AB'nin işgal altındaki Doğu Kudüs ve Ramallah'taki temsilciliklerinden yapılan ortak açıklamada, İsrail'in, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinlilere ait binaları yıkmaya devam etmesinin endişeyle takip edildiği belirtildi.
Açıklamada, AB ve üye ülkeleri tarafından finanse edilen tesisleri de kapsayan bu yıkımların Filistinlileri yerinden ettiği ve toplumu etkilediği ifade edildi.
- Uluslararası hukuka bağlı kalınması vurgusu
Sadece Doğu Kudüs'te 31 Ağustos 2020'ye kadar toplam 107 konut ve 46 ayrı binanın yıkıldığı aktarılan açıklamada, İsrail'in işgal gücü olarak uluslararası sorumluluklarına rağmen Kovid-19 salgını sürecinde de yıkımlara devam ettiğine dikkat çekildi.
Açıklamada, uluslararası hukuka göre yasadışı olan yerleşim politikasına ilişkin uzun süredir devam eden pozisyonu doğrultusunda İsrail'e yıkımları durdurma çağrısı yapıldı.
Ayrıca, bu politikanın sürdürülmesinin uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğine işaret edilen açıklamada, bunun iki devletli bir çözüm ve kalıcı barış ihtimalini engellediği ve Kudüs'ün iki devletin gelecekteki başkenti olma olasılığına ciddi zarar verdiği kaydedildi.
- AB misyonlarının tutumuna övgü
Filistin yönetimine bağlı Kudüs İşleri Bakanı Fadi el-Hedmi ise yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in söz konusu yıkımlarına karşı AB misyonlarının tutumundan memnuniyet duyduğunu belirtti.
AB misyonlarının ortak bildirisindeki ifadelerin Filistin'in tutumu ile örtüştüğünü ve söz konusu ifadeleri takdir ettiğini belirten Hedmi, yasadışı yerleşim, zorla yerinden etme, sınır dışı etme, yıkım ve evlere el konulması gibi eylemlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu aktardı.
İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki yıkımlarını ruhsatsız inşaat olduğu gerekçesiyle hızlandırmıştı.