Dolar

32,3773

Euro

35,0633

Altın

2.326,09

Bist

9.079,97

'Gölgesi, İslam coğrafyasına düşen bir dağ gibiydi'

İlahiyatçı İhsan Şenocak, Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinin hocası merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan'ı anlattığı bir makale yazdı.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-02-27 18:44:43

'Gölgesi, İslam coğrafyasına düşen bir dağ gibiydi'

Milli Görüş hareketinin kurucu lideri ve Türk siyasetinin hocası merhum başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın vefatının üzerinden 8 yıl geçti. İlahiyatçı İhsan Şenocak, Necmeddin Erbakan'ı anlattığı bir makale yazdı.

İşte o makale:

O, savaşın sonuna doğru ufukta görünen ve muharebenin seyrini değiştiren İslâm süvârisiydi. Elindeki hakikat mızrağıyla inkar bentlerini yara yara ilerledi. Medeniyet sarayımızın kapısına vurulan mührü ilk O kırdı. İlk O girdi mukaddesatımızın defnedildiği odaya. İlk Onun sesi geldi: “Her şey Allah'ın vaat ettiği gibi… İslâm ölmedi, ölmeyecek de, eğer hazırsanız kölelikten kulluğa yürüyüş destanını yeniden başlatıyoruz.” dedi.

Yıllar sonra siyasetin merkezinde ilk O açtı Mushaf-ı Şerîfi ve ilk O okudu cihat ayetlerini. Damar damar, tabaka tabaka Anadolu'ya iman ve umut taşıdı. Gölgesi coğrafyamızın tamamına düşen azametli bir dağ gibiydi; Gazze'ye, Arakan'a cesaret muştulayan bir dağ.

Güneş görmeyen bitkiler gibi mahzenlerde büyüyen Muhammedlere, Zeyneplere evliya nefeslerinden nurlar taşıdı. Devrim yobazlarının kirlettiği alınları Allah Rasûlü'ne teslimiyetle aydınlattı.

O'nun haritasında Buhara, Şam, Bağdat ve İstanbul aynı ülkenin şehirleriydi. Ulu Hocalar, “Kumandan bu olmalı” dedi. Anadolu'nun muazzez evlatları da ardına düşüp, “İşte fetih ordusu, işte kumandan” diyerek yürüdü. Allah'a inanmanın ve her şeyi yalnız O'ndan beklemenin ders olarak okutulduğu iman ve umut ocaklarını yeniden O açtı.

Ulu Hocaların söyleyemediğini -Onlar adına- O söyledi. Yüzyılın en onurlu konuşmalarını O yaptı. Dev dalgalara karşı kollarını gerdiğinde yanında birkaç kişi vardı fakat tereddüt etmedi. “Allah Teâlâ imanımıza göre imkanlar yaratacaktır.” dedi.

Abdülhamid'den sonra siyaset kürsülerinde küresel güçlere, “Haddinizi bilin!” dediğinde, marka müslümanlarının yürekleri ağızlarına geldi. Ahiretle tehdit edildiğinde, “Ölümü düğün gecesi olarak görene ölüm ne yapabilir ki?” diye karşılık verdi. Ümmetin yıkıldığı her cepheye ilk O koştu.

Allah'tan bahsetmenin yasak olduğunu bir yazıyla bütün bir Anadolu'ya bildiren Başvekâlet'te, yıllar sonra bir Başvekil olarak ilk toplantısına, “Allah'ın adıyla” başladı. Saman pazarında asılan bütün Ulucanlar adına bir Ramazan günü ulu hocaları başvekâlette bir iftar sofrasında ağırlayarak, devlet iade-i itibarda bulundu.

İslâm'ın devlet nazariyesini, “Baş Yücelik” başlığı altında Üstad Necip Fazıl telif etti, O da siyasî hayata taşıdı. Kendisiyle birlikte yürüyenlere şeref verdi. Çağın Ebû Cehillerine İslâm'ın izzetiyle karşı koydu. Yoruldu, yıkıldı fakat nefesi durana kadar cihat meydanından çekilmedi. Bir Şubat günü O durunca zaman da durdu. Gökler sevindi. Bosna, Kahire, Şam, Bağdat, Doğu Türkistan ağladı. Çad'da çobanların, Gazze'de mücahitlerin, Çeçenya'da Kafkas kartallarının gözleri doldu. Göklerin kapısı açıldı ve yarım asır küfre karşı direnen süvari geride bir kabir, hafızalarda silinmez izler, yüz binlerce talebe bırakarak sonsuza gitti.

VİDEO HABER

İsrail'in Gazze'de bir vahşeti daha görüntülendi!

Haber Ara