Dolar

32,5941

Euro

34,8190

Altın

2.412,01

Bist

9.645,02

Gıda, tarım ve orman alanında düzenlemelere ilişkin teklif, Genel Kurulda

MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu:- 'Bu teklifi verimli topraklarımızın imara açılması, 'hobi bahçesi' adıyla tahrip edilmesi ve toprağın verimliliğini kaybetmesi tehlikelerine karşı önemli bir girişim olarak değerlendiriyoruz'- İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan:- 'Köylü milletin efendisiydi, artık milletin efendisi küresel tarım çeteleri, küresel tarım lobileri oldu. Tıkır tıkır

4 Yıl Önce Güncellendi

2020-10-07 22:48:42

Gıda, tarım ve orman alanında düzenlemelere ilişkin teklif, Genel Kurulda
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, "Bu teklifi (Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi) verimli topraklarımızın imara açılması, 'hobi bahçesi' adıyla tahrip edilmesi ve toprağın verimliliğini kaybetmesi tehlikelerine karşı önemli bir girişim olarak değerlendiriyoruz." dedi.

Genel Kurulda, Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

İYİ Parti Grubu adına söz alan Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, kanun teklifinin 4 milyondan fazla insanı etkileyeceğini ancak ilgili tarafların bu düzenlemeye ilişkin görüşlerinin alınmadığını söyledi.

"AK Parti'li milletvekillerinin kanun yapmadıklarını, kendilerine gelen buyruğu onaylatmak için tiyatro yaptıklarını" iddia eden Türkkan, kanun teklifiyle tarımsal üretimin çöküşünün konuşulacağını savundu.

Türkkan, "2002 yılında AK Parti iktidara geldiğinde tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 7 milyon 458 bin kişiyken 2020 yılında bu sayı 4 milyona düşmüş. Yani bu 3 milyondan fazla kişi, köyde istihdam yaptığı alanı terk etmiş, sosyal problemlerini de sırtına yüklemiş, kente göç etmiş. AK Parti, tarım politikaları sonucunda 3 milyondan fazla insanımız tarımsal üretimden vazgeçmiş, tarım sektöründeki istihdamımız yüzde 44 oranında azalmış." sözlerini sarf etti.

AK Parti'nin iktidara geldiği yıl 26 milyon 579 bin hektar olan tarım arazinin bugün 23 milyon hektara düştüğünü öne süren Türkkan, son 18 yılda, Suriyeli sığınmacıların da eklenmesiyle, nüfusu 25 milyon kişi artan Türkiye'nin tarım arazilerinin yüzde 44 azaldığını söyledi.

Türkkan, "Hem nüfusunuz yüzde 30 artacak hem de tarım alanlarınız azalacak. Türk milletini kıtlıkla imtihan etmekten başka bir şey değil bu tarım politikaları. Sadece tarım alanlarını değil, çiftçiyi ve çiftçinin geleceğini de yok ettiniz. Resmi rakamlara göre bugün 20 çiftçiden biri borcundan dolayı icraya düşmüş. Ülkemizde zirai amaçlı kullanılan kredi miktarı 10 kat artmış. Buna 'Biz krediyi çok artırdık.' demeyin. Köylü borçlanmış yani ve borcunun karşılığını da ödeyemiyor." diye konuştu.

İktidarın çiftçiyi nimetini göremediği külfetlere maruz bıraktığını, borç yükü altında ezdiğini öne süren Türkkan, çiftçinin elindeki traktöre dahi el konulduğunu iddia etti.

Türkkan, "Suçların hep kişisel olduğunu iddia ederim ben. Yani, hiç kimse kardeşinin, oğlunun, babasının, kız kardeşinin, eşinin suçundan dolayı suçlanamaz ama arkadaşlar bakın, bu KHK'liler var ya önemli bir kısmının kardeşi FETÖ mensubu, adam işinden el çektirilmiş. Gitmiş müracaat etmiş, suçsuzluğu ispat edilmiş, işe başlatmıyoruz. Niye? Bunun kardeşi FETÖ terör örgütü, eyvallah. E, bunun da kardeşi cezaevinde ya. Birisini Bakan yapıyorsunuz öbürünü öğretmenlikten atıyorsunuz. Adalet duygusunu biraz geliştirin diye bir örnek verdim." ifadelerini kullandı.

Tarımdaki sorunlar çözülmeden Türkiye'nin sorunlarının da çözülemeyeceğini vurgulayan Türkkan, "Köylü milletin efendisiydi, artık milletin efendisi küresel tarım çeteleri, küresel tarım lobileri oldu. Tıkır tıkır işleyen bir planla Türk köylüsü, Türk çiftçisi ipotek altına alındı, Türk toplumuna büyük bir oyun oynandı." görüşünü aktardı.

Lütfü Türkkan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştirerek, "Siyasal iktidarın yasamayı ve yargıyı tahakküm altına aldığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, dar bir zümreye geniş yetki ve imtiyazlar verirken Türk milletinden bugününü ve geleceğini çalıyor." dedi.

- "Teklifimizle uyum gösteriyor"

MHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, tarımsal üretimi etkileyen faktörlerin başında ülke topraklarının kullanım şeklinin geldiğini, Türkiye'de işlenebilir toprakların yüzde 60'ında ekim yapılabildiğini anlattı.

Gün geçtikçe çayır ve mera alanlarının azaldığını, bu durumun da hayvancılığı olumsuz etkilediğini söyleyen Kalyoncu, tarım topraklarının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilmesi bakımından arazi yönetimi çerçevesinde tarımsal üretime uygun arazilerin belirlenmesi ve buna uygun kullanılması gerektiğini vurguladı.

Hasan Kalyoncu, nüfus artışı göz önüne alındığında tarım arazilerinin öneminin ortaya çıktığına işaret ederek, ürün, verimi artırmak ve yeterli toprağın bulunması gerektiğine dikkati çekti.

Sürekli üretim yapılan topraklarda kirlenme ve sulu tarım arazilerinde tuzluluğun, Türkiye'nin gelecekte karşılaşacağı en önemli sorunlar arasında bulunduğunu anlatan Kalyoncu, devlet arazilerinin tarımsal amaçlı kiralamalarının, amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının sıkı denetim altına alınmasını istedi.

MHP'li Kalyoncu, hobi bahçeleri adı altında tarım arazilerinin parçalanmış şekilde kullanılmasına ilişkin partisinin kanun teklifleri, araştırma ve soru önergeleri bulunduğunu belirterek, bu kanun teklifindeki tarım alanlarının korunması ve yapılaşmasına yönelik düzenlenmenin, partisinin teklifiyle uyum gösterdiğini söyledi.

İzmir'de hobi bahçesi adı altında havuzlu villalar ve sitelerin bulunduğunu anlatan Kalyoncu, "Bunların hepsinde sorumluluk alması ve Türkiye'nin toprağının korunması gerekiyor. Belediyeler para kaybetmemek ve vatandaşla karşı karşıya gelmemek gibi kaygılar gütmemelidir. Ülkemizdeki hobi bahçelerinin, Avrupa'da olduğu gibi, belediyelerin, tarım il müdürlüklerinin ve il özel idaresinin denetimi altında bir sosyal hizmet alanı olarak kent bahçeciliği şeklinde devam etmeleri sağlanmalıdır." ifadelerini kullandı.

Tarımsal alanların korunması temelinde değerlendirdikleri bu teklifi, verimli toprakların imara açılması, "hobi bahçesi" adıyla tahrip edilmesi ve toprağın verimliliğini kaybetmesi tehlikelerine karşı önemli bir girişim olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Kalyoncu, Türkiye'nin gıda konusunda kendine yeterli ve ihracata yönelebilecek potansiyelini harekete geçirmesini gerekli gördüklerine işaret etti.

MHP'li Kalyoncu, tarım arazilerinde problem oluşturan ön alım hakkının da bu teklifte yer aldığını kaydederek, "Köylü arasında ön alımla ilgili çeşitli husumetler, davalar ve yaralamalara giden bir süreç mevcuttu. Bu kanunla bu ortadan kalkıyor." dedi.

Kalyoncu, bu kanun teklifinin görüşmelerinden sonra su kanununun da ele alınması gerektiğine dikkati çekerek, "Küresel ısınma yaşanırken önlemler almazsak yakında kullanabileceğiniz su kalmayabilir. İçmeye uygun nitelikte ve temizlikte su kıtlığı yaşayacağımız gibi, tarımsal sulama ve kullanma suyu kıtlığıyla da karşılaşmamız olasıdır. Tedbir almazsak ülkede hiçbir şey yetiştiremeyecek duruma gelebiliriz." değerlendirmelerinde bulundu.

- "Avcılığın Türkiye'de tamamen yasaklanması lazım"

HDP Grubu adına konuşan Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Van'da iki köylünün helikopterden atıldığı iddiasına ilişkin, "Gönlünüze ve vicdanınıza bırakıyorum, gözaltına alınmış kişilerin helikopterden düşme ihtimalleri nedir?" sorusunu yöneltti.

