamen çocuklarımıza adayarak çocuklarımıza Allah'ın kitabını, Peygamberimizin hayatını, inancımızın temel ilkelerini en güzel bir şekilde öğretsinler. Ama öğretirken iki istirhamım daha var. Diyanet İşleri Başkanı olarak bütün mesai arkadaşlarıma hitap ediyorum, annelerimizin babalarımızın bize emanet ettiği bu güzel çocuklarımız benim her birisi en kıymetli misafirimdir. Her birisini camilerin kapısında tebessüm ederek, sevinçle, güler yüzle karşılayalım. Onlarla dost, arkadaş olalım. Öğretmenlerden ikinci istirhamım bize gelen çocuklarımıza aynı zamanda örnek olalım. Sadece elifi öğretmeyelim, elif gibi düzgün olmayı öğretelim. Elif gibi düzgün olmak ancak yaşanılarak öğretilir” açıklamasında bulundu.

“ZİHİNLERİNDE YANLIŞ BİR İZİN KALMASINA İZİN VERMEYELİM”

Üçüncü istirhamının camilerin daimi cemaati olan büyüklere olduğunu söyleyen Görmez, “Her Ramazan geldiğinde anneleri babalarıyla birlikte çocuklarımız camileri doldurduğunda yaptığım bir açıklama vardır. Gelen çocuklarımızı Rabbimizin misafirleri kabul etmeliyiz. Onlara karşı sevgiyi, şefkati asla elden bırakmayalım. Zihinlerinde, kalplerinde camiye yönelik en küçük kötü yanlış bir izin kalmasına izin vermeyelim. Türkiye'de milletimizin büyüklerini dinlediğimizde her birisinin hafızasında bize acı bir hatıra nakledilir. Kimle konuşursanız konuşun size der ki, eğer camiden uzaklaşmışsa, mazeret olarak şunu ifade eder; ‘Küçükken annem babam beni camiye gönderdi. Camide bir büyüğümüz bana tokat attı. Hocamızın elinde sopa vardı. Ben ondan korkarak camiden ayrıldım. Bir daha da gitmedim.' Her üç büyüğümüzün ikisinden sürekli bunu dinler dururuz. Bunu dikkate alarak biz camilerimizde Kur'an öğrenmeye gelen, bizimle birlikte namaz kılmaya gelen çocuklarımızdan sevgimizi, şefkatimizi, güler yüzümüzü esirgememeliyiz. Çocuklara çocuk diliyle konuşarak söyleyeceklerimiz vardır. Bu konuda en büyük örneğimiz Sevgili Peygamberimizdir. Dünyanın hiçbir kültüründe bu edep yaygınlık kazanmamıştır. Sevgili Peygamberimiz herhangi bir çocukla konuşurken kendisi ayakta, kendisi yukarıda, o aşağıda konuşmamıştır. Eğilerek onunla aynı hizaya gelerek konuşmuştur” dedi.

“ÇOCUK CIVILTILARI GELMİYORSA GELECEĞİMİZDEN ENDİŞE ETMELİYİZ”

Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu sene camilerimizde çocuk sayısı çoğalınca, çocuklarla camilerimiz bir cennet bahçesine dönüşünce birazda sesler yükselmeye başladı. Bana yavaş yavaş mesajlarda gelmeye başladı. Ancak ben tekrar bu sözden zerre kadar geri atmamamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Eğer biz büyükler camilerde saf tutup namaza durduğumuzda arkadan çocuk cıvıltıları gelmiyorsa geleceğimizden endişe etmeliyiz. O çocuk cıvıltılarını Allah'a zikir gibi kabul etmeliyiz. Caminin içerisindeki tesbihat gibidir onlar. Eğer camilerimizin her birisini cennet bahçelerinden bir bahçeye dönüştürmek istiyorsanız çocuklarımız ve gençlerimizle doldurmamız lazım. Çocuk ve gençlerin devam ettiği camiler cennet bahçelerinden birer bahçe gibidir. Çocuklara çocuk diliyle konuşmayı öğrenmeliyiz. Çocuk dili diye muhteşem bir dil vardır. Her çocuk fıtrat üzere doğmuştur. Çocuğun fıtratına yerleştirilen programla Rabbimize iman arasında bir ilişki vardır.”

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara