Sputnik'in aktardığı habere göre O.I'nın itirafları, örgütün finans sağlamak için Göç İdaresi'ne eleman yerleştirmeye çalıştığını ortaya çıkardı. O.I. ifadesinde kendisinden sorumlu kişinin, "Göç İdaresinde çok para dönüyor. Mutlaka orada olmamız gerektiğini söylediler" dedi.
Göç İdaresi'nin ülkeler arasında çok büyük öneme sahip olduğunu ve kendisine Türkiye'de Göç Bakanlığı kurulacağının anlatıldığını belirten O.I., Van'da Göç İdaresi'nde çalışanlarla ilgilenmesinin istendiğini itiraf etti:
"Örgütün 'mahrem kısım' denen bir yapısı vardır. Bu, asker, polis ve adliye olarak bilinir. Göç İdaresi'ne mahrem hizmetler kadar önem veriyoruz. Şu anda değeri bilinmiyor olabilir ama ileride değeri ortaya çıkacak. Türkiye'de 3 milyon Suriyeli var. Bu Göç İdaresi'nde çok para dönüyor. Büyüklerimiz mutlaka burada olmamız gerektiğini söyledi. Biz de arkadaşlarımızı buraya yönlendiriyoruz. Göç İdaresi memurları, diğer memurlara nazaran daha değerli, KPSS'de arkadaşlarımızı Göç İdaresi'ne yönlendiriyoruz. Van Göç İdaresi'nin sorumlusu sensin. Buradaki arkadaşlarla yapacağın görüşmelerde yükselmeleri için sınavlara girmelerini tavsiye edeceksin. Hedef, Göç Bakanlığı'nda çalışmak olacak. Bakanın fikir sorduğu kişiler bizden olmalı. Göç İdaresine, yargıya, emniyete, askeriyeye baktıkları gibi mahrem bakıyorlardı. Çok önemsiyorlardı. Hâlâ Göç Bakanlığı'nın
Örgüt içinde kimsenin sorgulama gibi bir hakkı olmadığını itiraf eden O.I., "FETÖ Türkiye'yi İstanbul, Ankara, İzmir, Erzurum ve Adana olmak üzere 5 bölgeye bölmüştür. İl, bölge ve 'Türkiye imamı' şeklinde örgütlenmişler. Bu örgüt içinde sorgulama kavramı yoktur. Talimatlar, emirler sorgulandığında hain yakıştırması yapılacağı korkusu taşınırdı. 17-25 Aralık sürecinden sonra birçok kişi örgütten ayrılmıştır. Son zamanlarda örgütten ayrılmaları engellemek amacıyla farklı yöntemler kullanılıyordu. Örgütten ayrılanları örgüt içinde 'MİT ajanı', 'hain' şeklinde anlatarak itibarsızlaştırıyorlar. Kesinlikle bunlara itibar edilmemesini söylüyorlardı. Örgütten ayrılanları ayrılmamış gibi göstererek, hizmetlerine başka yerde devam ettiğini aktarıyor, böylece tabanın dağılmasını engellemeye çalışıyorlardı. Cemaatte daha önce 'AK Parti'ye oy verin' derlerdi ancak 17-25 Aralık sürecinden sonra AK Parti dışında kendimize yakın gördüğümüz partiye oy vermemiz için telkinde bulunuluyordu" dedi.