Kanun teklifinin, Kovid-19 salgınının gündemde olduğu bir dönemde elzem olup olmadığını soran Turan, tüm dünya yeni tarım politikalarını tartışırken iktidarın eski politikalarını sürdürdüğünü söyledi.

Turan, Türkiye'nin tarım alanlarının daraldığını, 2002'de 7 milyon olan tarımsal istihdamın, bu yıl 4 milyona düştüğünü, çiftçilerin borcunun gün geçtikçe arttığını anlattı.

Avcılığın katillik olduğunu savunan Turan, "Avcılığın Türkiye'de tamamen yasaklanması lazım. Hayvanları öldürerek, başkasına zulmederek bir spor yapılması söz konusu değildir." dedi.

- "Ambarı anahtarı kimdeyse emri o verir"

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım ve gıdada temel beslenme ihtiyacını karşılayacak, yeterli ve dengeli besin taşıyacak gıda güvencesinin oluşmasını, temel hedef olarak gördüklerini söyledi.

Bunun, bütün yapıların yan yana gelip karar vereceği bir mekanizmayla hayata geçmesi gerektiğini dile getiren Sarıbal, "Tarımı eğer yok edersek, tarımla birlikte çiftçiye sahip çıkmazsak eğer, genel başkanımızın dediği gibi ambarın anahtarı kimdeyse emri de o verir." dedi.

Sarıbal, bugün gelinen noktada tarımla alakalı girdilerin tümünü egemen şirketlerin belirlediğini, çıktıların tümünün de dünya borsalarına göre şekillendiğini savundu.

Kanunun, muhatap olduğu kitlenin üzerine inşa edilmesi gerektiğini ancak bu teklifin demokratik olmadığını öne süren Sarıbal, bunun hiçbir bileşen tarafından tartışılmadığını iddia etti. "Dolayısıyla bu kanun usul yönünden sıfırı çekmiştir." diyen Sarıbal, içeriğinde de sıkıntılar olduğunu ileri sürdü.

Sarıbal, teklifle, "kardeş parsel"in ön alım hakkının kaldırıldığını, bunun da adaletsizliğe yol açacağını belirtti.

Sarıbal, tarım alanları içindeki hobi bahçeleriyle ilgili, "Tarım alanı olan hiçbir alanda hobi bahçesinin olmasını doğru bulmuyorum. Kentsel alanlar, imara açılmış alanlar içinde elbette yapılabilir. Ama nitelikli tarım olanı olan bölgelerde bunların yapılması uygun değil." diye konuştu.

Bir yanlıştan dönülmeye çalışıldığını ancak nasıl dönüleceğini kimsenin bilmediğini iddia eden Sarıbal, hangi tarihte, nasıl başlanacağını, hangilerinin af olacağının, hangilerinin olmayacağının bilinmediğini öne sürdü. Sarıbal, "Bütünüyle bakıldığında burada çok net şekilde bir başarısızlığın, bir affın, deyim yerindeyse bir pişmanlığın yasası olarak görebiliriz." dedi.

Bu teklifin aynı zamanda ısrarla cezalandırmayı tercih ettiğini iddia eden Sarıbal, tekel bayilerinin 22.00'den 06.00'ya kadar olası alkollü ürün satışından cezalandırılmasının öngörüldüğünü bildirdi. Bunan zaten cezası olduğunu savunan Sarıbal, "Alkol satışını yasaklayın olsun bitsin." diye konuştu. Sarıbal, alkollü ürüne yapılan zamlarla vatandaşların büyük kısmının kimyager olduğunu ileri sürdü.

Nişasta bazlı şeker, hileli ürün konusunda da cezalar olacağını anlatan Sarıbal, "Bu yasa teklifi iktidarın beceriksizliğini, mahcubiyetini, hatalarından kısmen dönmeyi ve ısrarla cezalandırma hikayesini ortaya koyuyor." ifadesini kullandı.

Sarıbal, çiftçinin borç batağında olduğunu, borcunun yapılandırılması gerektiğini dile getirerek, tasarının çiftçinin temel sorunlarını çözmeyeceğini iddia etti.

Genel Kurula verilen aradan sonra Danışma Kurulunun Genel Kurulun yarın toplanmaması önerisi kabul edildi.

Kanun teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Genel Kurulu 13 Ekim Salı saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

Haber Ara